İş görüşmesine gelen bir öğretmen adayı ile ön mülakat yapıyordum. Öğretmen adayımız son derece düzgün konuşuyor, kelimeleri öylesine düzgün ve telaffuzlarına dikkat ederek söylüyordu ki kendinizi bir TRT haber spikeri ile konuşuyormuşsunuz gibi hissetmemeniz mümkün değildi. Ne sorarsam sorayım aynı tonda ve aynı tarzda cevap veriyordu öğretmen adayımız. Bir yandan da konuşurken ellerini, kollarını son derece profesyonelce kullanmaya çalışıyordu. Sohbet ilerledikçe bu arkadaşın mükemmel diksiyonundan rahatsız olmaya başladığımı fark ettim. Bir şeyler beni rahatsız etmişti ama ne?
Sonra dayanamayıp sordum: Hocam diksiyonunuz oldukça düzgün, bu konuda bir eğitim mi aldınız? “Evet” dedi arkadaş. “Uzun zamandır diksiyon kursuna gidiyorum, haber spikeri olmak için uğraşıyorum.” dedi.
Sonra hak verdim kendisine. Şu an kursa gittiği için konuşmasına, özellikle de diksiyonuna oldukça dikkat ediyordu. Dikkat etmesi son derece doğal elbette ama bu durum karşıda nasıl bir etki bırakıyor? Bunun da düşünülmesi gerekmez mi?
Konuşma doğal, samimi olduğunda çok daha etkili olabilir diye düşünüyorum. Sadece düzgün bir konuşma etki açısından yeterli değildir. Ünlü ve etkili hatiplere bakıldığında bu durum çok rahatlıkla görülecektir. Birçoğu kendine mahsus şivesiyle son derece etkili konuşmalar yapmakta ve kitleleri etkilemektedir bu hatiplerin. Kimse de onların diksiyonlarına takılıp kalmıyor değil mi?
Her konuşmanın bir ruhu, bir heyecanı, bir tınısı vardır. Bu durum herkes için farklı olabilir. Konuşmayı etkili yapan asıl unsur onlardır işte. Tek başına diksiyon yeterli değildir. Ne kadar düzgün konuşursan konuş, konuşmanın bir doğallığı, bir vurgusu, bir tınısı, bir ritmi ve iyi bir içeriği yoksa karşıda tesir uyandırmayacaktır.
Binlerce TED konuşması incelendiğinde en ilgi çekici, en ilham verici konuşmaların şu üçözellikte olduğu tespit edilmiştir:
1. Duygusaldır, yüreğe dokunur. İyi konuşmalar yüreğinize dokunur, kalbinize ulaşır. Yüreğe dokunacak bir konuşmanın da yürekten gelmesi gerekir. Samimi, içten konuşmalar kalpten doğar. Kelimelerin nasıl söylendiğinin, hangi sırayla söylendiğinin bile pek kıymeti yoktur çoğu zaman. Anlaşılır olmak kaydıyla yürekten gelen bir konuşma etki uyandırır. Bunun için de tutkulu olmak, tutkulu konuşmak gerekir.
2. Yenidir, dinleyene bir şey öğretir. Bir çok araştırmaya göre bir kişinin dikkatini çekmenin en etkin yolu yeni bir şeyler söylemektir. Öne çıkmak için gerçekten benzersiz ve sıra dışı olmanız gerekir. Beynimiz yeniliklere karşı hassastır, hemen fark keder. Konuşmalarınızda yeni hikayeler, yeni bilgiler, yeni söylemler olması gerekir ki karşıda etki uyandırabilsin. Aynı hikayelerle, aynı bilgilerle, aynı tavır ve aynı ses tonuyla uzun süreli bir etki uyandırmak mümkün değildir. Özellikle de dikkatlerin saniyelerle ölçüldüğü gününüzde.
3. Akılda kalıcıdır, içeriği son derece akılda kalıcı yollarla sunar. Sıradan yöntemlerle akılda kalıcı bir konuşma yapmak çok zordur. Dinleyicilerin ve izleyicilerin içeriği daha iyi hatırlayabilmeleri için son derece canlı, görsel açıdan zengin, heyecanlı, haraketli deneyimler yaşatmanız önemlidir. Konuşmanın süresi de kesinlikle çok önemlidir. TED bunu 18 dakika olarak belirlemiştir.
En etkili konuşmalar duyguların, düşlerin, hayal gücünün kullanıldığı konuşmalardır.
Bu üçbileşen bir konuşmayı etkili hale getiriyor denilebilir. Bunlar içinde diksiyon ve telaffuzun sayılmadığını fark ettiniz değil mi?
Sadece diksiyona dikkat etmeye çalıştığınızda birçok unsuru gözden kaçırıyor olabilirsiniz. Diğer unsurlarla birlikte diksiyon, konuşmaya artı bir değer katabilir. Aksi takdirde sadece söyleyeceği kelimelere odaklanan bir seslendirme sanatçısı olursunuz. Bu şekilde yapılan bir konuşma ya da sohbet de pek tat vermez değil mi? Tat demişken, mizah da konuşmaların tadı, tuzudur denilebilir. Yerinde küçük bir mizah, konuşmaya renk katar. Dinleyenlerle bağ kurulmasına katkı sunar.
Konu nereye geldi değil mi?
Hâlbuki bir mülakattan söz ediyorduk. Öğretmen arkadaşıma dostane bir şekilde, odaklanması gereken asıl meselenin diksiyon değil de gelecek vizyonu olması gerektiğini söyleyerek mülakatı sonlandırmış olduk.