Tek başına bir ümmet olan müstesna (sıra dışı) insanlara ihtiyacımız var.

Birkaçörnek vereyim:

Hüccetü`l-İslam İmam Gazalî (1058-1111) gibi.

Kırımlı fikir adamı İsmail Gaspıralı Bey (1851-1914) gibi.

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi (1869-1954) gibi.

İstanbul Müftülüğü, Diyanet Başkanlığı yapmış Dersiamdan Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen Hocaefendi (1882-1971) gibi.

Bediüzzaman (1877-1960) gibi.

Merhum üstad Necip Fazıl (1904-1983) gibi.

Yeri kolay kolay doldurulamayacak merhum Kadir Mısıroğlu Bey (1933-2019) gibi.

Yazar, tarihçi, gazeteci, fikir adamı Ahmed Midhat Efendi (1844-1912) gibi.

Tek başlarına bir ümmet gibi çalışan bu kimseler, akıl almayacak büyük hizmetler etmiştir.

Bizim dışımızda da böyle kimseler vardır:

Mesela Nobel ödüllü Doktor Albert Schweitzer (1875-1965)...

Eski Osmanlıların kullandığı, 'Himmetü`r-rical taklaü`l-cibal' (Ricalin himmeti ile dağlar devrilir) sözü sanki bunlar için söylenmiştir.

Bunlarda sıra dışı bir azim ve sebat vardır.

Bunlar iğne ile kuyu kazabilmişlerdir.

Bunların tek başına yaptıklarını, tembel ve âtıl yığınlar yapamaz.

Keşke toplumumuz böyle beş on kişi yetiştirebilse de sıra dışı büyük hizmetler yapılabilse.

***

Temiz ve hâlis niyetle Yaratan için yapılan hizmetlerin ücreti yaratıklardan istenmez.

***

Arivist (ikbal avcısı) kimdir, onun sıfatları nelerdir, kendi menfaatleri için ne gibi dolaplar çevirir, dava dava diyerek ne gibi zararlar verir?.. Ciddî biri çıksa da bu konuda on altı sayfalık küçük fakat çok müfid ve vurucu bir risale yazsa. Yakın tarihimizde ve bugün, arivistlerin verdiği zararları, sebep oldukları tahribatı harbî düşmanlar vermiyor.

***

Hiçbir ciddî ve tutarlı gerekçesi olmaksızın saldırıyor, verip veriştiriyor, sövüp sayıyor, hakaretler savuruyor... O nasıl bir yazardır, nasıl bir adam veya kadındır? Böyle yazar, böyle fikir adamı, böyle adam olur mu?

***

Kadir Mısıroğlu bey yanlış mı söylüyor?.. Hatalı fikirleri, görüşleri mi var?.. Şu şu şu iddiaları tutarsız mıdır?.. Sizin yapacağınız şey şudur: Kitap ismi, sayfa numarası vererek, gerekçeli olarak tenkit edersiniz, doğrularınızı ispata çalışırsınız. Bunu yapmayıp da sadece çamur atmakla, Atatürk düşmanı demekle ona bir şey yapamazsınız, ancak kendinizi rezil ve rüsvay etmiş olursunuz?

***

Onlar, gerçekleri öğrenemesinler diye kaçnesli cahil bıraktılar, doğru dürüst düşünemez hale getirdiler.

***

Bir Fransız, bir Alman, bir İngiliz, bir İtalyan bundan yüz sene önce kendi lisanıyla yazılmış mektupları okuyup anlayabiliyor ama bir Türk, yüz sene kadar önce, Yâver-i Fahri Hazret-i Şehriyârî M. Kemal Paşa`nın Sultan Vahidüddin Han`a gönderdiği sadakat, ubudiyet, bağlılık mektuplarını okuyup anlayabilmiyor. Öz Türkçe lisan devrimini bu anlamazlığı gerçekleştirmek için mi yaptılar acaba?

İnsan lisanla kaimdir

İnsan lisanla düşünür, anlaşır, akıl yürütür. Kişinin lisanı zengin olursa düşüncesi de zengin olur.

Ü çyüz kelimelik sokak çarşı pazar Türkçesiyle, en az otuz bin kelimelik edebî Türkçe elbette bir değildir.

Bütün medenî ülkelerin liselerinde yüksek seviyede edebiyat okutulmakta, edebiyat kültürü kazandırılmaktadır.

Maalesef bizde bu yoktur.

Lisan ve edebiyat bakımından büyük bir felaket içindeyiz de çoğumuzun haberi bile yok.

İngiliz G. Lewis`in 'Trajik bir başarı: Türk dil devrimi' isimli kitabı bizi uyarmıyor.

Türkiye`nin büyük beka meselelerinden biri lisan ve edebiyattır. Türkçe elden giderse Türkiye de gider.

Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Finlandiya liselerinde ülkenin edebî lisanı öğretiliyor ama bizde zengin edebî Türkçe öğretilemiyor.

Lisan ve edebiyat meselesini gündemimize koymadıkça, bu konuda çare ve çözüm aramadıkça düzelmemiz mümkün değildir.

Çocuklarımız doktor olacak, mühendis olacak, teknokrat olacak, onlara edebiyat gerekmez zihniyeti ne kadar gülünç, ilkel, bedevî , geri zekâlı bir zihniyettir.

Zengin lisan ve edebiyat, uzmanlık sahası ne olursa olsun, her okumuşa lazımdır.

Zengin Türkçesiz, edebiyatsız ilerlememiz, yükselmemiz, doğru dürüst düşünmemiz, aklımızı iyi kullanmamız mümkün olmaz.

Okumuş Müslümanlara hitap ediyorum: Türkçeniz kuvvetli olmazsa, İslam`ı da doğru dürüst öğrenip anlayamazsınız.

Bazılarına uçuk gelebilir ama lisan ve edebiyat konusundaki çare çözüm ve tekliflerimi sıralıyorum:

Lisan ve edebiyat konusundaki bütün kopukluklar, arızalar giderilecek.

1920`lerin zengin, ahenkli, güzel Türkçesine dönülecek.

Fen okulları dâhil bütün okullarda İslam-Kur`an alfabesi ile Osmanlıca okutulacak ve öğretilecek.

İngiltere`deki Eton Koleji ayarında mükemmel liseler açılacak.

***

İnsanı insan yapan lisandır. Lisan elden gidince insanlık da gider.

***

Futbola verdiğimiz önemin binde birini bile lisana, edebiyata, kültüre, sanata vermiyoruz.

***

Şifahî kültürden, medenî yazılı kültüre dönmez isek geleceğimiz parlak olmaz.

***

En az bir milyon gencimize lisan ve edebiyat merakı kazandırmalıyız.

***

Büyük sayıda gencin ilgisini çekecek yazılı edebiyat yarışmaları tertiplenmeli, cazip (çekici) ödüller dağıtılmalıdır.

***

Günlük futbol gazeteleri var. Biz de edebiyat, sanat, tarih, kültür gazeteleri yayınlamalıyız.

***

İngiliz`in 'Trajik bir başarı' dediği çukurda debelenmeye devam edersek kaybımız büyük olacaktır.

***

Bir ukalâya: İstanbul Darülfünunu (üniversitesi) profesörlerinden AvramGalanti`nin 'Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir', Â limcan Şeref beyin 'Harflerimizin Müdafaası', G. Lewis`in 'Trajik bir Başarı' isimli kitaplarını oku, ondan sonra konuş.