İstanbul, binlerce yıllık geçmişiyle ticaretin, kültürün ve medeniyetin kesiştiği bir şehir… Ancak bu kadim metropolün sokaklarında, restoranlarında, pazarlarında, evlerinde yaşanan büyük bir sorun var: Gıda israfı.

Bir yanda sofralara ulaşamayan milyonlarca insan, diğer yanda çöpe giden tonlarca yiyecek… İstanbul Ticaret Odası (İTO), bu çelişkiye dur demek için yeni bir bilinçlendirme hareketi başlattı: “Gıdada İsrafa Dur De”.

Gıdada İsrafa Dur De

Benim de Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak ve Genel Sekreteri Elif Aşlamacı Attepe ile birlikte lansmanına katıldığım bu kampanya, sadece bir proje değil; bir vicdan muhasebesi, bir farkındalık çağrısı… Zira israf edilen her lokma, yalnızca ekonomik bir kayıp değil; aynı zamanda etik bir sorumluluk, insani bir mesele. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, bu sorunun büyüklüğüne dikkat çekerken, vicdani bir yükümlülüğün altını çiziyor:

Gıdada İsrafa Dur De 3

“Parasını ödeyerek sahip olduğunuz hiçbir şey, tamamıyla size ait değildir. Eğer biz gıda israf ettik diye, bu ülkede bir insan, bir kadın, bir çocuk gıdaya ulaşamadan akşamladıysa, bu vebalden bize de pay düşer.”

Bu sözler, sadece ekonomik kayıpların değil, toplumsal adalet duygusunun da ne derece yara aldığını gösteriyor. Çünkü gıda, yalnızca bir besin maddesi değil; yaşamın, paylaşımın ve dayanışmanın da bir sembolüdür.

Gıdada İsrafa Dur De 5

19 milyon tonluk çığlık

Türkiye’de her yıl 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu, yaklaşık 43,3 milyar doların çöpe atılması demek. Oysa bu israf önlenebilse, üretim verimliliği artacak, fiyatlar dengelenecek ve ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlanacak. Birleşmiş Milletler’in 2030 yılına kadar gıda kaybını ve israfını yarı yarıya azaltma hedefi, artık küresel bir zorunluluk. ABD’den Almanya’ya kadar pek çok ülke bu doğrultuda kampanyalar düzenliyor. Türkiye’de ise İTO öncülüğünde başlatılan bu proje, yalnızca rakamları değil, insan hayatlarını da doğrudan etkilemeyi hedefliyor.

İTO’nun projeye dair en büyük hedeflerinden biri, eğitim yoluyla kalıcı bir bilinç oluşturmak. Dört ana gruba—üreticiler, satıcılar, hizmet sektörü ve okullar—yönelik verilecek eğitimlerle İstanbul’da 100 bin, dolaylı olarak da 500 bin kişiye ulaşılması planlanıyor. 45’er dakikalık iki oturumdan oluşan eğitimlerde;

• Gıda israfının boyutları,

• En çok hangi sektörlerde israfın yaşandığı,

• İsrafın ekonomik karşılığı,

• İsrafın önlenmesiyle kazanılacak faydalar,

• Farkındalık ve iletişim stratejileri ele alınacak.

Bu eğitimler, sadece öğrencilere değil, kurum çalışanlarına, üreticilere, satıcılara ve restoran sahiplerine de verilecek. Zira israf, yalnızca bireysel değil, sistematik bir sorun…

İto Başkanı Şekip Avdagiç

İsrafın Kaynağı: Bilinçsizlik ve Tüketim Tutkusu

Peki, bu devasa israf nasıl oluşuyor? Şekib Avdagiç’e göre, temel sebep bilinçsiz tüketim ve ihtiyacın üzerinde gıda tedarik etme alışkanlığı.

“İhtiyaç güdüsüyle yapılan tedariklerde israf yok, doğru tüketim var. Tüketme tutkusu, tükenecek korkusu, reklamların tahriki ya da başka nedenlerle alınan ürünler ise ihtiyacımızdan fazla olduğu için tüketilemiyor. Fazlalık, lokantada tabağımıza aldığımız yemek ya da kahvaltılık ise çöpe gidiyor. Ev eksiği gördüğümüz marketten aldığımız fazla gıda maddesi ise ‘Son Kullanım Tarihi’ geçtiği için çöpe atılıyor. Dolayısıyla gıda daha tüketilmeden atığa dönüşüyor.”

İsraf yalnızca sofrada değil; üretim, işleme ve satış aşamalarında da gerçekleşiyor. Tarımda hatalı hasat yöntemleri, depolamada yapılan yanlışlar, restoranlarda porsiyon fazlalıkları, süpermarketlerde raf yönetimindeki hatalar… Tüm bunlar, israf zincirinin halkaları.

Gıdada İsrafa Dur De 6

İsrafı önlemenin yol haritası

İstanbul Ticaret Odası’nın liderliğinde, bu büyük soruna karşı harekete geçen pek çok kurum ve dernek var. İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Ticaret Borsası, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Gıda Perakendecileri Derneği, İstanbul PERDER, Birleşmiş Markalar Derneği, TÜRES, TURYİD ve Türkiye Oteller Birliği gibi paydaşlar, projeye destek vererek toplumsal farkındalığın artırılmasını hedefliyor.

Amaç, yalnızca bireyleri bilinçlendirmek değil; restoranlardan otellere, marketlerden eğitim kurumlarına kadar her sektörde israfın önlenmesi için somut adımlar atmak.

Vicdani ve ekonomik bir mesele

İsraf, yalnızca ekonomik değil, etik ve vicdani bir mesele. Şekib Avdagiç’in sözleri, bu kampanyanın yalnızca bir ekonomik reform olmadığını, aynı zamanda bir vicdan hareketi olduğunu ortaya koyuyor:

“İnsanlara bir şeyi hatırlatmamız gerekiyor: Parasını ödeyerek sahip olduğunuz hiçbir şey, tamamıyla size ait değildir. Sizin ‘nasıl olsa benim malım, istediğim gibi kullanırım’ deme lüksünüz, bir insana yiyecek ulaşmamasına yol açıyorsa, bir ülkenin milyar dolarlarının heba olmasına sebep oluyorsa, o zaman ortaya çıkan her ‘acı’dan size de bize de pay düşer.”

Gıdada İsrafa Dur De 4

Bu kampanya, sadece gıdayı değil, insan onurunu da koruma mücadelesidir. Eğer bu bilinç tüm topluma yayılabilirse, israfın önüne geçmek yalnızca bir hayal olmaktan çıkıp, gerçek bir dönüşüm hareketine dönüşebilir.

Ve artık bu dönüşüm için harekete geçme vakti… Çünkü hepimizin söylemesi gereken tek bir cümle var:

“Gıdada İsrafa Dur De!”

Gıdada İsrafa Dur De 7