Vakıf Eserleri Envanter Projesi kapsamında düzenlenen Ayna “Anadolu Göğünün İpek Mahyası” sergisi, Konya'nın zengin vakıf mirasını, bu mirasın ürettiği ve yaşattığı anlam dünyasını İstanbul’un orta yeri Üsküdar’da gözler önüne seriyor.
Ayna, Konya’da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze ulaşan külliye, cami, medrese, kervansaray, hamam, sarnıç, çeşme ve türbe türü vakıf eserleri ile bunları bezeyen çini, ahşap oymacılığı ve kalemişi, taş işçiliği gibi sanat ve kadim tarih değeri taşıyan süsleme öğelerinin fotoğraflarını ve bu eserlerin tarihine ilişkin detaylı bilgileri bir araya getiren Konya Vakıf Eserleri isimli kitap çalışmasının yansıması.
24 Ocak 2025 tarihinde Üsküdar Mimar Sinan Galerisi’nde ziyaretçilere kapılarını açan serginin yapımcısı Fatih Ketancı, Ayna sergisinin ve “Konya Vakıf Eserleri” isimli kitabın hikâyesini katılım bankamızın okuyucuları için şu cümlelerle ifade ediyor:
”Vakıf Eserleri Envanter Projesi, Vakıf Katılım tarafından hayata geçirilen bir sosyal sorumluluk projesi. Proje kapsamında, çalışma yürütülen şehirdeki vakıf eserleri çok detaylı olarak fotoğraflanıp kayıt altına alınıyor. Bu envanter çalışması daha sonra alanında önemli bir referans kaynağı teşkil edecek bir kitaba ve sergiye dönüşüyor.
Yürütülen çalışmanın ne kadar önemli işlevi olduğunu projenin ilk defa hayata geçirildiği Hatay’da görmüş olduk. Hatay envanteri bittikten sonra maalesef deprem oldu ve vakıf eserlerinin önemli bir kısmı ya yıkıldı ya da ağır hasar aldı. Bu yapılara ilişkin elimizdeki en detaylı görsel arşiv proje kapsamında çekilen fotoğraflar. Yapıların tekrar ayağa kaldırılmasında önemli referans kaynaklardan biri de, bu envanter çalışmasında kayıt altına alınan fotoğraflar olacak.
Fatih Ketancı: Konya, kültür tarihimiz açısından çok kıymetli bir şehir.
Vakıf Eserleri Envanter Projesi’nin ikinci şehri olan Konya’da yürütücü yapımcı olarak yer aldım. Konya kültür tarihimiz açısından çok kıymetli bir şehir. Türkistan’dan Anadolu’ya taşıdığımız birikimin bir şehri nasıl inşa ettiğini burada görmek mümkün. Konya; mimari üsluplardan yapı çeşitliliğine, kündekariden kalemişine, ahşaptan taş oymacılığa farklı hususlarda pek çok kıymetli, yetkin örneği bir arada barındırıyor. Yapıları ortaya çıkaran ve yaşatan ruhun insanları beslemeye devam ettiğini görüyorsunuz. Konya adeta vakıf şehir. İnsanları da öyle. Tek bir şehir hayır hasenatta tüm dünyaya yetiyor. Çok hoşuma giden bir şeyden bahsetmek isterim. Konya’nın güllerine yani meczuplara adanmış bir sosyal medya sayfaları var. Hepsini el üstünde tutuyorlar, düğün cemiyetlerine taşıyorlar, umreye götürüyorlar. Türkiye’nin en yardımsever şehri olduğunu zannediyorum.
Kitap projemize gelirsek... Ön hazırlık ve matbaa süreci dahil yaklaşık iki yıl sürdü. Duayen sanat tarihçi Prof. Dr. Ali Boran hocamız hem bilim kurulunun hem de metin ekibimizin başkanlığını yürüttü. Ödüllü fotoğraf sanatçısı Mirkan Tunç fotoğraf editörümüzdü.
Metinler 147 günde kaleme alındı. 525 kaynak eser ve makale tarandı. Çekimler 132 iş gün sürdü. 10.200 kilometre yolculuk yaptık. 15.200 kare fotoğraf çektik.”
"Ayna" Konya Vakıf Eserleri Fotoğraf Sergisi de, envanterde yer alan fotoğraflarımızdan hareketle oluştu. Sergiyi konuştuğumuz ilk andan bugüne, tasarımdan üretime her aşamada en büyük emeğe sahip olan, bin yıllık hikâyeyi harika bir kurguyla deneyime dönüştüren küratörümüz Numan Noyan Küçük başta olmak üzere çok kıymetli bir ekiple çalıştık. Bu vesileyle, koleksiyonundan çok kıymetli bazı parçaları sergilememize imkân veren El Aletleri Müzesi kurucusu sayın Alper Kanca Bey’e de teşekkür etmek isterim.”
Başyapıtlar şehri Konya’dan İstanbul’a…
Ayna Sergisi ile başyapıtlar şehri Konya’da, zamanın yıpratıcılığı karşısında vakıfların koruyarak günümüze ulaşmasını temin ettiği eserlerin Anadolu göğünü nasıl aydınlattığı ortaya çıkıyor.
Sergide yer alan çalışmalar tıpkı berrak bir ayna gibi, kendine bakan gözlere; tarihin izlerini, unutulmuş hikâyeleri ve yapıların inşa edildiği dönemin ruhunu yansıtıyor ki biz ruha vakıf ruhu diyoruz.
Sergi; video, enstalasyon gibi yöntemlerle beraber hareket noktası olarak aldığı fotoğraf çalışmalarından beslenerek ziyaretçilerin zihninde geçmişle gelecek arasında bir tanışıklık bağı kurma amacı taşıyor.
Sergi alanına adımımızı attığımızda evvelemirde girişte konuşlandırılan ekranlarda, kitabın rakamlarla serüvenini ve geometrik mimari formların dijital yansımalarını göreceğiniz iki video art ile karşılaşacaksanız.
İstanbul’un Hazan Gazeli!
Sergi etkinlik mekânına kemerlerden geçerek gireceksiniz. Kemerler'de zamanın üç hâlini, Anadolu'nun üç devrini temsil eden üç revaktan geçip kültürel hafızamızı yâd edeceksiniz. Ol demde Diriliş Şairi Sezai Karakoç’un Dîvân Şairi Nedim’e müteveccih kaleme aldığı İstanbul’un Hazan Gazeli naziresini işiteceksiniz!
“Ne yapacaksın plaj yerlerini
Gidelim Kağıthane'ye Sadabad harabelerine
Şad etmek için Nedim'in ruhunu
Ağzımızı dayayalım kurumuş çeşmelerine
'Sinemaya gidiyorum" de annene
Cuma namazına gidelim onun yerine
Bakalım hayranlıkla Süleymaniye'ye
Sultanahmed kubbe ve minarelerine”
(…)
Dönen Küpler’de parçadan bütüne yolculuk!
Taş Oda'da, bir yapıyı meydana getiren, yaşatan ve yarına taşıyan dört temel unsura odaklanırken Dönen Küpler'de, parçadan bütüne bir yolculuğu deneyimleyip sergiye dâhil olacaksınız.
Mahya Küpleri'nde, ‘vakfet, yaşa ve yaşat’ düstûruyla sahib’ul-hayrât ve’l-hasenat ecdadımızın vakıf eserleri özelinde ürettiği anlam dünyasının fîsebîlillâh misali anahtar kelimelerini kurcalayarak Kronoloji’lerde bin küsur yıllık vakıf medeniyetinin serencamına uzanacaksınız.
Sizin hikâyeniz!
Sergi, ziyaretçileri Vakıf Katılım'ın hayata geçirdiği Vakıf Eserleri Envanter Projesi kapsamında kayda alınan yapılarda geçmişin izlerini sürmeye, inceliklerle dolu yönlerini fark etmeye, taşın ve ahşabın ardından yükselen ruhu keşfetmeye, tarihi mirasın aynasında kendimizi bularak bu yapılarla yeniden bağ kurmaya davet ediyor. Çünkü “Anadolu göğünün altındaki yadigârı, sonraki nesillere aktarmak, hem düne hem yarına borcumuzdur."
Aynalarla karşılaşacaksınız. Çünkü bu sizin hikâyeniz...
Yazımıza yapımcı Fatih Ketancı’nın dünden bugüne vakıf medeniyetimize ayna tutan kelâmıyla nihayet verelim:
Ketancı: Vakıf eserleri iyilik şâhideleridir.
”Âl-i İmrân Sûresi’nde ‘Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe ulaşamazsınız’ diye buyruluyor. Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış binlerce vakıf eserinin her biri “gerçek iyiliğe” adanmış birer anıttır, şahidedir. Anadolu göğünü biiznillah bu şâhideler ayakta tutuyor. Koruyup gözetmek, koruma bilincini tekrar inşa etmek ve yenilerini topluma kazandırmak en büyük idealimiz olmalı. Teşekkür ediyorum.”
İbrahim Ethem Gören/30.01.2025 Yazı No: 647