Zamansız kelimesini daha çok "o işin zamanı gelmeden, beklenmedik vakit" anlamlarında kullanırız. Daha çok olumsuz olaylar için... "Aramızdan zamansız ayrıldı!" gibi.

Lâkin "zamansız" kavramını “bildiğimiz zamanların yokluğu” biçiminde mana katmanında da okuyabilmeliyiz. Ekmeksiz, susuz, sensiz gibi zamansız! 

Zaman dediğimiz şey hep aynı değil mi? Madem her geceden sonra gündüz, her kıştan sonra bahar ve yaz geliyor; biteviye devam ediyor, bir devri daim içerisinde...

Zaman nedir ki zaman?
Bir dolap bir şadırvan
Başımda taş yürekli
Döner durur sürekli…

Zaman nedir ki zaman?
Salıncakta salınan 
Bir ileri bir geri 
Aynı yerde seferi… (2012, “Zaman” şiirimden…)

Evet, zaman devri daim! Yani daima devreden... Devre devre… Aynı yerde dönüp duran bir değirmen dolabı... Zaman su, insan da... Bedeninin büyük oranı sudan oluşan insan kendi içinde kendi dolabını döndürürken kendi vaktini inşa ediyor aslında; lâkin büyük yanılgıyla dışarda arıyor zamanı. Bizim geçip gitti sandığımız zaman, sabit bir varlık. Geçip giden biziz.

Takvimdeki rakamlar değişiyor sanıyoruz, insan bedenen ve ruhen değişiyor oysa... 

Kâinatın ömrü her insan için kendi ömrü kadardır. Kısa yahut uzun, o ömürde yaşanmıştır, ilk insandan beri yaşanan her şey. Bir ömürdür hayat. O kadar. Bir ömrün hem yaşadıkları hem tanıklıklarıdır tek zaman.

Milattan önce ve sonrası, Hicri çağdan evveli ahiri, Doğu ve Batı... Hepsi aslında bir insanın göz, akıl, nefis ve yürek sahnesinde gece ve gündüzün, iklimlerin devri daim yapması gibi tekrarlanır durur. Ahlâk, iyilik, kötülük, hasetlik, ihanet, nankörlük, sapkınlık, iftira, yalnızlık, hak, hukuk, para, hırs, makam, şöhret, iktidar, acı, zulüm, heyecan, aşk, yalan... Tüm bu duyguların var mıdır zamanı? Zamansız... Tüm bu duygular insanın tarihinde var olmuştur ve hep aynı noktadadır. Yani tek insan, tüm zamanları yaşar. O zaman şu zaman bu zaman yoktur. Zaman dediğimiz şey zamansızdır! İsmet abimizin dediği gibi:

"Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
ben yaşarken koptu tufan 
ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
her şeyi gördüm iзim rahat
gök yarıldı, çamura can verildi..."

Celladımızdır zaman. Zaman zaman içinde ve içimizde, keskin çarkları olan bir sarmal… Ona gülümseyebilmektir kazanacağımız zafer! Hamd ile…

Zamansızlık sarmalında kendi zamanımızı inşa ve ihya ediyoruz. Hayata bakışımız, algımız ve idrakimizdir zaman: "Şunu fark ettiğim zaman, iyileştiğim zaman, bana şu sözü söylediğin zaman, gurbete gittiğim zaman..." Evet zaman bizim idrakimiz ve fiillerimizin ürettiği bir olgudur.

Zaman yoktur, vakit vardır erenler. Hilâl, bir vakittir. Namaz bir vakittir, vakti kadardır rekât sayısı… Vakit girer ezanla! İnsan bir gün beş vakittir. Kâinatta her şeyin vakti var, her varlığın… İnsanın da! İnsan bir gündür, hepsi bu! Kâinatın ömrü bir insan ömrüdür, hepsi bu!

Zemheri kelimesini öksüz ve yetim kalınca fark ettim!

Milâdî takvime göre ocak ayına girdik, dünyaya doğduğum aya… Müslüman takvimine göre 17 Zilhicce 1392 Pazartesi günü… Zilhicce “Hac ayı”… Doğduğum yıl zilhicce zemheriye denk gelmiş. Zemheri! "Zâm" Farsçada "kış" demek; "hârir" ise Arapça "uğultu, uluyan". Zemheri Türkçe ama; tipili, boranlı, uğultulu ve şiddetli kış!  Eskiler der: “Kırk gün sürüyor, kırk da zeheri (zehiri)... Kara kış kara gider...”

Beni zemheride kova burcunda dünyaya getiren aziz, derviş, gözü her vakit yaşlı kadın (annem) yine kova burcunda dünyadan ayrıldı (2018), ocakta... Babam da kova burcunca kendi zamanını tamamladı ve göçtü (2022). Acaba ahirete gidişlerde de burçlar var mı? Ocak bana doğumdan ziyâde ölümü hatırlatır, kar ise kefeni!

Saf değil renkler eskisi kadar
Beni dünyaya getiren kimdi?
Gölgemde şimdi kimler var?
Çetelemi bilmem kim karalar?
Kimi aldı da başımın derdi? (1992, doğum günü mısralarımdan)

Zamanı ve her şeyi bir kader üzere yaratan yüce Mevlâ'dan, miladi 2025 senesinin yüreklerimizde, ülkemizde ve dünyada mutluluk, barış ve huzurla anılacak hayırlı bir yıl olmasını diliyorum. Ocak itibariyle İslamî takvime göre mübârek üç aylar da başladı, mübârek Receb ayı… 

“Allahım! Bize Receb’i ve Şaban’ı mübârek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.”

On binlerce yıllık zamanı bir yürekte pişiren aziz milletimizin son ocağı, dervişler otağı, alperenler tekkesi Türkiye Cumhuriyeti'miz ilelebet var ola; devletli, şevketli, şöhretli, haşmetli, ehliyetli ola; birliğimiz, kardeşliğimiz daim ola; vaktimiz bereketli, emniyetli, saadetli, diyanetli, istikametli, muhabbetli ola…

İhtiyarım mekân da zaman da sırlı, nasırlı
Anadoluyum; Türkistanlı, Iraklı, Mısırlı
Maşrıktan ta mağribe gülden, güneşten dökerek
Ay yüzlü pirler ardınca gözlerim yol çekerek
Aşk sarayına -üryan- sırtımda taş taşıyorum
Ulu hatıra önünde hüzünle yaşıyorum...(2020)

"Hay" diyelim yârenler, haydi!

İslâm dünyasının dirilişine dua olsun, ruhumuzun ihyasına niyaz! Zalimler kahrolsun!

1 Receb 1446 / Erzurum