İstanbul`un fethinin en önemli sembollerinden biri olan Ayasofya Camii hatırlanacağı üzere 86 yıllık fasılanın ardından 24 Temmuz 2020 Cuma günü aslî hüviyetine kavuşmuştu. 
Osmanlı Cihan Devleti asırlarında payitahtın protokol camii olan Ayasofya, zaman içerisinde Türk hat sanatının en mühim eserlerine de ev sahipliği yapmıştı. Müze sürecinde ibadethanede bulunan, her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz pek çok hüsn-i hat levhası depolara/müzelere kaldırılmıştı. 

'Şenlendirenlere' ne mutlu!

Şimdiki zamanda Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif`i İslâm hurufatıyla şenleniyor. 'Şenlendirenlere' ne mutlu!
İhlas Haber Ajansı`nın Genel Yayan Koordinatörü, gazeteci, yazar, koleksiyoner arkadaşım İrfan Altıkardeş`in 'Ayasofya Camii`nde mühim bir hüsn-i hat sergisi var, mutlaka ziyaret etmelisin' cümlesiyle kadim camideki sanat hadisesinden haberdar oldum ve böylelikle okumakta olduğunuz yazı ortaya çıktı. Oldukça yoğun geçen bir günün akşamında Ayasofya Camii`nde geçirdiğimiz vakitler bizlere bir sığınma sahnesi gibi geldi.
9 Haziran Çarşamba gününün akşamında Sırlı Süleyman Efendi`yle birlikte akşam ve yatsı namazlarını cemaat-i kübra ile birlikte kılma ve bu vesileyle de sergiyi ziyaret etme niyetiyle Ayasofya`nın yoluna revân olduk. Fatih semtine yaklaştığımız anda gazeteci-müverrih kardeşimiz Tolga Saçıkara arayarak, 'ağabey, nerelerdesiniz? Oturup çay içelim, hasbihal edelim, şehitlik dergâhının meselelerini konuşalım' şeklindeki talebine 'âlâ olur' cevabını verdikten sonra yolumuza devam ettik. 

`height=

Müezzinlerin haşyetullahtan yufka gibi incelmiş gönül dilleriyle okumaya hazırlandıkları akşam namazı ezanından 20-25 dakika önce Ayasofya Camii`ne vardık ve namazdan evvel hüsn-i hat sergisini ziyaret ettik.
Ayasofya`daki sergi haddizâtında Albayrak Holding`in takvim projesi... Holding, son birkaçyıldır takvimlerinde İslâm hurufatına yer veriyor. Yedi yıldır, belli konular dâhilinde tesbit edilen metinler hattatlara yazdırılıyor. Rakım Mesleği`nin üstadlarının birbirinden âlâ keyfiyette ketebe koydukları yazıların görselleri aynı hassasiyetle rotatiflerden geçirilerek numune takvimler ortaya çıkıyor. Sağ olsunlar her yıl takvimlerden bu satırların yazarına da gönderde nezaketinde bulunuyorlar.

Ayasofya`da sergilenen yazılar Albayrak Grubu`nun takvim projesinin yedinci halkasını teşkil ediyor. Miladi 2021 Hicri 1442-1443 yıllarının hüsn-i hat takvimi için oluşturulan koleksiyon haliyle her bir ay için bir yazı olmak üzere toplam on iki eserden meydana geliyor. 

`height=

Her yıl farklı konuların seçildiği projenin 2021 yılının konusu 'selâm.' Furkân-ı Hakî m`deki selâm ayetleri günümüzün mühim hüsn-i hat sanatı simaları tarafından özenle kaleme alınmış. 

Abdurrahman Depeler, Ali Toy, Aydın Kızılyar, Davut Bektaş, Ferhat Kurlu, Mehmed Özçay, Muhammed Yaman, Mustafa Parıldar, Osman Özçay, Seyit Ahmet Depeler, Said Abuzeroğlu ve Zeki Seyidoğlu, nesih, kû fî , celi sülüs, celi ta`lik, celi sülüs-celî ta`lik, sülüs-celi sülüs ve divani yazı nevilerinde kaleme alınan eserlere ketebe koyan sanatçıları oluşturuyor.

`height=

'; ve selâmün alel mürselî n(e); '

Sergide gözlerim, Sâffât Suresi`nin 180 ila 182`inci ayeti kerimelerinin yazılı bulunduğu levhaya mıhlanıp kaldı. 'Sübhâne Rabbike Rabbil izzeti ammâ yesifû n(e) ve selâmün alel mürselî n(e) velhamdü lillâhi Rabbil âlemin(e)./Mutlak izzet sahibi olan Rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah`a hamdolsun.'

Sergiyi ziyaret esnasında yazısının hemen yanı başında kendisine telefonla ulaştığımız kıymetli hattatımız Abdurrahman Depeler`in sergideki mezkû r yazısına dair mülahazaları şöyle şekillendi: 'Bu yazımda selâm ayetlerinden olan Sâffât Suresi`nin 180 ila 182. ayetlerini çalıştım.  Zeminde kullandığım yeşil rengi hem beyaz ve sarıyı hem de siyah mürekkebi göstermesi için seçtim. Benim çok sevdiğim bu renkler birbiriyle de çok mütenasib renklerdir.' 

Mezkû r mütenasip renklerle haşir-neşir olurken yanımda gazeteci-yazar Tolga Saçıkara ve gençgirişimci arkadaşı Halil İbrahim Türkmen belirdi! Saçıkara ve Türkmen`le birlikte sergiyi gezdikten sonra yakınlarda yatsı namazı vaktine kadar çay içeceğimiz bir mekân ararken kendimizi İttifak Gazetesi`nin idaresinde bulduk. Gazetemizin imtiyaz sahibi Recep İncecik ve TRT`nin efsane yönetmenlerinden Ahmet Melih Oflaz, Sultanahmet`teki gazete idaresinde bir yandan çay içerken diğer yandan da İncecik`in yayına hazırladığı yemek kitabı üzerinde mütâlaalarda bulunuyorlardı. 

Recep İncecik: Nohud-ı ab çorbamız var, sizlere ikram etmek isteriz.

Recep Bey kardeşimiz selâmlaşma faslından sonra 'nohud-ı ab çorbamız var, sizlere ikram etmek isteriz' dedi ve ekledi: 'Nohud-ı AB: Nohuttan yapılan bir çorbadır. Gayet hoştur ve oldukça kuvvet vericidir.'

Aynı zamanda Sultan Köşesi`nin de müessisi olan Recep İncecik, 'içinden lezzet geçen çorba'ya kaşık uzattığımız esnada Asitane`de o akşam sadece kendi restoranında müşterilerine servis edilme imtiyazına sahip nohud-ı ab çorbasının yapılışını da tarif etti: 'Önce nohudu suda haşlayıp kabuğunu giderdikten sonra, haşlanan suyuyla tencerede tamamen yumuşayıncaya kadar pişirip ve suyunu süzüp kepçe ile gereği gibi iyice ezerek kevgirden geçirip daha sonra tavuk suyu yahut et suyu ile tekrar kıvama gelinceye kadar pişirsinler. Yazıldığı tarzda kabuğu giderildikten sonra nohudu kurutup ardından havanda dövüp elekten geçirdikten sonra yine yazıldığı tarz üzere pişirilse de olur. Ancak bu usul/yöntem zaman alır, önceki usul bir defada olur.'

İncecik ve Oflaz ile hasbihal ederken yatsı namazı için ezan okununca müsaade istedik ve namazlarımızı Ayasofya Camii`nde kıldık. Namaz sonrasında selâmet bulmak için 'Selâm' sergisini tekrar ziyaret ettiğimizde hattat Abdurrahman Depeler kardeşimize cevaplaması için 'Yazınızın, Kazasker Mustafa İzzet Efendi nin yazılarıyla birlikte kadim camiinin devasa kubbesinin altında bulunuyor olması size neler ilham ediyor?' şeklinde bir sual ilettik;  

Hattat Abdurrahman Depeler: Allah`a çok şükür bize bu saadetli günleri de gösterdi.

Ayasofya`dan insanlık âlemine gönderilmekte olan selâmı, 'vealeykümselâm ve rahmetullahi; ' diyerek aldıktan sonra, iki günde bitirmeye muvaffak kılındığımız bu köşe yazımızı Hattat Depeler`in sualimize verdiği cevapla hitama erdirmeyi uygun bulduk: 'Böyle bir mekânda eserlerimizin sergilenmesi bizim için büyük bir saadet. Ayasofya asli hüviyetine çevrilmeden evvel burada birçok sergiye iştirak etmiştim ve o zaman içimizde derin bir hüzün vardı. Allah`a çok şükür bize bu saadetli günleri de gösterdi.'

`height=

-Fotoğraflar için İrfan Altıkardeş`e ve Tolga Saçıkara`ya teşekkür ediyorum.-