Önceki gün (19 Ekim 2023 Perşembe) Yıldız Holding’in Çamlıca yerleşkesinde oldukça geniş bir katılımla düzenlenen Yerkürenin Renkleri Adnan Büyükdeniz’e VefâFotoğraf Sergisi’nin açılışında Ahmet Yesevî’yi yetiştiren Hâce Yusuf Hemedânî’ninasırlar öncesinden günümüz insanının irfanına mukadder bir sual bıraktığına değinmiştim: “Hayat nedir?” Cevap, yine Hâce’den gelmişti! “Hayat avunmak ve teselli bulmaktır. Canlı avunan ve teselli bulandır. İnsan avunan ve teselli bulandır… İnsan ne ile teselli oluyorsa odur! Teselli mekânı, içinde yaşadığımız ve faniliğini bir türlü idrak edemediğimiz dünyadır. Dünya ise yeme, içme, mal biriktirip toplama, yığma yeridir.” İşte bu “yığma yeri”nde esas mesele, günün sonunda insan olarak gönderilenin yine insan olarak kalmayı başarabilmesinde. İşte, vefâtının ardından geçen on küsur yıl sonra dahi Adnan Büyükdeniz’i hayır ve rahmetle yâd etmemizi temin eden esrar bu olsa gerektir! 4 kıtada, 40 ülkede, farklı kültür ve coğrafya “insan”ın hâlet-i rûhiyesinikeşfetmede. İnsanlık da bir keşif sanatı değil midir!
Yazımızın ikinci bölümünde mesai arkadaşlarının lisanından Adnan Büyükdeniz’in iç dünyasını keşfedeceğiz.
Adnan Büyükdeniz Türkiye Ekonomisine ve Faizsiz Bankacılığa Çok Büyük Değerler Üretti.
Yalçın Öner
Albaraka Türk Katılım Bankası Kurucu Genel Müdürü
İbrahim Ethem Bey, evvela değerli mesai arkadaşım, merhum Adnan Büyükdeniz için böylesi güzel bir organizasyonu tertip ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Organizasyonun içerisinde olan, destek veren, imkân tanıyan herkese huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu türden iyi şeylerde geç kaldı, geç oldu diye bir mesele olmaz. Ne güzel ki böyle bir şeye vesile olmuşsunuz. Allah razı olsun. (Âmin)
Adnan Büyükdeniz’le uzun yıllar birlikte çalıştık, yakın mesai arkadaşlığımız oldu. Adnan Bey için “mesai arkadaşlarımın arasında en önemlilerden biridir” diyebilirim. Onunla birlikte çalışmak insanı yormazdı, hadiselere farklı yönlerden bakmasını bilerek ufkunuzu açar, çözülmesi zor görünen meseleleri hal yoluna koyardı.
Ben Albaraka Türk’e geldiğimde 1985 yılıydı. Albaraka Türk tarihinin dördüncü ya da beşinci personeliydim. O tarihte de Albaraka Türk kuruldu. Kuruma geldiğim zaman benim iş dünyasına ve piyasaya yönelik epeyce bir deneyimim vardı. O yıllarda Adnan Bey tabii ki nisbeten genç bir arkadaşımızdı. Çok iyi eğitim almıştı. Bu iyi eğitimi, iyi bir yönetim tarzıyla taçlandırmayı başardı. Benim gördüğüm en değerli, en çalışkan ve başarılı idareci bir arkadaşımız idi.
Az önce de ifade ettiğim üzere merhumla uzun süreler birlikte çalıştık. Ve enteresan bir şey… 1980’li yılları ve o yılların konjonktürünü bilirsiniz. Albaraka’nın kuruluş dönemine tarihlenen o zorlu; çok çetin yılları birlikte göğüsledik.
Bu süreçte Mustafa Latif Topbaş Bey’in olağanüstü desteklerini gördük. Yönetim Kurulu 2. Başkanımız muhterem Mustafa Latif Topbaş Bey’in katkılarıyla, uygulamasını bilmediğimiz bir konuda çalışma yaptık. Türkiye’de bir taraftan faizsiz finansı tanıtmaya çalışırken diğer taraftan da yine kamuoyunun bilmediği –o zamanki ismiyle- özel finans uygulamalarını gerçekleştirdik. En büyük şansımız, o dönem 1985 yılında bir araya gelen ekip çok değerli bir kadroydu. Albaraka’ya katılan arkadaşlarımız hiçbir şart öne sürmeden, sadece böyle önemli bir kurumda çalışma arzusuyla görev yaptılar. O kadroya kısa bir süre sonra Adnan Bey de dâhil oldu. Ben de o dönemde yönetici olarak gönülden çalışan arkadaşlarla ve dahi Adnan Bey’le birlikte çalışma mazhariyetine kavuştum.
Adnan Bey’in daha iyi yerlere, daha iyi görevlere geçme imkânının olduğu bir dönemde Merkez Bankası başkanlığı mevzubahis oldu. Bu keyfiyet yüksek sesle kamuoyunda dillendirildi. O dönemde Adnan Bey Albaraka Türk’ün önde gelen yöneticilerinden biriydi. Bir şekilde olmadı. O görev verilmiş olsaydı Adnan Bey Albaraka’da gösterdiği üstün başarıyı Merkez Bankası’nda da gösterecekti. Kısmet olmadı. Her şey, Cenab-ı Allah’ın takdiri…
Bir müddet sonra Adnan Bey’in sağlık problemini öğrendik. Son anlarına kadar Adnan Bey’in ve ailesinin yanında, yakınında bulunduk. Hatta aynı dönemde tevafuken ben de benzeri bir sağlık problemi yaşadım. Benimki şifa ile neticelendi.
Kurumumuz, bütün arkadaşlarımız, müessesemizin Başkan Vekili Mustafa Latif Topbaş Bey, herkes, tabir yerindeyse Adnan Bey’in ve ailesinin etrafında kenetlendi.
Hastalık esnasında da Adnan Bey’in yakınında bulundum. İki veya üç ameliyat geçirdi. Hepsi iyi geçti, çok mücadele etti. Fakat bütün mücadelesine, doktorların gayretlerine rağmen müspet sonuç alınamadı ve biz, Adnan arkadaşımızı maalesef genç yaşta kaybettik. Albaraka Türk genel müdürlüğü görevindeyken vefât etti.
Bu süre zarfında Adnan Bey’in refikası Saliha Hanım ile, kızı Ayşe Hanım ile, çocukları Tarık ve Cüneyt beylerle de yakın teşrîk-i mesaimiz oldu. Adnan Bey’den sonra aileye sahip çıkan eşi Saliha Hanım, bir nevi anneliğinin yanında babalık vasfını da üstlendi. Ve ailenin çocukları da babalarının yolundan ilerleyerek çok iyi eğitimler aldı. Merhumun kerîmesi Ayşe Hanım, tıp fakültesini dereceyle bitirerek doktor oldu. Tarık evladımız, hukuk fakültesini bitirdi, daha sonra İngiltere’de hukuk alanında yüksek lisans çalışması yaptı. Cüneyt evladımız da iyi bir eğitim aldı. Rahmetli babası onun da ağabeyi ve ablası gibi iyi yerlerde görmek istiyordu. Öyle de oldu. Cüneyt, İTÜ’de ekonomi okuduktan sonra ABD’de eğitimine devam etti.
Adnan Bey bir defa çok iyi bir insandı. Çalışma arkadaşlarıyla ilişkisi takdire şayandı. Bilgisi her yerde açık olarak, ayan beyan ortaya çıkardı. Vakur bir kişiliğe sahipti. Ağır başlı bir zattı. Bunun yanında Türkçesi ve İngilizcesi çok güçlü idi. Çok güzel yazan, konuşan ve anlatan bir arkadaşımızdı.
Kuruma olduğu kadar Türkiye ekonomisine ve dahi faizsiz bankacılık konusuna çok büyük değerler üreten kıymetli bir arkadaşımızdı.
Yurtdışında da beraber pek çok seyahatlere çıktık, oldukça dikkatli biriydi. Fotoğraf makinası elinden düşmez, ilginç gördüğü hemen her şeyi kayda alırdı. Çok iyi bir arşivi vardı. Bütün bu fotoğraflarla ilgili çalışmalarına özel hayatı kapsamında, iş hayatı dışında vakit ayırıyordu.
Ayrıca, Adnan Bey iyi bir dosttu. Yaklaşımları çok dostane idi, sonuca giden bir yönü vardı. Olaylara müsbet tarafından bakıyordu, bardağın dolu tarafını görüyordu. Bakınız, bu çok mühim bir haslettir. Hep olayın doğru tarafına bakan bir arkadaşımızdı.
Adnan Bey’den Türk ekonomisi ve Albaraka çok faydalandı.
Ben, kendisinden hayata ve hakikate dair pek çok şey öğrendim. Çok paylaşımcıydı, bilgisini kendisine saklamazdı. Allah ondan ebeden razı ve memnun olsun. Vefâtıylabirlikte üzüntümüz çok büyük oldu. Adnan Büyükdeniz kardeşime Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
Adnan’ın Fotoğraflarına Bakarken Aslında Dünyayı Anlıyorsunuz.
Dr. Selim Seval
Octet Express Ödeme Kuruluşu A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı
Son 30 yılda dünyada, görsel iletişim yöntemleri çeşitlenirken, bu teknolojik gelişmelerin ortasında değişmediğine ve hatta belki de duruşunu güçlendirdiğine inandığım bir şey var: en yalın haliyle fotoğraf.
İnternet aracılığıyla yeni medya platformları, fotoğraf, dünyanın her yerine, herkese ulaşma potansiyeline sahip olmuştur.
Fotoğraf yoksulluk, salgınlar, iklim değişimi ve savaş konusunda küresel farkındalığın artmasında etkili olmuştur.
Vietnam Savaşı'nın sona ermesinde fotoğrafçılığın oynadığı önem göz ardı edilemez. Savaşın o korkunç görüntüleri -giysileri ve derisi napalm bombalarıyla yanmış ağlayan Vietnamlı kız ve Güney Vietnamlı subayın yakalanan bir Vietkong savaşçısının kafasına kurşun sıkması- bunlar hâlâ hafızalarımızda taze.
Sebastiago Salgado, James Nacthway ve diğer birkaç cesur fotoğrafçı, Afrika katliamları hakkında farkındalığımızı artırdı ve bu insanlık trajedisine son verilmesine yardımcı oldu.
Ne yazık ki, insanlar birbirlerini yok etmeye devam ediyor ve Orta Doğu'daki son çatışmalarda yüksek teknolojili silahlarla öldürülen bebeklerin fotoğrafları yaşadığımız sürece hafızalarımızda kalacak. Fotoğrafın gücü de buradan geliyor. Eminim ki gelecek nesiller de yıllar sonra bu fotoğrafları gördüklerinde aynı şoku ve dehşeti yaşayacaklar. Bu görüntüler kelimelerin ifade edebileceğinin ötesine geçiyor.
Fotoğrafın bir sanat mı yoksa zanaat mı olduğu tartışması devam ediyor. Fotoğrafın birçok biçimi vardır; kendini ifade etme aracı olarak kullanılırsa bir sanattır; gazetecilikte bir araç olarak kullanılıyorsa bir belgedir ve çekilen arkadaş ve aile fotoğrafları bir hatıra veya bir eğlence aracıdır.
Fotoğrafa hangi açıdan bakarsanız bakın, teknolojinin fotoğraf çekme şeklimize getirdiği değişiklikler ne olursa olsun hayatımızı ve duygularımızı etkilemeye devam edecek.
Rahmetli büyük fotoğraf ustası Ara Güler’in dediği gibi fotoğraf makine ile değil göz ve beyin ile çekilir.” Arkasında çok derin bir kültürel bilgi ve birikimin olması gerekir. Görüntüler düşünce ve duygu uyandırıyorsa, o zaman bu başarılı bir fotoğraftır.
Adnan iyi bir amatör fotoğrafçıydı. Kamerasıyla bize dünyanın dört bir yanından birçok rengi ve yüzü getirdi. Atasözünün dediği gibi: “Çok seyahat eden, çok bilir”. Bu yüzden heyecanlı bir dünya vatandaşı olarak Adnan çoğumuzdan daha fazlasını gördü ve gördüklerini bizimle paylaşmak istedi. Bu takdire şayan. Ölümlü varlıklar olarak, deneyimlerimizi sadece kendimize saklamamalıyız, onları paylaşmalıyız.
Bazılarımız kişisel deneyimlerini iletmek için kelimeleri kullanmakta iyidir ve bazılarımız aynı amaç için diğer iletişim araçlarını kullanmakta iyidir. Bir fotoğraf bazen bize sadece kelimelerden çok daha fazlasını söyleyebilir! Adnan'ın bizimle paylaşmak için seçtiği fotoğrafları gördükçe bu söylediğim daha da netleşecek.
Fotoğraf çekmek, bir fotoğrafçı için yemek yemek veya uyumak gibi temel bir ihtiyaçtır. Fotoğrafçılar bu ihtiyacı gerçekleştiremezlerse huzursuz olurlar. Kamera, vücutlarının bir parçası, ellerinin bir uzantısı gibidir. Henri Cartier Bresson, "Kamera elimin bir uzantısı" derken bunu çok iyi ifade etmiştir.
İş seyahatlerinde fotoğraf makinesini her zaman yanına alması, turistik yerlerden kaçınması ve fotoğraf çekebilmek için çoğu zaman daha az uyuması Adnan'ın ciddi bir fotoğrafçı olduğunun kanıtıdır. Dünyayı genel olarak bize anlatmayı, insanlarını, yaşam alanlarını ve doğasını belgelemeyi özenle seçmiştir. Bundan 100 yıl sonra yaptığı bu işin değerini hayal edin! Müthiş!
Adnan’ın fotoğraflarına bakarken aslında dünyayı dolaşıyorsunuz ve anlıyorsunuz. Sizi daha fazla zaman bakmaya teşvik edecek bazı fotoğraflar var, bunlardan bazıları sonsuza kadar hafızanızda kalacak. Ama son kareye geldiğinizde, her zaman hatırlayacağınız bir güzel ve maceralı bir yolculuk yaşamış hissedeceksiniz.
Sevgili Adnan’a bu kareleri bize aktarmak için gösterdiği cesaret ve emek için teşekkür ediyorum. Bu fotoğraflara baktıktan sonra, sanki her zaman kendim görmek istediğim yerlere gerçekten gitmiş gibiyim.
İbrahim Ethem Gören/21.10.2023 Yazı No: 529
YARIN: ARKADAŞLARININ LİSANIYLA ADNAN BÜYÜKDENİZ-II