Eğitimciler denince asıl yükü taşıyan seçkin grup hiçşüphesiz öğretmenlerdir.

  • 'Öğretmenler ya da daha genel bir ifadeyle eğitimciler neyi hak ediyorlar? Pek de aklımıza gelmeyen şu soruyla başlayalım:
  • 'Kendinizi bir kelimeyle ya da bir kelime grubuyla tanıtsanız bu kelime ne olurdu?'

'Fedakâr, mücadeleci, sürekli öğrenen, arada ezilen, sistemin en çok yük kaldıran parçası, bukalemun, veli ve idare arasındaki darbeleri göğüsleyen kişi, hayalleri olan, bahçıvan, bıkmayan, sabır taşı, merhamet işçisi, gönüllerin mimarı, iletişim uzmanı, bambu ağacı, çınar ağacı, ekmek ve su, ana ve baba, ideal insan vb.'

`height=

Burada yazamadığımız daha birçok kelime ve kelime grubu sıralanabilir. Bu kelimeler üzerine biraz kafa yormak gerekir. Bütün bu güzelliklerin yanı sıra her hangi bir sohbet ortamında,

  • 'Siz öğretmenler senede kaçgün çalışıyorsunuz ki?'
  • 'Yaz tatili, kar tatili, on beş tatil, ara tatil, hastalık, doğum, ölüm, düğün, bayram; ' derken ne kaldı geriye? Sorularıyla muhatap olmayan yok gibidir.

Yukarıda bold yazıyla ifade edilen ideal değerler bu iki soruyla yok sayılmış olmuyor mu? Yani söz başka fiil başka olmuş olmuyor mu?

Gelelim, itibar meselesine ve öğretmenin olur olmaz her ortamda ilgili ilgisiz er kesim tarafından değerlendirilmesine.

Öğretmenler, genellikle öğrenciler tarafından da tek kelimeyle, sert, katı, kolay ya da iyi bir öğretmen olarak tanımlanır. Aynı tanımlama idare ve veli tarafından da yapılır. Bir satır yazı okumayan veli, her türlü eksiği okula, öğretmene yükleyiveriyor ancak evde çocuğa örnek olabilecek eğitime dair elle tutulur bir değer ortaya koyamıyor.

Öğretmeni yerden yere vuran bir idareci öğretmenliği dönemindeki eksikleri, yanlışları hiçyaşamamış gibi davranıyor. Yani itibar, kelimesi tam anlamıyla gönüllere yerleşemiyor. Yaşama alanı bulamıyor. Kişisel ve ekonomik sebeplerle, olması gereken, ideal bilimsel, tecrübe edilmiş değer ve ölçülerle değil de olmasını istediğimiz kavram ve yaptırımlarla eziliyor da eziliyor.

Herkes az para vererek çok donanımlı eğitimcileri karşısında görmek istiyor. Ancak bu doğanın, ilahi düzenin kabul etmeyeceği bir durumdur.

Kendimizi ve derslerimizi, hayata bakışımızı, bizi biz yapan değerleri karşıya nasıl aktardığımız önemlidir. Öncelikle meslektaşlarımızla öğrencilerle nasıl etkileşim kurduğumuza ve sınıflarımızı nasıl yönettiğimize bağlı olarak bir itibar kazanıyoruz ya da kaybediyoruz.

'Bu, kendimizi keşfetme ve tanıma yolculuğunun ilk adımı nedir?' dersek şu anda sahip olduğumuz genel geçer kural olarak- itibarı belirlemektir. Bu itibarın beslendiği kaynak, öncelikle insanî değerler olmalıdır. İdeolojik olmamalıdır. Şekil ve paraya göre hiçolmamalıdır.

  • Eğitimciler nelerle karşı karşıya ve neleri hak ediyorlar?

Sorusunu tüm öğrencilere, toplumun farklı kesimlerine ya da kendi meslektaşlarınıza doğrudan sormak, onlarla olan iletişiminiz ve rolünüz gereği size, bize istediğimiz cevabı vermeyecektir. Bazıları &ndash hiçşüphesiz- duymak istediklerimizi söyleyeceklerdir.

Bunun en iyi yolu okul, öğretmenlik, sistem, eğitim, müfredat vb. hakkında bazı sorular sormak, bunlarla ve kendimizle ilgili birkaçbelirleyici soru içeren anonim bir anket oluşturmak, olacaktır.

Ayrıca size karşı tamamen dürüst olacağını düşündüğünüz seçilmiş öğrencilere, idarecilere, velilere, çeşitli meslek gruplarına ve bazı meslektaşlarınıza sorabilir veya anket yapabilirsiniz.

Ayrıca meslektaşlarınızdan ve yöneticinizden sizi tek kelimeyle tarif etmesini isteyin. Bu ne kadar zor olsa da, geçerli bir inceleme yapabilmek için önemlidir. Kendi itibarımızı belirleme adına atacağımız önemli bir adımdır.

İstediğiniz türde bir itibara sahip olduğunu düşündüğünüz kişileri bulun ve yaptıklarını modelleyin. Bunlar okulunuzdaki veya bulunduğunuz bölgedeki -tecrübe çınarı dediğimiz- öğretmenler olabilir.

  • Mesleki anlamda ve genel anlamda kaybedilen itibar nasıl kazanılabilir?

Öncelikle tutarlı ve uyumlu olmanız gerekiyor. Bu tutarlılık davranışlarınıza, sınıfta vereceğiniz derslere ve hayatın geneline yansıtılmalıdır. Bir öğretmenin, okul müdürünün harika işler yapabilmesi bazı düzenli rutinlere bağlıdır. Yani öyle bilindiği gibi 'rutin' her daim kötü algılanan bir kelime olmamalıdır ki öyle değildir.

Tutarlı ve rutin sahibi olmak için de araştırmaya istekli olmaya, mücadele edebilmeye, olaylara farklı açılardan bakabilmeye, imkânları iyi değerlendirmeye, gerekli açıklamayı yapabilmeye, bazen de sert tedbirlere başvurabilmeye ihtiyacınız olacaktır.

Okul idaresi, veliler ve öğrenciler sizinle dersleriniz hakkında, bazen de kişiliğiniz hakkında, çeşitli olaylar hakkında konuşacaklardır.

Bu konuşmalar yukarıda verdiğimiz özelliklerle -yazının ikinci paragrafındaki bold olarak yazılan değerler- dolu olursa işte o zaman itibar seviyesi kesinlikle yukarılara taşınmış olacaktır.

Yazının devamı yarın yayınlanacaktır