Arka Plan Yazıları, çok yönlü ilgi, kabiliyet ve uzmanlık alanlarında yetkinliğe sahip olan eğitimci, yazar, yayıncı, işletmeci, siyaset bilimci, vakıf insanı Erhan Erken`in Profil Kitap`tan okuyucuyla buluşan son kitabının ismi.

Kitabı gençakademisyen Mehmet Erken yayına hazırlamış. Profil Yayınevi`nin 596`ıncı kitabı olarak da raflardaki yerini almış.

Sadırda kalmaz satırda kalır.

Yazılanların iki kapak arasına alınması önemli. Eskiler böylesi bir mülahazayla 'Sadırda kalmaz, satırda kalır' demişler.

Arka Plan Yazıları müellifin son yirmi yıllık süreçte kaleme aldığı ve muhtelif mecralarda yayınladığı yazılardan oluşuyor. Muhtelif mecralar` ibaresine Dünya Bülteni, Dünya Bizim, Müsiad Bülteni, Boğaziçi Bülteni ve İkbal Dergisi dâhil. Müellif kimi yazıları da mezkû r kitap için müstakil olarak kaleme almış.

Arka Plan Yazıları`nda Erhan Erken`in tanıklıkları, tesbitleri, önerileri, gözlemleri, öz güveni ve hâsılı tecrübe okumaları muhataplarına göz aydınlığı veriyor. Eserde fikir, gezi, deneme ve portre/profil yazıları yer alıyor.

Erhan Erken`in yazdıkları aslında hayat uğraklarında, önemli geçitlerde yanına gelen, önünden geçen, eşyanın hakikatine vâkıf olmak için müdahil olduğu, gözlemlediği, gerektiğinde düzelttiği, insanoğlunun yeryüzündeki halifelik ve şenlendirme vazifesiyle memur olduğu işlerin bütünü.

`height=

Erhan Erken yazılarını içten bir üslupla kaleme alıyor.

Yazıyı sorumluluk olarak telakkî eden muhatabımızın içten bir üslubu var. Sözü dolandırmadan, belli bir edebi seviyeyi koruyarak ama mücerret edebiyat yapmadan ne söylediğini/söyleyeceğini, yahut anlatmak istediğini bir lahzada ortaya koyuyor. Dolayısıyla yazar da rahat, okuyucu da;

Müellifin kaleminden neşet eden kelimeler yazıların fikir arka planını teşkil eden ruh ile el ele tutuşarak sahip olduğu medeniyet bilinciyle kuvvetli bir irtibat kuruyor.

Mütevekkil bir muvahhit kurucu bir şahsiyet.

Erhan Erken İstanbullu bir zat. İstanbul`u, Hırka-i Şerif`i, Fatih`i, dâhil-i sur`u bekleyen mütevekkil bir muvahhit.

Erken, kurucu bir şahsiyet, pek çok vakfın kuruluşunda yer almış. STK`larda başkanlık, yönetim kurulu ve mütevelli heyeti üyeliği, yüksek istişare kurulu azalığı yapmış.

Hiçbir kul kusursuz olamaz.

Yazar Erken, hayatı siyah beyaz, görmüyor. Olduğu gibi, gri alanlarıyla, gök kuşağının tüm renkleriyle kabul ediyor ve ekliyor: 'Hiçbir kul kusursuz olamaz.'

'İnsan için ancak çalıştığı vardır.'

'Cenab-ı Hakk, Necm Suresi`nde 'Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ/İnsan için ancak çalıştığı vardır.' buyuruyor. Çalışma hayatında dünya ve ahiret dengesi ve yaşanılan cemiyetin ortamı bittabi önem arz ediyor. Yazar, söz konusu önemi, 'İçinde yaşanılan şartlar ne olursa olsun, Mevlana`nın misaliyle, arının her halükârda bal yapmak için uğraşması gibi, kişi kendi balı ne ise onu yapmaya devam etmelidir. Her güzel çiçeğe konmalı, topladığı tüm değerleri, toplanması gereken yere getirerek en güzel ürünü ortaya koymalıdır' cümleleriyle, söz konusu önemli hususu dile getirirken çoğu zaman ıskalanan bir hakikati işaret ediyor: Her insanın dünyaya bir görevle gönderilir, amacı vardır. Â kil kişiye düşen asıl görevini unutmadan çalışmaya râm olmaktır.

Yolcuya salih bir arkadaş gerek!

Kitapta portre yazılarının bulunduğundan söz etmiştik. Salih Şeref Hoca, Mustafa Köseoğlu, Ahmet Şişman ve Abdülkadir Kibar, Erhan Erken`in yakın planda teşrik-i mesai içerisinde olan arkadaşları/büyükleri. Herkese yolcu, yolcuya arkadaş, salih yoldaş gerek. Erken`in dediği gibi 'Portreler cemiyetin tanımadığı şahsiyetlerin dünyalarına kapılar aralıyor.'

Rahmeti vesile kılarak mezkû r kapıyı tıkladığımızda karşımıza yazarın merhum bacanağı Abdülkadir Kibar için kaleme aldığı 'Reis Hitabı Onun Ü zerinde Hep Şık Durdu' başlıklı vefayat yazısının finali çıkıyor: '; Hastalığı, vefâtı, taziyesi çerçevesinde meydana gelen bu müthiş sosyal hareketlilik karşısında onu tanımayanlar şu soruyu soruyorlardı: 'Kim bu kişi, sağlığında ne yapmış da insanlar onun hastalığından ve ölümünden bu kadar etkilendiler?'

Bu soruya verilebilecek en anlamlı cevap belki şudur: 'İstikamet üzere yaşamaya gayret etti, sahip olduğu ağırlığı yanlış bir yolda kullanmamayı önemsedi. İslâmi hassasiyetleri daima ön plana alan iyi bir aile babası oldu. Helâlinden kazanmaya çalıştı ve tevazuu hiçelden bırakmadı. Her daim Reis olarak yaşadı ve emaneti teslim etti.'

Kitapta her bir satırı okuyuculara yeni ufukları tanıtan gezi yazılarına değinerek mütalaalarımızı nihayete erdirelim. Erhan Erken, Batı Trakya, tüm Balkan ülkeleri ve İngiltere ziyaretlerinin akabinde velû d yazılar kaleme almış. Bunlar mücerret gezi yazıları değil, gezilip görülen yerlerde İslâm âleminin temsil ettiği ruh dünyasına ilişkin gözlemler eskimez dostlarla yapılan doyumsuz sohbetlerin lezzeti ve 'Suyun öte tarafında' gönlüne düşen ilhamlardan yola çıkarak kaleme aldığı günlükler; Şu satırlar Sefername-i Oxford başlıklı yazıdan:

`height=

Oxford`da cami kapısından ayrılmayan Müslümanlar.

'Cuma namazı için Pakistanlıların yaptırdığı bir camiye gittik. Oxford`daki Müslümanlar Cuma günü birbirlerini hasretle kucaklıyorlar namazdan sonra. İstanbul`da namaz bitince hemen çıkıp işlerine koşturan insanların yanında burada yağmura rağmen insanların cami kapısından bir türlü ayrılamamaları bana çok enteresan geldi.'

Yazmak ve okumak mükâşefe sanatıdır.

Kitapta okunması gereken pek çok güzel yazı var. Bana enteresan gelenleri siz değerli okuyucularımızla paylaştım. Sizler, Arka Plan Yazıları`nda mutlaka başka hakikatler de keşfedeceksiniz. Yazmak ve okumak mükâşefe sanatıdır çünkü.

Not: Bu yazı 26.09.2017 tarihinde İstiklal Gazetesi`nde 'Arka Plan Yazıları Yahut Bir Tecrübe Okuması' serlevhasıyla okuyucularla buluşmuş olan yazımızın güncellenmiş halidir.