Geçmişten günümüze aktarılan birçok yemek hikâyelerinin kaynakları olmadığı için rivayetten öteye geçemez.
Gelelim Gaziantep mutfağına ait olduğu iddia edilen "Alinazik" in hikâyesine. Rivayet odur ki Ali Usta çok nazik bir kişiliktir; bu yemeği bulduğu için de yemeğin adı "Alinazik" olmuştur. Alinazik Kebabı ile ilgili bir rivateye göre, Yavuz Sultan Selim 16.yüzyılda Antep' e geldiğinde müthiş bir karşılama töreni yapılmış ve bu yemek ikram edilmiştir. O kadar beğenmiş ki: ''Hangi eli nazik yaptı bunu'' demiş ve oradan ismi Alinazik kalmıştır.
Güzide bir lezzet olan alinazik yemeğinin tarih literatüründe de yeri bulunmaktadır. Alinazik, Osmanlı mutfağı kaynaklarında "Patlıcan bürani" olarak geçmektedir. Bürani, Bağdadi'nin eserinde patlıcan büranisi ve kabak büranisi olmak üzere iki yerde geçer. Koruk suyuyla pişirilen patlıcan büranisi ise yazlık yemek olarak Topkapı Sarayı yemekleri listesine girer. Aynı listede, kışın hazırlanan bir şalgam büranisi ve bir sonbahar yemeği olarak sunulan pazı büranisi de vardır. Bağdadi'nin yemek kitabını İngilizceye çeviren Arberry'ye göre, bu sözcük çok renkli anlamına gelip mozaikleri tanımlamak için kullanılırmış.
Şirvani'nin çevirisinde ise bazı değişiklikler yapar, pancar ekler ve orijinal metinde yoğurda katılmış sarmısak ve pişirildikten sonra yemeğin üzerine ekilen çörek otunu kaldırır. (Stefanos Yerasimos, Sultan Sofraları 15.ve16.Yüzyılda Osmanlı Saray Mutfağı sayfa 68.) Bu kaynakların ışığında alinaziğin, 13. yüzyıldan beri Osmanlı mutfağında yapıldığı ve kayıtlarda patlıcan bürani olarak geçtiği görülmektedir.
Günümüzde Bürani çeşitlerine Erzurum, Bayburt,Erzincan, Kars,Iğdır'ın mutfaklarında rastlamak mümkündür. Bu şehirlerin şivesine has olarak bürani değil "borani" olarak bilinir ve halen bu güzide yemek yapılır, afiyetle yiyilir.
Gaziantepli kardeşlerimiz de bu yemeğin 13. yüzyılda Osmanlı mutfaklarında yapılan patlıcan büranisi olduğunu bilmeleri Türk mutfak tarihi adına büyük bir kazançtır.