Edebî eserler milletlerin hissiyatlarının arşivi mahiyetinde olup bir nevi toplumların hafızası görevini üstlenir. Ecdadımızın Sevgili Peygamberimeze (sav) karşı sevgi ve muhabbetlerini karşılamak için evvelemirde ilk müracaat edilecek eserler bittabi Kâinatın Efendisi`nin (sav) dünyayı teşriflerini anlatan mevlitlerdir.
Bu yazımızda, Sevgili Peygamberimizin (sav) dünyayı teşriflerini kutladığımız Veladet Kandili`nde Eski İstanbul`da` tertip edilen Mevlid-i Şerif merasimlerine kısaca göz atacağız.
Bugün, 11 Rebiülevvel 1442. Akşam ezanının dünya semalarını teşrif etmesiyle birlikte 12 Rebiülevvel teşrif edecek. Bugün/bu gece Efendimizin (sav) doğum günü Veladet Kandili. Mümin gönüllerin sevinçle dolduğu, inanan kalplerin ayrı bir aydınlıkla mesrû r olduğu özel bir gün. 
Peygamber (sav) sevgisi Ü mmet-i Muhammed`in gönlüne işlemiş. Müslümanlar, Allah`ı ve Resulünü cânından, cânânından daha çok sever ve Ahzab Suresi`nin 71`inci âyet-i celilesinde ifadesini bulduğu üzere itaat eder. 'Ve men yutıillâhe ve resû lehû fe kad fâze fevzen azî mâ/Ve kim Allah`a ve Resû lüne itâat ederse, o takdirde gerçekten büyük bir kurtuluşa ermiş olur.'
Gönlü, Habib-i Kibriya Efendimize muhabbetle dolup taşan müminler, Allah`ın resulünü içten gelen bir iştiyakla sever. Sever ve hâl lisanlarıyla 'Anam babam sana feda olsun Yâ Nebiyyallah!' der.
Ü mmet-i Muhammed`in tüm fertleri Muhammed Aleyhisselâm`ı analarından, babalarından, evlatlarından daha fazla sever. Çünkü onlar, 'Hiçbiriniz beni anasından, babasından, çoluk çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe tam iman etmiş olmaz.' hadisine gönülden bağlanmıştır.
İslâm ümmetinin sanatkârları hemen her vesileyle Peygamber Efendimiz`e (sav) yönelik muhabbetlerine eserlerinde yer vermiştir.
Bu sevgiyi hattatlar hilye-i şerifelerde, ebrucular gül ebrularında dile getirir. Çinicilerin sevgi çiçekleri gönül ocaklarında pişer. Tezhipçiler, Muhammed (sav) ism-i şerifinin etrafını süslerken kirpikleri gözyaşlarıyla ağırlaşır. Minyatürcüler yeşil kubbeyi çalışır. Şair ve ediplerin en güzel şiir ve yazılarının öznesinde Efendiler Efendisi (sav) bulunur.
Giriş cümlemizde ifade ettiğimiz üzere edebî eserler milletlerin hissiyatlarının arşivi mahiyetinde olup bir nevi toplumların hafızası görevini üstlenir. Ecdadımızın Sevgili Peygamberimize (sav) karşı sevgi ve muhabbetlerini kavramak için evvelemirde ilk müracaat edilecek eserler bittabi Kâinatın Efendisi`nin (sav) dünyayı teşriflerini anlatan mevlitlerdir.
Asıl adı Vesî let`ün-necât olan Mevlid-i Şerif`i M. 1409 yılında Bursa Ulu Camii`nin imamı, peygamber âşığı, Süleyman Çelebi kaleme almış ve kısa sürede halk nezdinde yayılarak geniş bir hüsnü kabul görmüştür. Kültür tarihimiz açısından en uzun ömürlü geleneklerden biri olan mevlid okuma âdeti günümüzde de devam etmektedir. 
Mevlid okumanın kendine has bir âdâbı vardı.
Mevlid-i şerifler, Peygamber Efendimizin (sav) dünyayı teşrif ettikleri gün olan Rebiülevvel ayının 12`inci günü olan Mevlid Kandili`nde İstanbul`da cami, dergâh, tekke, zaviye ve konaklarda hâfız, mevlidhan ve duagû lar tarafından okunurdu.
Mevlid okumanın kendine has bir âdâbı vardı. Peygamber Efendimizin (sav) ve Süleyman Çelebi`nin ruhlarına hediye edilen Fatiha sû resinin kıraatiyle başlayan merasimlerde ilk sırayı, sözleri Sevgili Peygamberimize övgüyü konu edinen tevşih ilahileri alırdı. 
'Geldi bir akkuş kanadıyla revân.'
Sabâ, bestenigâr, segâh ve rast makamlarında okunan mevlid-i şerif bölümlerinin aralarında Efendimize (sav) salât ü selâm getirilir, kutlu doğumu müjdeleyen 'Geldi bir akkuş kanadıyla revân/Arkamı sıvadı kuvvetle hemân' beytine gelindiğinde hazirun ayağa kalkıp kıbleye yönelerek niyâz eder, salavât-ı şerife okurdu. Sultanahmet Camii`nde düzenlenen mevlid merasimlerinin bu bölümünde Müjdecibaşı`nın Mekke Emiri`nden getirdiği mektubu Reisülküttap, padişahın huzurunda okurdu.
İlk defa III. Murad devrinde merasimle okunmaya başlayan mevlid-i şeriflerin kıraati bittikten sonra cüzler dağıtılarak hatm-i şerif okunur ve duası yapılırdı.
İstanbul`da mevlid-i şerif merasimlerinin resmî icra mahalli Sultanahmet Camii`ydi. Padişah ve beraberindekilerin belirli kaideleri olan bir merasimle camiye gelmelerine 'Mevlid Alayı' denilir, devlet ricali programa özel tezkirelerle davet edilirdi. Şeyhülislâm, Sadrazam, Vezirler, Reisülküttap, Çavuşbaşı Ağa, Müderrisler, Â limler, Defterdar Emini ve Tezkirecilerle birlikte halk da padişahın katılacağı mevlid-i şerif kıraatine yoğun katılım gösterirdi. Devlet hizmetinde bulunanların hususi kıyafetlerle iştirak ettikleri merasimde camide herkesin yeri önceden belirlenir, padişah camiye geldiğinde Fetih Sû resi okunurdu.
Mevlidhanlara Darüssaâde Ağası tarafından hil`at giydirilirdi.
Mevlid-i şerif kıraati boyunca Yeniçeriler, camiinin dört ayağı boyunca sıralanarak kemâl-i edep ve hürmetle ayakta beklerdi. Ayasofya ve Sultanahmet camilerinin vaizleriyle, nöbetçi şeyh`in sohbetlerini müteakiben üçmevlidhan mevlid-i şerifi okurdu. Kıraatin ardından mevlidhanlara Darüssaâde Ağası tarafından hil`at giydirilirdi.
Mevlit programında padişah, Medine-i Münevvere`den gelen hurmaları gümüş bir tepsi içerisinde Sadrazama, Sadrazam, Şeyhü`l-İslâm`a ikram ettikten sonra camidekilere takdim edilir, mevlid-i şerif kıraati boyunca buhur yakılarak şerbet ve şeker dağıtılırdı.
Bu vesileyle İttifak Gazeteci camiamızın ve değerli okuyucularımızın velâdet kandillerini tebrik ederken, kandil ufkunun hayır ve bereketlere kapılar aralamasını diliyorum.
'Ol gice kim doğdu ol hayrû -l-beşer
  Â nesi anda neler gördü neler'
Bir yazı güzeli: Celî ta`lik Muhammed Aleyhisselâm-Hattat Sevim Şirikçi-