6 Şubata tarihlenen depremler oldukça büyük bir bölgede tahribata yol açtı. Hadisenin içinden binlerce ölüm geçen yıkımının telafisi tabii ki mümkün değil. Kahramanmaraş`a daha önce gitmeye niyetlenmiştik. En azından Bahaeddin Karakoç`un cenaze namazına katılmayı çok istemiştim. Lakin olmadı. Kahramanmaraş`ı hüznün topyekû n safran sarısına boyadığı bir zamanda gitmek nasip oldu. Nasip edene hamd ü senâlar olsun. 

Edebiyat Yolu`ndan Bahaeddin Karakoçtünelinden, Göksun`dan Kahramanmaraş`a gönlümüzü elime alıp giderken aracın içindeki derin sükû tu Sırlı Süleyman Efendi`nin tok âvâzı böldü: 'Şimdi umut zamanıdır, sil gözyaşlarını, Beyaz Dilekçe Şairi Bahaeddin KarakoçIhlamurlar Çiçek Açtığı Zaman`da bak ne diyor: 

Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Kahramanmaraş`ın kadim sokaklarında yıkılmış evlerin, içi dışına çıkmış binaların, perdesiz evlerin, sönmüş ocakların, oynanmış oyuncakların, ertelenmiş hayallerin arasında başımızı ellerimizin arasına alıp bir gönül bozgunuyla biçare dolaşıyoruz. 

Ahır dağında kar var.

Hava soğuk, cidden çok, çok soğuk. Ahır dağında kar var. Rüzgâr, kar soğuğunu Dulkadiroğlu caddelerine üfledikçe enkaz yıkıntılarının etrafında,  bir umut` yakınlarını bekleyen kardeşlerimiz üzerlerindeki battaniyelere sıkıca bir daha, bir daha sarılırken Sırlı Süleyman Efendi hıçkırıklarına mukayyet olduktan sonra şiire kaldığı yerden devam ediyor:

`height=
Rehmet olsun

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Bahaeddin KarakoçElbistan`dan ses veriyor!

12 Şubat stadı yakınlarında bir enkazın yanından geçerken gözlerimiz, kaldırımın kenarına atılıveren, küçük bir kız çocuğunun mutluluk zamanlarında hayta hayta yürürken kullandığı bir yürütece mıhlanıp kalıyor. Bu kez ukba dârına şehî den sırlanan annesi Kapıçam kabristanlığından uzatmaya muvaffak kılındığı manevi eliyle evladının saçlarını bir kez daha tararken, Bahaeddin Karakoçikinci büyük depremin üssü Elbistan`dan ses veriyor! 

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Er kişi niyetine!

Ter ü taze cenazesi Ebrar sitesindeki kuyulardan çıkartılan Yusuf`un annesinin 'Yusuf, Yusuf`um' feryadı bağrımızı delip geçerken Yusuf evladımıza ve akranlarına son vazifemizi yerine getirmek üzere Kapıçam mezarlığına gidiyoruz. Defin bölgesinde Kahramanmaraş Sütçü İmam Ü niversitesi`nde yüksek lisans tahsili görmekteyken gözbebeklerindeki takvimler sönüveren Somalili iki depremzedenin cansız bedenleriyle karşılaşıyoruz. 

`height=
Kapıçam mezarlığı

Hemen yakınına Muhammed Kasım isimli Suriyeli bir evladımızın cenazesi ceset torbası içinde bekliyor. Amasya`dan gelen din görevlileri defin işlemleri tamamlanan kardeşlerimiz için son çağrıyı yapıyor: Er kişi niyetine! Gencecik bedenleri Kapıçam`da basübaldelmevte uğurladıktan sonra Sırlı gönlüne doğar eş`ârı belli belirsiz fâş ediyor:

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

`height=
Kahramanmaraş ta deprem sonrası hüzünlü bir manzara

Tekrar Kahramanmaraş şehir merkezindeyiz;   Her taraf Kahramanmaraş ta depremin şiddetini gösteren hüzünlü manzaralarla dolu. Devasa bir sitenin enkazında ağaçdallarına sıkışıp kalmış bir minder görüyoruz. O esnada Tekirdağ`dan gelen kurtarma ekipleri enkaz altından çıkardıkları cansız bir beden için yas tutarken yanı başımızda Kastamonu Belediyesi`nin cenaze nakil aracı beliriyor. 

`height=
Türkiye Kahramanmaraş merkezli depremlerde yet yürek tek vücut oldu

Sırlı Süleyman, 'Gönülde iman, sanatta irfan, dudakta duman' fehvasınca tabakasından çıkardığı tütünü bu kez tüm acılar için yakıyor: 

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Süleyman`ın âhir kelamını işiten yaşlı bir Maraşlı, 'Evlat, ıhlamurların çiçek açmasına dört ay var. Artık açsa da ne fayda açmasa da; ' dedikten sonra biraz dinlenelim mülahazasıyla yıkıntılardan uzakta, taş, toprak ve toz yığınlarıyla illetli, sırt kısmında Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yazan bir banka oturuyoruz. Çevreye büyük bir telaş hâkim. Ekipler durmadan çalışıyor;  

`height=
Yangın söndürme araçları enkazları suluyor

Sus, daha fazla konuşma!

Yıkıntılar arasından yükselen toz bulutlarını bastırmak için 'katar katar Sivas yollarını aşıp gelen' orman işçileri ellerinde kocaman hortumlarla üzerinde çalışma yapılan bina yıkıntılarını suluyor! Kahraman şehrin binalarının üzeri, altı sulandıkça mütemadiyen ölü üretiyor! Ne kadar çok ölmüşüz, ne kadar çok çürük, çarık, hesapsız, kitapsız, vicdansız, izansız binalar yapmış, irfansız kentler kurmuşuz! 'Sus, daha fazla konuşma' diyen Sırlı, sözü yine Beyaz Dilekçe`nin müellifine bağlıyor:

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadî m Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

`height=
Kahramanmaraş meydan

Bir saat kadar dinlenmenin ardından adli tıp doktoru Çağrı Bey`den beklediğimiz haber geliyor. Bu kez rotamız Sütçü İmam Ü niversitesi Merkez Tıp Fakültesi Hastanesi. Birazdan Başhekim Prof. Dr. Sefa Resim ve ekibine 'deprem sonrasında tedavileri hastanelerde devam etmekte olan kardeşlerimize İyilik Sağlık Vakfı nezdinde destek olmak için emrinizdeyiz' mesajımızı takdim edeceğiz. Aracımıza doğru hareket ederken Süleyman Efendi bu kez meydandaki hilâli ve umudu simgeleyen martı kuşu maketinin kuyruğuna konuşlandırılan Bediüzzaman`ın kibrit-i ahmere boyalı Asâ-yı Mû sa kitabını işaret ediyor. Süleyman Efendi, dinledikleri pek unutmuyor. Yüzbaşı Vehbi Kara`nın vakfımızı ziyaretinde bu meyanda ifade ettiği kutlu sözü naklediyor: 'Bu acaip asırda ehl-i î man, Risâle-i Nur a ve ehl-i fen ve mektep muallimleri 'Asâ-yı Mû sa'ya şiddetle muhtaçoldukları gibi hâfızlar ve hocalar dahi 'Zülfikâr'a şiddetle muhtaçtırlar.' 

`height=
Âsa-yı Mûsa

Yiğidini bekleyen meydan: Kahramanmaraş

Meselenin özü de burada; Yiğit meydanda belli olur ve dahi meydanın sahibi vardır. Şimdiki zaman Kahramanmaraş Yiğitlik Meydanı`nın kurulma zamanıdır. Borçzamanında, tam zamanında ödenir. Â fet bölesindeki kardeşlerimizin en çok şefkate, gönül dilimizden uzatacağımız bir yed-i beyzaya ihtiyaçları var. Cenab-ı Hakk, Musa Aleyhisselâm`a kavmine peygamberliğini ispat etmesi için yed-i beyzâ/beyaz el` mucizesini ihsan etmişti. Ne duruyorsun, anlattığım senin hikâyendir. Kahramanmaraş`ın ve tüm bölgenin yiğitliğinize ihtiyacı var. Haydi şimdi tam zamanıdır: Kirlenmiş ellerimizi gönül iklimimize daldırıp ıhlamurların çiçek açmasını beklemeden meydana çıkalım. Ellerimizi Anadolu ve Trakya coğrafyasında uçuça ekleyerek 11 ilimizin semalarında biiznillah yed-i beyza` oluşturalım.

(; )

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

-DEVAM EDECEK-

İbrahim Ethem Gören-Yazı No: 472