Sabri Ülker Vakfı Yayınları nezdinden sanatsever okuyucularla buluşan Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler serlevhalı kitabımıza müşfikâne nazar etmeye devam edelim.

Sergiden

Her bir oluşun ayrı bir hikâyesi yahut hakikati söz konusudur. Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler kitabının hikâyesi de Teftîş-i Mesâhif Meclisi âzası Hattat Mehmed Fehmi Efendi’nin Hicrî 1329/1911-1912 tarihinde yazmaya muvaffak kılındığı, yazı göbeğinde Mescid-i Nebevî’nin (Kubbe-i Hadrâ) nakşedildiği, natüralist üsluplu çiçeklerle bezenen levhaya dayanıyor.

İstanbul’un orta yerinde, Maçka kabristanlığında ba’sü ba’de’l-mevti bekleyen Mehmed Fehmi Efendi, ilgili levhada Kur’ân-ı Kerîm’de isimleri zikredilen yirmi yedi peygamberin adlarını, Hâtemü’l-Enbiya Aleyhisselâm’a müteveccih aşağıdaki satırların tezhip paftalarının arasına adeta gönül kalemiyle yerleştirmiş! Ol Resûl-i müctebâ hem rahmeten li’l-âlemîn Bende medfûndur deyû eflâke fahr eyler zemîn/Ravzasın idüb ziyâret didi Cibrîl-i Emîn/ Hâzihî cennâtü Adnin fedhulûhâ hâlidîn... (O mümtaz Peygamber ki -âlemlere rahmettir. Bende yatıyor diye yeryüzü göklere karşı övünür Cebrail (a.s.) kabrini ziyaret edip dedi ki “İşte bu Adn cennetidir, ebedî kalmak üzere oraya giriniz...” Tek başına Osmanlı sanatını temsil etmeye kâfi müzeyyen eserden ilhamla 2023 yılının haziran ayında besmele çektiğimiz Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler kitabı on aylık çalışmanın ardından kisve-i tâba büründü. 

Sergiden Genel Görüntü 1

İstanbul hat sanatının başkenti 

İstanbul ekol sahibi hattatların eliyle asırlar boyunca hat sanatının başkenti oldu. Bu keyfiyet Şeyh Hamdullah’tan günümüze kadar yaklaşık 600 yıldır değişmedi. İstanbul, altı asırdır hüsn-i hat sanatıyla, kalem güzelleriyle şenleniyor. Mushaflar, levhalar göz nuru ile kaleme alınıyor. 

Bilindiği üzere İstanbul’un fethinin akabinde tesis edilen Topkapı Sarayı Nakkaşhanesi Asitane’nin ilk hat mektebidir. Burada başlatılan kitâbet çalışmaları bilahare İstanbul’un tüm medrese, dergâh, mektep, cami ve mescitlerine yayıldı. Medreselerin kandillerle aydınlatılan derviş odalarında kamış kalemler, âharlı kâğıdın üzerinde zikir sesine durdu. İstanbul’da, yüzlerce hattat, binlerce; on binlerce Mushaf-ı Şerif, kitap, risâle, hilye, levha kaleme aldı, mimari eserler yazılarla donatıldı. Kitabımızdaki hilyelere ketebe koyan hattatlarımızın tamamına yakını sanatlarını İstanbul’da icra etti. Kelâmın bu yerinde mezkûr hattatlarımızın isimlerini teberrüken zikredelim: Hâfız Osman, Mustafa Kütâhî Efendi, Seyyid Mehmed Surûrî Efendi, Ali Vasfî Efendi, İbrahim Sükûtî Efendi, Hâfız (Abdulahad) Vahdetî Efendi, Osman Şevki Efendi, Bursalı Halil Şükrî Efendi, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, İbrahim Rüşdi El Mevlevî, Seyyid Muhammed Ferid Efendi, Hasan Rızâ Efendi, Hâfız Tahsin Hilmi Efendi, Ali Rızâ Efendi, Mustafa Hilmî Efendi (Laz Ömer Efendi talebesi), İsmâil Sâbir Efendi, Bakkal Ârif Efendi, Safranbolulu Mehmed Vasfî Efendi, Hasan Sırrı Efendi, Mehmed Fehmi Efendi, Yahyâ Hilmi Efendi, Mehmed İlmî Efendi, Şeyh Aziz Rıfâî Efendi, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Kemal Batanay, Savaş Çevik, Hüseyin Öksüz, Fuat Başar, Zeyad Hayder Abdullah el-Mühendis, Süleyman Berk, Ferhat Kurlu, Ary Fâris Kader ve İsmail Öztürk. 26’sı ebediyet yurduna sırlanmış 35 hattatımızın kalemlerinden neş’et eden 47 hilye-i şerîfenin yazı nevilerine ve adetlerine göz atmakta fayda mülahaza ediyoruz: Muhakkak-Sülüs-Nesih (16), Muhakkak-Sülüs-Nesih-Rikā‘ (3), Sülüs-Nesih-Rikā‘-Gubârî (2), Sülüs-Nesih (17), Muhakkak-Sülüs-Nesih-Ta‘lik (1), Ta‘lik (2), İcâze (1), Sülüs (1), Tevki’-Nesih (1), Nesih (2), Kaligrafi (1). 

Kitabımızdaki örnekler özelinde değerlendirdiğimizde Osmanlı asırlarında hilye-i şerîfe levhalarının daha ziyade muhakkak-sülüs-nesih yazı nevilerinde kaleme alındığını, 20’inci yüzyıldan itibaren hilyelerin yazı formlarında sülüs ve nesihe ağırlık verildiğini ve gubârî hilye geleneğinin büyük ölçüde terk edildiğini söyleyebiliriz. 

Seyahat hilyeleri 

Peygamber sevgisinin müşahhas tezâhürü mahiyetindeki seyahat hilyeleri Osmanlı ahalisinin talepleri doğrultusunda ihtiyaca binaen hattatlar tarafından sıkça yazılıyordu. Uzun süreli yolculuklarda Peygamber âşıklarının yanlarında götürdükleri seyahat hilyelerini günümüzde koleksiyonlarda temâşâ etmek mümkün. 

Sergiden Genel Görüntü 2

İcâzet

İcâzet, sanatı hakkıyla öğrenerek icra etmeye ve öğretmeye hak kazananlara verilir. İcâzetnâme, hocanın talebesine itimadının bir göstergesidir. Bu itimat dolayısıyla talebe öz güvenini artırır. Üstadı icâzetnameyi yazdığında talebe alın terinin, sabrının, azminin mükâfatını almış; artık sanatın anahtarı eline geçmiştir. Bundan sonra estetik vadisinde gidilecek yollar çalışma, alın teri, istişare ve gayret ile doğru orantılı olacaktır. Hat sanatında belirli bir olgunluğa erişen öğrenci, hocasının talimatıyla icâzet levhasını yazar. Kimi örneklerde olduğu gibi icâzet alacak hat talebeleri, hocası ve diğer hattatların huzurunda icâzet levhalarını yazarlar ve böylece hattatlığa, ustalığa adım atmış olurlar. Hocaları da talebelerinin hazırladığı levhaların altına icâzet kıtasını yazar. Bir icâzet kıtasında talebenin yazısı, icâzet veren hocanın ve talebenin isimlerinin yanı sıra hayır dualar da yer alır. Bazı icâzet levhalarında iki, üç ya da daha fazla sayıda hattatın imzalarına da rastlanmaktadır.

İş Insanı İbrahim Denizin Kitabını Imzalarken

İcâzet hilyeleri 

Yıldız Holding İslâm Eserleri Koleksiyonu’ndaki hilyelerden ikisi icâzet hilyesidir. Günümüzdeki icâzet alacak talebelere marifetlerinin bir nişânesi olarak hilye-i şerîfe yazdırma geleneği de Osmanlı asırlarına tarihleniyor. Bu cümleden olarak kitabımızda iki adet icâzet hilyesi yer alıyor. Hat mekteplerinde, yazı müfredatını bitiren talebelere, hocaları tarafından icâzet makamına kâim, şahâdetname vesikası ya da bitirme belgesi verildiği de bilinmektedir. Mustafa Halim Efendi örnekliğinde olduğu gibi Medresetü’l Hattatîn’den mezun olanlara bu türden şahadetnameler verilmiştir. Meslek kutludur Meslek kutludur. ‘Meslek adamı’ her ne işle meşgul oluyorsa olsun, işini; sanat ve zanaatını aşk ile; bir adım öte ibadet şuuruyla ifa eder. Yunus Emre, dergâhına hangi sâikle eğri odun götürmediyse hakikat sahibi meslek erbabının da aynı keyfiyetle elinden eğri-büğrü iş çıkmaz! Osmanlı hattatları yazı sanatlarını intisap ettikleri meslek şubeleriyle birlikte, Ahilik ve fütüvvet ahlâkı umdelerine sadık kalarak icra etmiştir. Bilindiği üzere Ahiler mesleklerine âşıktır. Kitabımızda eserleri bulunan hattatlarımızın büyük bölümü bir taraftan maişetlerini temin etmek için devlet görevlisi olarak çalışırken diğer taraftan da hüsn-i hat sanatına, amatör ruhu kaybetmeden profesyonelce hizmet etmenin gayreti içerisinde bulunmuştur. 

Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler kitabımızda yazılarını temâşâ ettiğimiz hattatlarımızın mesleklerine göz attığımızda kâhir ekseriyetinin yazı hocası/mansıp, müderris, hâfız, bekçi, imam/tabur kâtibi, mallim, kazasker, yazı hocası, matbaa kâtibi, bakkal/ yazı muallimi, mümeyyiz, kâtip, hat ve tezhip hocası, emekli memur/esnaf, müderris/mebus, evkâf nâzırı, memur, imam/matbaa hattatı, öğretim üyesi, imam, öğretmen, hekim ve eczacı vasıflarıyla devlet hizmetinde çalıştığını gözlemliyoruz. Arz ettiğimiz üzere meslek kutludur, kişinin karakterine sirâyet eder. Bu cümleden olarak hattatlarımız mesleklerini kutlu bir emanet olarak görerek -üzerlerine basıp bir sonraki makam ve mevki için mevzi yapmak yerine- omuzlarının üzerinde taşımayı tercih etmiştir. Çünkü meslek sahibi olmak, meslek bilincine sahip olmakla anlam kazanır. Meslek bilinci; ontolojik var olma sebebi ile illiyetin ferden ferda idraklere yerleşmesi ile içselleşir. Hattatlarımız özelinde arz ettiğimiz meslekî şuura sahip olan kişi meslek insanıdır, mesleğinin adamıdır. Bir adım öte hayat adamıdır. Hayatın türlü güçlüklerine ve imtihanlarına karşı tecrübe sahibidir, bir başka deyişle Hâfız Osman örnekliğinde olduğu gibi ‘Hazret-i İnsan’dır.

Kitap Kapağı

The Kitap Yayınları’ndan (https://thekitapyayinlari.com) temini mümkün olan Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler kitabında yer alan eserlerden oluşan seçki ise (0216) 524 25 00 numaralı telefondan randevu alınarak, 09.00-17.00 saatleri arasında Yıldız Holding Çamlıca Kampüsü’nde ücretsiz ziyaret edilebilecek. Sergi, 28 Mart 2025 tarihine kadar ziyarete açık olacak. 

Yarın: Aşkın Sûreti Hilye-i Şerîfeler’in musandırası-III

İbrahim Ethem Gören/20.01.2025 Yazı No: 645