"Karmaşık dünyada her kurumsallaşma, orijinal vizyonun bir ölçüde yozlaşmasıdır."
Kimin söylediğini bilmiyorum ama çok doğru bulduğum bir söz. Çünkü, günümüz dünyasında sıkça karşılaştığımız bir gerçeği gözler önüne seriyor. Kurumsallaşma süreci, birçok özgün kurum, şirket ve bireyin orijinal vizyonlarını kaybetmelerine neden oluyor.
Kurumsallaşma, düzen ve sistematik yapı getirse de, beraberinde getirdiği bürokrasi ve standartlaşma, üretken düşünceyi ve özgünlüğü gölgede bırakabiliyor hatta öldürebiliyor. Bu süreçte, başlangıçtaki heyecan ve yenilikçi ruh, yerini rutin ve sıradanlığa bırakıyor.
Özgünlük, bir kurumun veya bireyin kendine has özelliklerini ve değerlerini koruyabilmesiyle mümkündür. Ancak, kurumsallaşmanın getirdiği baskılar ve beklentiler, bu özgünlüğü zamanla aşındırabilir. İşte bazı örnekler:
- Aile Şirketleri: Türkiye'deki birçok aile şirketi, kurucu nesilden sonraki nesillere geçerken özgünlüklerini kaybedebiliyor. Kurucu liderin vizyonu ve değerleri, sonraki nesiller tarafından tam olarak benimsenmeyebilir ve bu da şirketin orijinal kimliğini kaybetmesine yol açabilir.
- Sanat Çalışmaları: Sanat galerileri, müzik grupları veya film stüdyoları gibi yaratıcılığın önemli olduğu alanlarda, kurumsallaşma süreci, özgün sanatsal vizyonun yerini ticari kaygılara bırakabilir. Bu durum, sanatın ve yaratıcılığın ticari baskılar altında şekillenmesine neden olabilir.
- Teknoloji Şirketleri: Başlangıçta yenilikçi ve yaratıcı fikirlerle kurulan teknoloji şirketleri, büyüdükçe ve kurumsallaştıkça, bürokrasi ve standartlaşma nedeniyle özgünlüklerini kaybedebilirler. Bir start-up olarak başlayan ve yenilikçi ürünler geliştiren bir teknoloji şirketi, büyük bir kurumsal yapıya dönüştüğünde, risk almaktan kaçınabilir ve daha güvenli, ancak daha az yenilikçi ürünler geliştirebilir.
- Eğitim Kurumları: Özgün eğitim yöntemleri ve felsefeleri ile kurulan okullar veya üniversiteler, kurumsallaşma sürecinde standart eğitim programlarına ve yönetim yapılarına geçiş yapabilirler. Bu da, başlangıçtaki özgün eğitim vizyonunun kaybolmasına neden olabilir.
Özellikle eğitim alanında, geçmişte belirli bir misyon veya tema etrafında kurulan ve bu alanda büyük başarılar elde eden okullar, kurumsallaşma sürecinde özgünlüklerini kaybedebiliyorlar. İşte bu dönüşümün bazı örnekleri:
- Sanat ve Spor Okulları: Sanat ve spor eğitimi veren okullar, başlangıçta yaratıcı ve özgün eğitim yöntemleriyle dikkat çekerken, zamanla standart müfredat ve sınav sistemlerine uyum sağlamak zorunda kalabiliyorlar. Bu da, öğrencilerin sanatsal ve sportif yeteneklerini geliştirme fırsatlarını sınırlayabilir.
- Teknik ve Meslek Liseleri: Belirli bir meslek veya teknik alanda uzmanlaşmış okullar, kurumsallaşma sürecinde genel eğitim müfredatına entegre edilerek, özgün eğitim programlarını kaybedebilirler. Bu durum, öğrencilerin belirli bir alanda derinlemesine bilgi ve beceri kazanmalarını zorlaştırabilir.
- Dil Okulları: Yabancı dil eğitimi veren okullar, başlangıçta yoğun ve özgün dil programları sunarken, zamanla standart dil eğitim programlarına geçiş yapabilirler. Bu da, öğrencilerin dil becerilerini geliştirme, yeni bir yabancı dil öğrenme sürecini olumsuz etkileyebilir.
- İnovasyon ve Girişimcilik Okulları: Yenilikçi düşünce ve girişimcilik eğitimi veren okullar, kurumsallaşma sürecinde bürokratik engeller ve standartlaşma nedeniyle özgün eğitim yöntemlerini kaybedebilirler. Bu da, öğrencilerin yaratıcı düşünme ve girişimcilik becerilerini geliştirme fırsatlarını sınırlayabilir.
- Özel Nitelikli Çocuklar İçin Açılan Okullar: Özel yetenekli veya özel ihtiyaçları olan çocuklar için açılan okullar, başlangıçta bu çocukların ihtiyaçlarına yönelik özgün programlar sunarken, kurumsallaşma sürecinde standart eğitim programlarına geçiş yapabilirler. Bu da, bu çocukların özel ihtiyaçlarının yeterince karşılanamamasına yol açabilir
- Muhafazakar Okullar: Belirli dini veya kültürel değerler etrafında kurulan muhafazakar okullar, zamanla kurumsallaşma sürecinde bu değerleri kaybedebilirler. Standartlaşma ve ekonomik engeller, bu okulların başlangıçtaki misyonlarını ve özgün eğitim yöntemlerini sürdürmelerini zorlaştırabilir.
- Hayır Amaçlı Kurulan Vakıf ve Dernek Okulları: Nitelikli eğitime erişemeyen ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarına eğitim vermek ve destek sağlamak amacıyla kurulan vakıf ve dernek okulları, zamanla kurumsallaşma sürecinde asıl amaçlarından sapabilirler. Bu okullar, başlangıçta topluma hizmet etmek için kurulmuşken, zamanla asıl misyon ve amaçlarından uzaklaşarak tamamen ticari kurumlara dönüşebilirler.
Bu yüzden, kurumsallaşma sürecinde bile, orijinal vizyonumuzu ve değerlerimizi korumaya özen göstermeliyiz. Üretkenliği, özgünlüğü ve yenilikçiliği teşvik eden bir kültür oluşturmak, hem bireysel hem de kurumsal başarı için hayati önem taşır.
Unutmayalım ki, özgünlük ve vizyon, bir kurumun ruhunu ve kimliğini oluşturur. Bu değerleri kaybetmemek için, kurumsallaşmanın getirdiği değişimlere karşı dikkatli ve bilinçli olmalıyız.