Olcay Yazıcı hakkında ikinci yazım. Birincisini Olcay Yazıcı`nın Islığı başlığı ile yayınlamıştım. Bundan sonra da onunla ilgili yazılarım olacak. Çünkü çok hatıralarımız, yaşamışlıklarımız, tartışmalarımız var.
Olcay Yazıcı, 1983 yılında Türk Edebiyatı Vakfı`nın yayınladığı Türk Edebiyatı Dergisi`nin Yazı İşleri Müdürlüğü ile başladığı çalışma hayatında daha sonra İhlas Holding`in dergiler grubundan olan bilim ve teknoloji dergisi İnsan ve Kâinatın editörlüğü,12 yıl çalıştığı Türkiye Gazetesi`nde dizi yazı, mülâkat ve köşe yazarlığı kültür-sanat sayfası yöneticiliği, hayatım roman sayfasının editörlüğü ile yazı işleri ve Avrupa baskıları servisinde redaktörlük görevlerinde bulundu.1997`de Türkiye Gazetesi`nden ayrılarak, edebiyat çevrelerince' Bütün zamanların en iyisi' diye değerlendirilen Kültür Dünyası Dergisi`nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi.1999`da Ayyıldız Gazetesi`nin Kültür-Sanat sayfasını yönetti. Bir süre, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜ SİAD`ın Süreli Yayınlar Editörlüğünü yürüttü. Uluslararası Teknolojik Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı UTESAV Genel Müdürü olarak görev yaptı. 
Yazı, şiir ve denemeleri Hisar, Töre, Meşale, Pınar, Türk Edebiyatı, Boğaziçi, Dolunay, Ufuk Çizgisi, Milli Kültür, İnsan ve Kâinat, Cemre, Güneysu, Çağrışım, Tepe Edebiyat, Kırağı, Kültür Dünyası, Tarih ve Düşünce, Çerçeve, İslâmî Edebiyat, Seyir, Ufuk Ötesi,Yüzakı ve sanatalemi.net olmak üzere, birçok dergi, gazete ve internet sitesinde yayınlandı.
Yine zaman içerisinde Hüzün Yazıları, Erguvan Uğultusu, Çocuklar Vatanında Büyüsün, Kitapsız Toplum, Tartışmayı Tartışmak, Eğitim ve Kültür Trajedimiz, Yaralı Küheylan, Nemrud Ateşi, Irmaklar Sonsuza Akar ve Ateşi Uyandıran Şiirler isimli kitapları okuyucuyla buluştu.
Eğitim Bir-Sen İstanbul Bir Nolu Şubesi ile ortaklaşa düzenlediğimiz 'Ustalara Yaşarken Saygı; ' programının yedincisi 7 Haziran 2008,Cumartesi günü şair-yazar ve gazeteci onun adına gerçekleştirmiştik. Aslında faaliyetin isim babasıydı. Önerdiği isim: 'Ölümleri Beklemeden Ustalara Saygı' idi. Bir yâda iki faaliyeti de bu başlık altında yaptık. 'Ölüm' kelimesinin yaşı ilerlemiş büyüklerimizi ürküttüğünü anladığımda faaliyetin adını 'Ustalara Yaşarken Saygı' şeklinde değiştirdim. Yani ölüme değil de yaşamaya vurgu yaptım. Arthur Schopenhauer da Aşkın Metafiziği kitabında yaşam güdüsüne vurgu yapıyordu. Ben de faaliyette yaşamaya vurgu yaptım.
Sıra faaliyetin isim babası Olcay Yazıcı`ya Saygı toplantısına da gelmişti. Olcay Yazıcı adına program yapma kararı aldığımda ve kendisine ilettiğimde mahcup oldu ve yaşını gerekçe göstererek yapılmamasının daha isabetli olacağını söyledi. Henüz 55 yaşındaydı. Israr ettim. Şiiri ve edebiyatıyla bu toplantıyı hak ettiğini söyledim. Demidir artık dedim. Peki dedi. İyi ki de bu programı yaptık. Çünkü iki yıl sonra kalp krizi sonrası ölüm ona da bir şiirinde vurguladığı gibi ansızın geldi. Topkapı`da annesinin koynunda toprağa verdiğimizde tarihler 12 Eylül 2010`u gösteriyordu. O toplantıda bulunanlardan Cemal Anadol, İsmail Altınışık ve toplantının yıldızı Osman Akkuşak ağabeylerimiz de aramızdan ayrıldı. Mekânları Cennet olsun..
Benim yönettiğim ve yedincisini Olcay YAZICI`ya ayırdığımız Ustalara Yaşarken Saygı programında Yusuf Bilge:    'Kök Bilgiden Gök Bilgiye: Olcay Yazıcı', Senail Özkan: 'Olcay Yazıcı`da Felsefi Boyut', Mehmet Nuri Yardım:  'Olcay Yazıcı Sonsuzluğa mı Akıyor?', Mürsel Gündoğdu:   'Hayatın Gizemini Arayan Bir Bilge: Olcay Yazıcı', Ekrem Kaftan: 'Olcay Yazıcı`nın Şiirinde Metafizik', Osman Akkuşak: 'Cümlesi ve Fikri Olan Kalem: Olcay Yazıcı' başlıklı konuşmalarıyla onu anlatmışlardı.
Yine Dursun Gürlek, Bestami Yazgan, Meryem Aybike Sinan, Yusuf Dursun, Fatma Gürbüz Yılmaz, Ali Hakkoymaz, Ahmet Tüzün ve Recep Arslan da yaptıkları kısa konuşmalarla Olcay Yazıcı ve edebiyatı hakkındaki görüşlerini paylaşmışlardı.
Sevgili kızı Ayşegül`ün babasına ait şiiri okuduktan sonra son söz Olcay Yazıcı`ya verildi. Duygu ve düşüncelerini ifade etti ve program böylece tamamlandı.
Osman Akkuşak ağabeyin denetimi ele aldığı ve tanışma faslını başlattığı bölüm için Osman Abiden inisiyatifi nasıl ele alacağımı kara kara düşünmüştüm. Her fırsatta müdahale ediyor ve kontrolü ele almak istiyordu. Programdan erken ayrılınca rahatladım.
O günkü Olcay Yazıcı`ya Saygı toplantısına, bugünden baktığımda Osman Akkuşak Abinin müdahalelerinin ve tanışma faslı açmasının ne kadar mühim bir eylem olduğu  sonucuna vararak mutlu olduğumu söyleyebilirim.