Et fiyatlarının pahalılığından şikayet edip duruyoruz. Her şeyi devletten bekliyoruz. Burada vatandaş olarak bizim bu et pahalılığından hiçmi kabahatimiz yok? Bence var! Sebebine gelince imkanlarımız nispetinde yapabileceğimiz küçükbaş hayvan yetiştiriciliğini ihmal ediyoruz.

Geçen hafta sonu İngiltere`deydim. Londra`dan Manchester`a araçile yolculuk yapma imkanı buldum. Yol boyunca tarlaların içinde koyunlar otluyordu. Bunlar büyük sürüler değildi. Sayıları yaklaşık olarak 60 ila 100 civarındaydı. Gördüğüm kadarıyla kırsal kesimde yaşayan İngilizler kendi imkanları nispetinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapıyorlar. Böylelikle hem kendi ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkı sağlıyorlar.

Et politikasında yapılacaklar yok mu? Elbette var. Hayvancılık yapacak vatandaşı doğru yönlendirmek, verimi arttırmak ve onları teşvik etmek için de etkili politikalar geliştirilebilir.

Kombine ırk denen hayvanlar var hem çok süt hem çok et verir. Avusturya menşelidir. Dünyanın en sağlıklı etidir. O cinse yetişicileri yönlendirmek büyük fayda var. Çünkü özellikle büyükbaş hayvancılığı için doğru ve etkili politikalar çok önemli.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 1980`de toplam küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı 87 milyonmuş. O zamanlar nüfusumuz 44 milyon. Bugünkü toplam hayvan sayısı 58 milyon. Nüfus ise o zamankinin iki katı.

Neden böyle oldu? Sanayi ülkesi olacağız diye, tarım ve hayvancılığı geri plana ittik de ondan. Aslında her ikisi de dengeli bir şekilde yürütülebilirdi. Amerika`da, Avrupa`da bu ikisi birlikte geliştirdiklerini görüyoruz.

Gelelim ithal et mevzusuna! Ben ithal et yemeyi tercih etmem. Et ithalatı, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı`nın yetkisinde. Bakanlık zaman zaman talebi karşılamak ve fiyatı düşürmek için ithalat yoluna gidiyor. 2005`te 409 bin ton et ithal edilirken 10 yıl içinde bu rakam canlı ve karkas et toplamında 1 milyon tona ulaştı.

Aslında biz bu işi çözebiliriz. Hem geleneksel yöntemlerimizle yetiştirdiğimiz hayvancılığı, hem de devletin hayvancılıkla alakalı geliştirdiği güzel politikalarla et ithal eden değil, et ihraçeden ülken haline gelebiliriz. Bu potansiyel bizde var.

Zaten çok et tüketen bir millet değiliz. Kurban Bayramı dışında öyle fazla et alma alışkanlığımız yok. Amerika`da yılda, kişi başı, 120-170 kilo arası, Avrupa`da 70-80 kilo arası, Türkiye`de 14-15 kilo civarında et tüketiliyor.

Bir de tüketici için illaki pahalı et almamıza gerek yok. Önemli besin kaynağı olan eti daha ucuz temin edebiliriz. Tabi ki burada kaliteli eti ucuza almak çok önemli.

Bir de bu işin inançyönü var. Her eti biz yiyemiyoruz. Kıyma alırken özellikle çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü kıymanın içine her türlü eti karıştırabilirler. Etin bonfile, kontrfile, antrikot dışında kalan kısımları ucuzdur. Kıyma ve kuşbaşı... Kıymaya soğan, ekmek, maydanoz koyarsınız, etli bir tencere yemeğine patates, soğan, havuçeklersiniz, çok kişiyi doyuran bir yemeğe dönüşür.