1 Mart Cuma günü Eyüpsultan’da müstesna bir sanat etkinliği vardı: Geçmişin İzinde Hat Sergisi. Eyüpsultan Belediyesi’nin minyatür ustası sanat yönetmeni Leyla Kara ile birlikte hazırlamaya muvaffak kılındığımız sergide Türk hat sanatının kurucu şahsiyetlerinden Şeyh Hamdullah’tan günümüz hattatlarına kadar üstadlar ve üstadlar eliyle üstad olmuş sanatkârların 49 eseri sanatseverlerin irfanına arz edildi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açılışını yaptığı sergide kendisine İstanbul Valisi Davut Gül, Eyüpsultan Belediye Başkanı Eyüp Köken ve İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz eşlik etti.
Leyla Kara’nın sanat yönetmenliğini üstlendiği sergide Hattat Erhan Bektaş ve Sırlı Süleyman Efendi ile birlikte İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açılış konuşmasını dinlerken, Sırlı, Sn. Bakanın konuşmalarını not etti: “Hep birlikte İstanbul’un en mühim mânevî mekânı, gözbebeğimiz Eyüpsultan’da Deniz Köken kardeşimizin misafiriyiz. Az önce Cuma namazını hep birlikte kıldık. Birazdan Geçmişin İzinde Hat Sergisini açacağız. Burada hepimiz sanat ve kültürle ilgiliyiz. İlgiliyiz ki bizi biz yapan değerlerle Osmanlı’dan ve yeni dönemden, o büyüklerin izinden gidenlerin gönül kalemleriyle nakşettikleri levhaları ve o levhaların mânâlarını içselleştirerek teneffüs etmek için bir araya geldik.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: Cenab-ı Hakk bizleri Ebâ Eyyûb Hâlid Bin Zeyd El Ensari Hazretleri’nin şefaatlerine nâil olanlardan eylesin.
Davetimizin sahibi, Gaziantep Valiliği dönemimden Gaziantep Büyükşehir Belediyemizin Genel Sekreteri olan Deniz Köken kardeşime teşekkür ediyorum. Kendisi burada, beş yıldır Efendimizin sahabesi Ebâ Eyyûb Hâlid Bin Zeyd El Ensarî Hazretleri’nin beldesine hizmet ediyor. Cenab-ı Hakk hepimizi Hazret’in şefaatine nâil olanlardan eylesin.
5 yıl dedik, 5 yıl göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Deniz Başkan bu süreçte 90 eser bıraktı. Her alanda yaşamın her safhasına dokundu. Kültür, sanat, spor, tacirlerimiz, esnaflarımız, altyapı, üst yapı, gençler, büyükler…
Bakan Yerlikaya: Bereket büyüklerledir.
Deniz Başkan “bereket büyüklerle birliktedir” dedi. Büyük bir tevazu içerisinde annelere, çocuklara, yaşlılara hizmet etti, onların yakınlarında bulundu. Güçlü desteklerinizle hizmetlerinin yeni dönemde de devamını bekliyoruz inşallah.”
Sergimizin kurdelası kesildikten sonra bu satırların yazarı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya ve protokol enkânına sergide yer alan koleksiyon eserleriyle ilgili bilgiler verdi.
6 asrın âsâr-ı atikası yahut dünden bugüne üstadlar…
Evvelemirde ‘Geçmişin İzinde’nin esasını teşkil eden altı asrın âsâr-ı atîkası mahiyetindeki koleksiyonlara müşfikâne nazar edelim. Hâzirûn, İbrahim Ethem Gören, Prof. Dr. Münevver Üçer, Doç. Dr. Kaya Üçer, Mahmut Şahin, M. Lütfi Şen ve Siyah Sanat Galerisi koleksiyonlarından Şeyh Hamdullah, Muhammed Kâsım Şâdişah, Mahmud Celaleddin Efendi, Hasan Sırrı Efendi, Sami Efendi, Mehmed Şefik Bey, Bakkal Ârif Efendi, Ahmed Ziyâüddin Seyfi, Şeyh Aziz Rıfâi, Beşiktaşlı Nuri Efendi, Mustafa Halim Özyazıcı, Kuvvetbaz Mehmed Ali ve Saim Özel ketebeli yazıları temâşâ ederek geçmişin izinde Osmanlı Hat sanatının ihtişâmını keşfetme imkânı buldu. Nitekim, müçerred anlamda kamış kalem ve is mürekkebiyle âharlı kâğıdın müşfik yüzünde beliren İslâm harfleri muhataplarını mânevî ufuklarda, ötelerde ve ötelerin ötesinde keşif yolculuğuna çıkarır!
Bügünden yarına üstadlar…
Hüsn-i hat sanatımız hakikatli ustaların rehberliğinde engin sanat havzamıza yeni eserler ve isimler kazandırıyor. Bu bağlamda sergimiz için kalemişi, tezhip ve restorasyon gurusu Kaya Üçer koleksiyonundan emaneten aldığımız Sami Efendi’nin hattında gördüğümüz incelikleri, Sami Efendi, Necmeddin Okyay, Ali Alparslan silsilesiyle bugüne aktaran Ali Toy, Tahsin Kurt ve Mahmut Şahin’in yazılarına dikkatlice bakanlar haddizatında harflerin keşîde ve serenlerinde Şeyh Hamdullah’ın ihlâs ve samimiyeti görecektir.
Benzer şekilde Muhammed Mağ ve Erhan Bektaş’ın yazılarındaki âhenk, bakmasını bilenleri hocaları Reîsülhattâtîn Hasan Çelebi, onun hocası Kemal Batanay, onun hocası Hulûsi Efendi eliyle Şeyh’e kadar vâsıl olacaktır. Sergi için her biri diğerinden âlâ keyfiyeti hâiz yazılarını Konya’dan İstanbul’a getiren Abdurrahman Depeler, Seyit Ahmet Depeler, Abdürrahim Kahya, Yusuf Mazı ve Serkan Selalmaz’ın içten gelen bir tevazu ile ketebe koydukları yazıları Konevî hat ekolü üzerinden önce Hattat Hamit beye, akabinde alâmerâtibihim Kıblet’ül-Küttâb’a ulaşacaktır.
Kültür karakışından bugünlere…
Öz sanatlarımız bu topraklarda kültür karakışının yaşandığı zamanlardan bugünlere ulaştı çok şükür. 70 yıl önce ağır bir uykuya dalan bir zat dün Galeri Eyüpsultan’da aniden gözlerini açarak İçişleri Bakanı’nın hüsn-i hat serginin kurdelasını kestiğini görecek olsa, “Kur’an-ı Kerîm Mekke’de nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” şeklinde bir cümle kurduğunu işitecek olsa herhalde “derhal üzerimi örtünüz” şeklinde bir tepki verirdi!
Önceki gün Sırlı Süleyman Efendi’yle birlikte İlim Yayma Cemiyeti’nin müessislerinden cennetmekân Hacı Nazif Çelebi’nin ve Osmanlı Cihan Devleti ile günümüz Türkiyesi arasında yazı köprüsü vazifesi gören merhume hattat Müşerref Çelebi hanımefendinin mahdumları Vefâ Çelebi beyi ziyaret etmiştik. Vefâ bey kültür, bir adım öte medeniyet karakışının yaşandığı, “Allahuekber” demenin yasaklandığı 1950’li yıllar için şu cümleleri kurdu: “Kur’an Kerîm yazmayı bir tarafa bırakın, öğreniminin yasaklandığı yıllar… Tahsil gördüğümüz Kur’an Kursu sık sık kolluk kuvvetleri tarafından basılır, Kur’ân-ı Kerîm’lere, Arapça kitaplarına el konurdu. Kursumuz takip altında olduğundan aynı mekânda fazla uzun süre bir süre kalamazdık. Tabutluklarda, cami müştemilatlarında, çitliklerde, tren komptımanlarda talebelerine ders okutan hocamız bizleri kimi zaman Zeytinburnu’na, kimi zaman da Çatalca’ya götürürdü. Göçebe ilim hayatı şartlarında maalesef çok fazla mesafe kat edemedik.”
Göçebe ilim hayatından şimdiki güllük gülistanlık memlekete… Nâmütenâhi özgür ilim, sanat, irfan, hikmet imkân ve ortamlarını halk eden Cenab-ı Hakk’a hamd, vesile olan tüm yöneticilerimize rahmet ve selâm olsun.
Kâbil-i irşâd olan üstad olur üstaddan…
‘Geçmişin İzinde’de pek çok sanatkâr arkadaşımızla hasbilhal etme imkanı bulurken “Kâbil-i irşâd olan üstad olur üstaddan” fehvasında kalem güzelleri yazan hattat Fatih Musluk ile, hattat Abdurrahim Kahya ile, hattat Serkan Selalmaz ve hattat Ömer Feyzi Küllüoğlu ile tanışma imkânımız oldu.
Geçmiş’in İzinde hüsn-i hat sergimizin, bereketli hilâli üzerimize düşmek üzere olan Ramazan-ı Şerif ayı bolunca Galeri Eyüpsultan’da ziyaretçilerini bekliyor olacağını ifade ettikten sonra, seriye emekleri sebkat eden sanat danışmanı Leyla Kara’ya, değerli koleksiyonerlere, Eyüp Belediye Başkanı Deniz Köken’e, proje uygulama ekibinden Gamze Karabulut’a, Nazmi Kişioğlu’na, Nazif İlhan’a ve tasarımcı Ebru Uğur’a huzurlarınızda teşekkürü borç biliyorum.
Âhir kelâmı, son 5 yılda Eyüp Sultan Belediyesi’ne hamle çapında kültür ve sanat hizmetleri kazandıran serginin sanat yönetmeni, minyatür hocası Leyla Kara’ya bırakalım.
Sanat Yönetmeni Leyla Kara: Kadim sırlar Eyüpsultan’da hitâma erer.
İstanbul, tarihin derinliklerinde iz bırakmış, kültürlerin kucaklaştığı, köprülerin kurulduğu bir şehirdir. Hem Avrupa hem de Asya kıtalarına uzanan coğrafyası, tarihi zenginlikleri, benzersiz mimarisi ve kucaklayıcı atmosferiyle dünya üzerinde eşsiz bir konuma sahiptir.
İstanbul’un geçmişi, şehri saran büyüleyici atmosferi oluşturan birer hazine gibi saklanmış olan eski sokakları, camileri, medreseleri, tarihi çeşmeleri ve geleneksel çarşılarıyla anlam kazanır.
İstanbul’un büyüsü, sokaklarında dolaşan insanların, tarihi yapıların arasında kaybolanların, boğaz kıyısında rüzgarın esintisini hissedenlerin yüreklerinde yankı bulur. Şehir, sadece tarihî, mimarî güzellikleriyle değil, aynı zamanda insanlarının sıcaklığı, çeşitliliği ve hoşgörüsüyle de büyüler.
İstanbul, farklı kültürlerden, dillerden ve inançlardan gelen insanları kucaklamasıyla öne çıkar, bu da onu dünyanın en eşsiz bir o kadar da renkli metropollerinden biri yapar.
Köklü bir maziye sahip olan ve dünyanın kadim şehirlerinden biri olan İstanbul, Ebâ Eyyûb el-Ensârî Hazretleri’nin manevi önderliğinde kadim geleneğin kalbini oluşturur. Kadim sırlar Eyüpsultan’da hitâma erer. Tepelerindeki kabristanlarda sırlanmış nice, âlim, veli, sanatkâr bu sırrın özünü teşkil eder.
Leyla Kara: İstanbul, Yüce Allah’ın Türk milletine bir lütfudur.
İşte bu sırlı İstanbul, Yüce Allah’ın Türk milletine bir lütfudur. Dünyanın kadim şehirlerinin başında gelen İstanbul, Türk-İslâm medeniyetinin, irfanının, başkentidir. Adına şiirler yazılan bu şehir her şeyini geçmişine borçludur. Bu güzel geçmiş, geleceği şekil-lendirecek nice cevherleri yine İstanbul’un içinde yetiştirmeye devam edecektir.
Galeri Eyüpsultan’da açılan “Geçmişin İzinde” ismiyle takdim edilen hat sergisi, Türk-İslâm sanatlarındaki köklü geçmişin devamlılığını göstermektedir. Osmanlı dönemi hat sanatçılarının farklı üsluplarda ürettikleri sanat eserleriyle birlikte yeni dönem hat sanatçılarının klasik ve modern bakış açılarıyla oluşturdukları eserlerden oluşan bu seçki geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kurmayı hedeflemektedir.”
İbrahim Ethem Gören/02.03.2024-Yazı No: 574