İçinde yuvarlandığımız dünya tıpkı Magellan'ın dünyanın etrafını turlayıp aynı noktaya varması misali başladığımız yere aynı şekilde varmaktan ibaret kalacak kadar kıymet kesbetmeyen bir ömür sermayesi ile sınırlı kalamayacak neticede mühimdir.

Hepimiz güneşin altında "sermayesi eriyen şu adama yardım edin" diye buz satmaya çalışan adamın bize içinde bulunduğumuz her an süresince elimizden kayıp giden ömür sermayesinin eriyor oluşunun vehametini bu kısa ama çok şey anlatan hikayenin idraki ile her saniyemize hazine niteliğinde paha biçmek zorundayız.

Heybemizde, katiyen ne kadar olduğunu bilemeyeceğimiz fakat sınırlı ve tükenicek olduğu gerçeği ile yüz yüze olduğumuz, tek anına bile büsbütün hakim olamadığımız, elimizden kayıp gittikten sonra dünyaları bertaraf etsek de geri almaya mukavemet getirmenin imkansız olduğu böyle aziz bir ömür sermayesini taşırız. Madem ömür sermayemiz güneşin altındaki buzlar gibi anbean erimekte o vakit buzlar eriyene kadar onları satma maharetinde bulunma gayreti elzemdir bize.

Buzları satma mahareti bizim dünyamızda yalnızca ila ahir ömrümüzü en kaliteli ve en verimli bir şekilde hitama erdirmekle vaki olacaktır. Nasıl ki her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır ; aynı zamanda her ferdin ömür sermayesini öylece berheva etmeyeceğinin, bugünü tüketerek yarını nasıl inşa edebileceğinin reçetesi şahsa münhasır olmak zorunluluğu taşımaktadır.

Bu yüzden kimseden yemek tarifi gibi  aynı metot aynı usül  ile aşını pişirmesi beklenemez. Bu dünyada herkes yolcudur fakat herkes aynı yoldan yürümez

Bizim için kıymet ihtiva eden husus kendi yolumuzdaki dağlar, taşlar, çamurlar, dikenler çiçekler... Ve nihayetinde sona erişilen nokta yani bir anlamda ne kadar ve ne şekilde bir yol katettiğimiz

Eşref-i mahlukat olduğumuz şu kâinatta nefes tükettiğimiz müddetçe ömür sermayesini heba eylemiş, kendisinden sonraki nesillere hakiki bir miras bırakma fikrine dahi imtina etmiş, ömrün nihayeti vuku bulduğunda pişmanlıklarla bezenmiş o talihsiz kişi olmayı hiçbirimiz tercih etmeyiz.

Tercih edilebilir bir ömür demek değildir ki hataların yanlışların olmadığı , üzüntü, sıkıntı ve yıkımların olmadığı dümdüz yolda yürünmüş bir ömürdür

Hayatlarını hep örnek aldığımız şahsiyetlere bakicak olursak belki en çok hata yapan insanlardır. Bugün biz onları örnek alıyor ve biliyorsak bu onların yaptıkları hatanın pişmanlıktan ziyade aynı şeyin nasıl doğru yapılabileceği dersini vermiş olmasının idrakinde olmalarından dolayıdır.

Asıl emel insanın kendisinden sonra örnek alınabilir temsil niteliğinde bir hikaye bırakma gayretinde olmasıdır. Madem ömür fanidir dünyada baki kalacak bişey bırakmak gerektir. Aslolan Bâki şairin dediği gibi "kubbede hoş bir sâdâ bırakmaktır.