Günümüzde pek çok insan yaşamın tadını çıkaramadan, sadece görüntü vermek için yaşıyor. Bu yazıda size yaşamayı nasıl daha anlamlı ve keyifli hale getirebileceğinizi anlatacağım.
Önce mevcut durumla ilgili bir iki gözlem aktaralım isterseniz.
Lüks bir restoranda yemek siparişi veriyorsunuz. Yemek bir tören havasında geliyor, bir sürü artistik hareketlerle servis ediliyor. Özenle yemeğin fotoğrafları çekiliyor. Yemekle birlikte kendi fotoğrafınızı da çekiyorsunuz. Mekanın fotoğrafını da çekmeyi ihmal etmiyorsunuz. Sonra hızlıca yemekler yeniyor; yediğiniz yemeği hissetmeden, keyfini çıkarmadan. Derken bir bakmışsınız herkes eline telefonunu almış az önceki seremoniyi paylaşma telaşında. Onca zahmet, onca emek, onca harcanan para ve ayrılan zaman birkaçtane fotoğraf ve birkaçdakikalık video paylaşmak içinmiş meğer!.. Ne yenilen yemeğin tadı alınıyor ne de yapılan sohbetin tadına varılıyor. Sohbet bile yapılamıyor telefonlardan kafaları kaldırıp.
Yıllardır hayalini kurduğunuz bir yurt dışı gezisine çıkıyorsunuz. Ciddi bir bütçe ayırarak, onca zahmete katlanıp o güzelim şehirleri, o ünlü müzeleri geziyorsunuz. Bir çok tarihi eseri ve doğal güzellikleri üstün körü dolaşıp yanında bir iki selfi çekerek ilerliyorsunuz. O şehrin ruhuna, renklerine, tatlarına, sokaklarına vakıf olamıyorsunuz. Olabildiğince hızlı bir şekilde, tam bir koşuşturma içinde geziyi tamamlıyorsunuz. Geziden geriye ne kaldı diye dönüp baktığınızda büyük bir yorgunluk, yüzlerce fotoğraf ve videodan başka bir şeyin kalmadığını görüyorsunuz. Halbuki o geziye ne hayallerle çıkmıştınız, hatırlayın bir.
Gezmenin, yemenin tadına varamadığımız gibi yaşamayı bile beceremiyoruz artık. İçinde bilincimizin olduğu, içinde kendimizin olduğu, içinde benliğimizin olduğu, içinde ruhumuzun, aklımızın, duygularımızın olduğu bir yaşamdan söz ediyorum tabi. Her şeyimizle orada olduğumuz, ânı ve andakileri hissettiğimiz bir yaşamdan söz ediyorum. Yediğiniz yemeği bütün zerrenizle hissettiğiniz, keyfini çıkardığınız, gezdiğiniz mekandaki güzelliklerin, insanların, havanın, kokunun, müziğin farkında olduğunuz bir ânı hatırlıyor musunuz?
Mutluluğu yakalamak için yavaşlayın
Hayatınızda mutlu musunuz? Yoksa sürekli bir yerlere yetişmeye çalışırken hayatın tadını kaçırıyor musunuz? Hep bir sonrakine odaklanırken şimdiki anın güzelliklerini gözden kaçırıyor musunuz? Eğer bu sorulara evet yanıtı veriyorsanız, bu yazının devamı size göre. Aşağıda size mutluluğu yakalamak için hayatınızda nasıl yavaşlayabileceğinizi ve yaşadığınız anın değerini nasıl bilebileceğinizi anlatacağım.
Mutluluk, kişinin kendini iyi hissetmesi ve hayatından memnun olmasıdır. Mutluluk, her bireyin kendi deneyimlerine ve değerlerine göre edindiği bir kavramdır. Genel olarak mutluluk olumlu duygular, memnuniyet ve tatmin duygusuyla elde edilen bir hali ifade eder. Mutluluk, aynı zamanda içsel bir durum olarak kişinin kendisiyle, çevresiyle ve yaşamıyla uyumlu ve barışık bir ilişki içinde olmasıyla ilgili bir duygu durumudur.
Mutluluk, herkes için farklı şeyler ifade edebilir. Bazıları için mutluluk, aile ve ilişkilerle bağlantılı olabilirken diğerleri için başarı, kariyer veya kişisel hedefe ulaşmayla ilgili olabilir. Bazı insanlar için mutluluk, ânın tadını çıkarmak ve keyifli deneyimler yaşamakla ilgili, diğerleri içinse hayatıyla ilgili derin anlam ve amaçbulmak olabilir.
Önemli olan mutluluğun kişisel bir deneyim olduğunu ve onun amacının kendi yolunu bulması gerektiğini anlamaktır. Mutluluk, kişilerin inançlarına, değerlerine, tutkularına ve kendini gerçekleştirme durumuna bağlı olarak kişiden kişiye değişebilir. Her insanın mutluluk yolculuğu farklı olabilir, bu nedenle her insanın kendi yolunu bulması ve kendi yolunda ilerlemesi gerekir.
Mutluluğu yakalamak için birçok yol vardır. Bazı araştırmalar, mutluluğun yüzde ellisinin genetik faktörlerden kaynaklandığını ifade etmektedir. Ancak mutluluğun geri kalan yüzde ellisi kişinin hayatındaki faktörlere bağlıdır.
Mutlu olmanın sırları
Mutlu olmak, hayatın anlamını ve yaşamın tadını çıkarmak anlamına gelir. Mutlu olmak, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımız için önemlidir. Mutlu insanlar, daha sağlıklı, daha üretken, daha yaratıcı ve daha başarılı olma eğilimindedirler. Ayrıca, mutlu insanlar, daha iyi ilişkiler kurarlar ve daha fazla destek alırlar. Peki, mutlu olmak için ne yapmalıyız?
Kendinize zaman ayırmak, hayatınızda önemli bir yere sahip olmalıdır. Kendinize zaman ayırmak, kendinizi tanımak, dinlemek, rahatlamak ve keyif almak için gereklidir. Kendinize zaman ayırarak, stresi azaltabilir, duygularınızla başa çıkabilir, kendinize güvenebilir ve hayatınızda denge kurabilirsiniz.
Kendinize zaman ayırmanın birçok yolu vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Teknolojiden uzaklaşın: Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken aynı zamanda bizi yorabilir ve bağımlı yapabilir. Teknolojiden uzaklaşarak, kendinize odaklanabilir ve zihninizi dinlendirebilirsiniz. Telefonunuzu kapatın veya sessize alın, bilgisayarınızdan veya televizyonunuzdan uzak durun ve kendinizle ilgilenin.
Doğaya çıkın: Doğa ile bağlantı kurmak, mutluluğu artırmanın en etkili yollarından biridir. Doğa ile bağlantı kurarak, stresi azaltabilir, ruh halinizi iyileştirebilir, enerjinizi artırabilir ve hayata daha pozitif bakabilirsiniz. Doğada yürüyüş yapın, bisiklete binin veya piknik yapın.
Hobiler edinin: Hobiler edinmek, kendinizle ilgilenmenin eğlenceli bir yoludur. Hobiler edinerek, yeni beceriler kazanabilir, yaratıcılığınızı geliştirebilir, kendinizi ifade edebilir ve keyif alabilirsiniz. Resim yapın, müzik aleti çalın, yazı yazın, seyahat edin veya bahçecilik gibi işlerle ilgilenin.
Anda yaşamak: Mutluluğun anahtarı
Anda yaşamak, mevcut ânın farkında olmak ve o ânın değerini bilmek anlamına gelir. Anda yaşamak, geçmişe veya geleceğe takılıp kalmadan, şu anki deneyimi bütün hücrelerinizle hissetmek demektir. Anda yaşamak, hayatın anlamını ve yaşamın tadını çıkarmak demektir.
Anda yaşamak, mutluluğu artırmanın en etkili yollarından biridir. Anda yaşamak, stresi azaltır, ruh halini iyileştirir, enerjiyi artırır ve hayata daha pozitif bakmayı sağlar. Anda yaşamak, aynı zamanda ilişkilerimizi ve bağlantılarımızı güçlendirir. Anda yaşayan insanlar, daha iyi sosyal etkileşimler yaşarlar ve daha derin, daha tatmin edici ilişkiler kurma eğilimindedirler.
Anda yaşamanın birçok yolu vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Nefesinize odaklanın ve zihninizin sakinleşmesine izin verin. Duyularınızı kullanın ve çevrenizdeki detaylara dikkat edin. Kendinizi yargılamayın veya eleştirmeyin, olduğunuz gibi kabul edin. Duygularınızı fark edin ve ifade edin, bastırmayın veya kaçmayın. Şükran duygunuzu geliştirin ve hayatınızdaki küçük şeylere değer verin. Plan yapın ama esnek olun, beklenmedik durumlara açık olun. Kendinize zaman ayırın ve stresi azaltacak aktiviteler yapın. Başkalarına karşı nazik ve anlayışlı olun, empati kurun. Anda yaşamak, hayatı daha dolu ve mutlu yaşamanızı sağlayabilir.
Geçmişe takılıp kalmanın mutluluğa asla bir katkısı yoktur. Mevlana ne güzel söylemiş:
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Sosyal medyada sürekli paylaşım yapmak mutluluğu etkiler mi?
Sosyal medya, günümüzde hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlar sayesinde arkadaşlarımızla iletişimde kalabiliyor, ilgi alanlarımızla ilgili bilgiler edinebiliyor, kendimizi ifade edebiliyoruz. Ancak sosyal medya kullanımının da bir dozu var. Eğer her yaptığımızı, gördüğümüzü, düşündüğümüzü sosyal medyada paylaşıyorsak veya başkalarının paylaşımlarını takip etmekten kendimize zaman ayıramıyorsak bu durum mutluluğumuzu olumsuz etkileyebilir. Bu bölümde de size sosyal medyada sürekli paylaşım yapmanın mutluluğu nasıl etkilediğini ve bunun önüne nasıl geçebileceğinizi anlatacağım.
Sosyal medyada sürekli paylaşım yapmanın mutluluğu olumsuz etkilediği birçok araştırma ile ortaya konmuştur. Sosyal medyada paylaşım yapmanın altında yatan psikolojik nedenler arasında beğenilme arzusu, ilgi çekme isteği, sevdiklerimizle bağlantıda kalma isteği ve sürekli gündemde kalma arzusu yer alır. Ancak bu nedenler bizi gerçek mutluluktan uzaklaştırabilir. Çünkü sosyal medyada paylaşılan içerikler genellikle gerçeği yansıtmaz veya abartılır. Bu da bizi diğer insanlarla karşılaştırma tuzağına düşürür ve kendimizden memnun olmamızı engeller.
Sosyal medyada sürekli paylaşım yapmak aynı zamanda bize zaman kaybettirir ve hayatın anlamını kaçırmamıza neden olur. Hayatın güzelliklerini görmek için elimizdeki telefonları bırakmalı ve yaşadığımız anın tadını çıkarmalıyız. Yaşamaya, yaşamda aktif olmaya, bizzat var olmaya çaba harcamalıyız. Sosyal medya sadece bir araçtır, amaçdeğil.
Bu yüzden sosyal medya kullanımımızı sınırlayalım ve hayatımızda gerçekten önemli olan şeylere odaklanalım. Unutmayalım ki mutluluk, paylaştığımız değil yaşadığımız andadır. Mutluluk sonuçdeğil sürecin kendisidir.
Sosyal medyada sürekli dünü veya yarını konuşmak yerine, bugünü yaşamak lazım. Mevlana’dan ilhamla “Şimdi yeni şeyler yapmak lazım.” diyebiliriz.
Sosyal medyada sürekli paylaşım yapmanın mutluluğumuzu kaçırdığını gördük. Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sosyal medya kullanımınızı azaltmaya hazır mısınız? Hayatınızda neleri değiştirmek istiyorsunuz? Bugünden itibaren kendinize bir söz verin ve hayatınızı daha mutlu kılmak için adım atın.
O yüzden yaşıyormuş gibi yapmayın, bizzat yaşayın derim.
Yaşayın ki mutlu olun…
Yaşayın ki kendiniz olun…