Klasik minyatür sanatında kullanılan geleneksel malzemeler ve teknikler ile hazırlanan İstanbul Tasvirleri sergisi eserleri; İstanbul’dan aldığı ilhamı sanatsever ziyaretçilerin beğenisine sunuyor.
Fatih Belediyesi, İstanbul’un yeni sergi mekânlarından Kadırga Sanat Galerileri’nde minyatür ustası Gülçin Anmaç ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan “İstanbul Tasvirleri” sergisine ev sahipliği yapıyor.
Klasik minyatür sanatında kullanılan geleneksel malzemeler ve teknikler ile hazırlanan İstanbul Tasvirleri sergisi eserleri; İstanbul’dan aldığı ilhamı sanatsever ziyaretçilerin beğenisine sunuyor.
Sergide İstanbul’un zengin mimarisinin seçili tarihi eserleri, şehrin kadim mekânları, tabii güzellikleri, şehir hayatı, İstanbul şiirleri minyatür sanatının en güzel yorumlarıyla sanatsever halkımızın irfanına arz ediliyor.
Malum olduğu üzere minyatür, tarihimizden gelerek bize ait kültürümüzü yansıtacak ve kendimizi iyi ifade edebilmemizi sağlayacak zenginlikte bir sanatımız. Nakşedilmiş çizgileri, büyülü renkleri, incecik ayrıntılı çizimleri, anlattığı hikâyeleri ile el yazmalarına renk katan minyatürler, günümüzde zanaat inceliklerini ve sanat felsefesini koruyarak ama daha büyük boyutlarda çalışılıp duvarlara asılan özgün tablolar hâlini aldı.
Mezkûr özgün tablolar ve dahası 5 Nisan 2024 tarihine kadar Kadırga Sanat Galerileri’nde izleyicilerini beklerken minyatür ustası Gülçin Anmaç “Osmanlı’dan günümüze tevarüs eden pek çok minyatür var. Bunlar minyatür mü? Belge mi? Sanat eseri mi?” şeklindeki sualimi şu cümleleriyle cevapladı: “Aslında hepsi diyebiliriz. Matrakçı Nasuh’un topografik minyatür çalışmaları bize mekânların özelliklerini, şehrin yerleşimlerini, mimarî yapılarını, doğal bitki örtüsünü gösterir. Örneğin; Surnâme-i Hümâyun, Nakkaş Osman tarafından minyatürleri yapılan bir eserdir ve eserde Şehzade Mehmet’in elli iki gün süren sünnet düğünü nedeniyle yapılan geçit törenleri anlatılmaktadır.
Levnî tarafından minyatürleri yapılan Surnâme-i Vehbî isimli eser ise diğer Surnâme’den iki yüzyıl sonra nakşedilmiştir. Bu iki eser sayesinde eğlenceler, şenlikler, figürler ile dönemin giyim ve diğer özelliklerini, saray geleneğini, gündelik hayat okumalarını minyatürler sayesinde görsel olarak yapabilmekte ve hatta dönemleri bile karşılaştırabilmekteyiz. Böyle birçok örnek sayabiliriz ki kitapların içinde görsel birer belge olarak ânı ispat eden minyatürlerdir ve aynı zamanda hem tarihî bir belge, hem döneminin sosyal yaşamını aksettiren bir anlatım aracı, hem nakkaşın elinden özgün bir sanat eseridir”.
Minyatürler dönemin şehirleri ve mekânlar hakkında gerçekçi bilgiler belge mahiyetini hâiz eserlerdir. Matrakçı Nasuh’un minyatürleri, III. Murad ve III. Ahmed devrinin surnameleri bu konuda elimizdeki en değerli malzemeler arasındadır.
Gülçin Usta’nın ve öğrencilerinin İstanbul Tasvirleri’nde olduğu gibi minyatürlerde İstanbul’un topografyası, mahalleleri, sembolik yapıları, meydanları harikulade canlı bir kompozisyon içerisinde gösterilir. Tüm bu yönleriyle minyatürler, tarihi anlamlandırmak ve İstanbul’u daha yakından tanımak isteyenler için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır.
Yüzyıllar boyunca İslâm dünyasının merkezi olan İstanbul’u odağına olan “İstanbul Tasvirleri” sergisi; sanatsever ziyaretçilere sergiyi mukaddes şehirler, İstanbul’un mekânları, kuşları, kapıları, esnafı, şiirleri, kayıp tarihi bölümleriyle anlatmanın tatlı telaşı içerisinde bulunuyor!
Gönlümüzün Nuru Kıymetli İstanbul
Gülçin Anmaç, ‘Gülçin Anmaç Sanat Atölyesi’ bünyesinde yetişen ve sergide eserleriyle yer alan, onbir sanatçı arkadaşıyla birlikte, seksenbeş minyatür çalıştılar. “Gönlümüzün Nuru Kıymetli İstanbul” serlevhalı minyatür keşfedilmeyi bekliyor. Haddizatında minyatür bizatihi keşif sanatı değil midir?
Mukaddes Şehirler, İstanbul Mekânları, İstanbul Kapıları, İstanbul Esnafı, İstanbul Şiirleri, İstanbul Kuşları ve İstanbul’un Kayıp Tarihi konulu minyatürlerde Gülçin Anmaç’a talebeleri Asiye Atıcı, İlknur Sezgi Hekimoğlu, Serap Zeliha Ektirici, Sevim Şahin, Zeliha Kıranoğlu, Filiz Demirbaşer, Serra Demirbaşer Alkan, Şermin Yılmaz, Berrin Gayhan, Hülya Yaatası ve Ayşe Kübra Hülür eşlik ediyor.
Nakkaş Anmaç: Bu ülkenin üretene ve işini iyi yapana ihtiyacı var.
Gülçin Anmaç’ı ve her biri ustalaşmış talebelerini tebrik ederken yazımıza muhatabımızın çiçeği burnunda sergisi özelinde minyatür sevdalılarına ilettiği mesajıyla nihayet verelim. “Az uyuyun, az konuşun, çok disiplinli olun, sadeleşerek zenginleşin, sebat ile çalışın. En önemlisi kimin ne dediğine değil sadece kendi işinize bakın. Bu ülkenin üretene ve işini iyi yapana ihtiyacı var. Ne yaşarsanız yaşayın, olumlu bakın, güçlü kalın, elinizde olan şartlarınızla yılmadan devam edin. Hep yeni şeyler öğrenin ve üretin; iyi niyet ve gayret eninde sonunda karşılığını bulur.”
Başkan M. Ergün Turan: Minyatürler İstanbul tarihini anlamlandırmak için mühim bir başvuru kaynağıdır.
Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan’ın, Kadırga Sanat Galerileri’nde sanatsever izleyicilerle buluşan ‘İstanbul Tasvirleri’ne müteveccih mülâhazalarıyla yazımıza nihayet verelim: “Genel anlamıyla ince işçilikle üretilmiş küçük boyutlu resimleri tanımlayan minyatür sözcüğü yerine, yakın zamana dek bizim geleneğimizde nakış ifadesi kullanılmış, bu sanatla meşgul olanlara nakkaş denilmiştir. Türk sanatındaki yeri itibariyle minyatür, esasen el yazmalarının tamamlayıcı bir unsuru olmakla birlikte, matbu eserlerin yaygınlaşmasıyla, müstakil bir sanat olarak icra edilmeye başlanmıştır.
Geçmişte engin bir tevazuyla işleyen usta ve sanatkârlarımızın imzalarını kendi eserlerine düşmeleri ender görülen bir durumdu. Yine de sanat tarihimizde minyatürde gizemi, hüner ve üslubuyla çığır açmış Mehmed Siyah Kalem, Nakkaş Osman, Nigari, Şahkulu, Matrakçı Nasuh ve Levni gibi isimlerden bahsedebiliriz. Elbette içerik bakımından Türk minyatürüne dair çok şey söylenebilir, ancak sanatkârların daha çok gözlem ve belgelemeye dayalı olan çalıştıkları kabul gören bir tespittir. Bu resimler bize, dönemin ruhunu, dini ve sosyal yaşayışını, sanat anlayışını, toplumsal yapısını, gelenek ve göreneklerini yansıtırlar.
Efsanevi anlatıları, tarihe mal olmuş olayları, hem de bizzat yaşamış kişilerin gözüyle bütün detaylarıyla aktarırlar. Aynı şekilde minyatürler bize dönemin şehirleri ve mekânlar hakkında da fevkalade değerli, gerçekçi bilgiler sunarlar. Matrakçı’nın minyatürleri, III. Murad ve III. Ahmed devrinin surnameleri bu konuda elimizdeki en değerli malzemelerdendir. Minyatürlerde İstanbul’un topografyası, mahalleleri, sembolik yapıları, meydanları harikulade canlı bir kompozisyon içinde gösterilir.
Tüm bu yönleriyle minyatürler, tarihi anlamlandırmak ve İstanbul’u daha yakından tanımak isteyenler için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Minyatür sanatının yaşaması değişen çağa ayak uydurmasıyla doğru orantılıdır. Fatih Belediyesi olarak biz de bu doğrultuda yıllardır özveriyle çalışan sanatçılarımıza kapılarımızı ardına kadar aralamayı görev bildik.
Üstatların izinden yürüyen ve Türk minyatürüne taze bir soluk getiren Gülçin Anmaç ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan İstanbul Tasvirleri sergisi bu niyetimizin güzel bir sonucudur. Sergimizdeki her bir eserin İstanbul’a bakışımızı yenileyeceğine, görüşümüze bir incelik katacağına inanıyorum. Gülçin hanıma ve kıymetli öğrencilerine sanat yaşamlarında başarılar diliyor, serginin oluşmasına katkı sunan herkesi kutluyorum.”
İbrahim Ethem Gören 23.03.2024/Yazı No: 578