Erol Güngör 24 Nisan 1983 tarihinde aramızdan ayrıldı. Henüz 45 yaşında idi. Aradan 40 yıl geçti. Kırk yıl boyunca Erol Güngör’e ve eserlerine ilgi daha da arttı.

Erol Güngör yazdıklarıyla binlerce insanın hayatına dokundu. Hakkında onlarca kitap, tez; binlerce makale yazıldı. Yüzlerce faaliyet yapıldı.

Vefatının 40. Yılı olan 2023 yılında da hakkında onlarca faaliyet gerçekleştirilmektedir.

Erol Güngör 1990’lı yıllardan itibaren benim de ilgi alanımdadır. Hatta en başında gelenlerdendir.

Kültür-sanat alanında yaptığım veya içerisinde bulunduğun ilk çalışma da onunla ilgili.1992 yılında gerçekleştirdik. Faaliyeti düzenleyen ekibin içerisinde daha birinci sınıf talebesi iken Abdulkadir Emeksiz de yer almıştı. Şimdi her ikimizin de yöneticisi olduğumuz İLESAM`ın o sıralar Ayla Ağabegüm ablamızın reisliğini yaptığı İstanbul gençlik teşkilatı mensupları olarak ilk faaliyetimiz Beyazıt Devlet Kütüphanesi`nde gerçekleştirdiğimiz Erol Güngör faaliyeti idi.

Erol Güngör ve hakkında kitap ta yazdım. Kitabıma çok fazla atıf da var. Hatta intihallere de maruz kaldı.

Kitabımın bir özelliği de Erol Güngör’ün kitaplarında yer almamış çalışmalara yer vermesi ve bibliyografyasının epeyce bir kısmının tamamlanmış olmasıdır.

Erol Güngör’ün 150 günden fazla süren Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin günümüz Türkçesine aktarımı ile bin iki yüzden fazla gazete ve dergi makalesi ilk defa benim kitabımda kamuoyu ile paylaşıldı.

Bu yönleriyle kitabımı seviyorum.

Erol Güngör’e ilgim nerede, ne zaman ve nasıl başladı?

1991 veya 1992 yıllarıydı. Eşi Şeyma Güngör bir gün fakülte de Ümit Meriç hanıma ziyarete gelmişti.

Ümit Meriç İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde; Şeyma Hanım da Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Hoca idi.

Yani altlı-üstlü komşulardı.

Dolayısıyla birbirlerine ziyaret normal ve güzeldi.

Turhan Güngör, Prof. Dr. Şeyma Güngör ve Sosyolog-Yazar Cafer Vayni

Şeyma Hanım’ın Ümit Hanım’a hürmeti, Ümit Hanımın da hem Şeyma hanıma hem de Erol Güngör’e hürmeti vardı.

Ümit Hanımın doktora tezi savunma jürisine son anda Erol Güngör dahil olmuş ve Ümit Hanımın zaten başarılı olan “Cevdet Paşa’nın Toplum ve Devlet Görüşü” başlıklı tezinin kabul edilmesini sağlamıştı. Hakkını almasına katkı sağladığından dolayı onu değerli buluyordu.

Diğer husus ise Erol Güngör’ün yazdıklarını önemsemesiydi. Birçok defa “Erol Güngör’ün yazdıklarının altına ben de imzamı atarım” diye söylemişti.

Bana göre üçüncü bir hürmet nedeni de Erol Güngör’ün babası Cemil Meriç hakkında yazdığı yazılar olsa gerek. Gözlem ve incelemelerime dayanarak babası Cemil Meriç ilgililerine muhabbet beslediğini ve vefa gösterdiğini biliyorum. Eleştirel olsalar da Ümit Hanım bu şahıslara muhabbet duyar. Bu içten gelen bir duygu da olabilir. Bir kızın babasına olan düşkünlüğünün, babası ile ilgili olanlara yansıması gibi de olabilir.

Erol Güngör’de Cemil Meriç hakkında 1970’li yıllarda iki yazı yazdı.

Türk Edebiyatı Dergisi’nin 1974 yılı Haziran ayı sayısında; “Bu Ülke Bir Acayip Ülkedir” başlıklı makalesinde; “Cemil Meriç bize bir şey daha öğretiyor ki, hiç bir zaman aklımızdan çıkarmayalım: Batı’nın bize açtığı belayı, kendi düştüğümüz çirkefi ve yerli medeniyetimizin yüceliğini anlamak için bir Cemil Meriç olmak, hiç değilse onun usulünü kullanmak şarttır. Batı’yı iyi bilmeyen bir insanın Batı’nın yüzüne tükürmeye hakkı yoktur; kendi medeniyetimizle övünebilmek için de Osmanlıyı her yönüyle tanımalıyız. Elbette ki herkes bu işi Cemil Meriç derecesinde yapacak bir zeka ve bilgiye sahip olamaz, ama hiç kimsenin de ezbere konuşmaya hakkı yoktur. Cemil Meriç ile müstağrib münevverlerimiz arasındaki esas fark buradan ileri gelmiyor mu?

Aziz Cemil Meriç! “Bu Ülke”yi ben yazmak isterdim. Yazamayacağımı biliyorum, ama hiç değilse bir ilim mensubu, bir psikolog olarak şu satırları ben yazmış olsam kendimle övünürdüm:

“Hangi ilmi hakikat bir kabile dininin naslarından daha sıcak, daha doyurucu? İnanmayanların inananlara sataşmaları kıskançlıklarından. Müminlenin saadetini gölgeleyen tek ıztırap, inanmayanlara karşı duyulan merhamet olmalı.” şeklinde yazıyor. Devre ve zamana göre muhteşem ve hakiki bir değerlendirme.

İşte, Şeyma Hanım o gün Erol Güngör’ün; “Ortadoğu Gazetesindeki yazdığı baş makalelerinden ve bunların gazete arşivlerinde kalarak değerlendirilmediklerinden” bahsetti.

Kulak bu. İlgi duyduğu şeyi asla unutmaz. Hatta “insanlar kulaklarından zehirlenir” şeklinde bir deyim dahi var.

Benim de o gün zihnimde Erol Güngör ve değerlendirilmemiş yazıları şekillendi.

Şaşırmıştım da..

Çünkü Erol Güngör hakkında yapılan onca çalışma vardı. Ama külliyatı eksikti. Bu durumda yapılan çalışmaların tamamı da eksik yorum ve değerlendirmeler ihtiva edebiliyordu.

Bu nedenle Şeyma Hanımın bahsettiği hususlara yöneldim.

Tabi 5-6 yıl sonra…

Yaklaşık on üç yıllık gazete arşivlerini ve onlarca dergiyi taradım.

Milliyet, Ortadoğu, Hergün, Yeni İstanbul ve Ayrıntılı Haber taradığım gazetelerdi.

Gazi Altun, Cafer Vayni ve Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz

Yine o tarihten itibaren Erol Güngör hakkında yapılan birçok faaliyete dinleyici ve konuşmacı olarak katıldım.

Bunlardan, Bahçelievler Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi bir grup öğrencinin 18 Nisan 2019 tarihinde düzenlediği faaliyeti en tepeye koyuyorum. Liseli gençler çok muhteşem hazırlanmışlardı. Üç oturum düzenlendi. Oturum Başkanları ben, Dr. Aydın DEMİRTAŞ ve Şeyma Hanımın bilim dünyasına çok ta isabetli bir biçimde kazandırdığı Prof.Dr. Abdulkadir Emeksiz dostumuzdu. Sağımızda iki solumuzda iki olmak üzere üç oturumda en az 12 liseli genç tebliğ sunmuştu. Keşke o muhteşem bildiriler kitap haline getirilse…

Sosyolog Cafer Vayni, ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Doç. Dr. Muhittin Bilge, Prof. Dr. Fetullah Akın, Prof. Dr. Aydın Başbuğ, ÇSGB Sigorta Primleri Genel Müdürü Zeki Özdemir, Prof. Dr. Erdinç Yazıcı ve Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz (29 Nisan 2023 Tarihli programdan).

Sempozyumun açılış ve kapanış konuşmalarını da Şeyma Güngör hanım yapmıştı.

40. Vefat yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Vedat Bilgin’in de konuştuğu faaliyeti de başarılı buldum. Vedat hocayı da asistan alan Erol Güngör.

Şeyma Güngör ve oğulları Turhan Güngör de etkinliği düzenleyenlerden.

Erol Güngör’ün kitaplarını da Yer- Su yayınları olarak bizzat kendileri basıyor.

Tabii Şeyma Hanımın ilmi disiplininden süzülerek yeni baskıları yapılıyor.

Benim de Erol Güngör hakkında bizzat düzenlediğim faaliyetler oldu.

Hem de birçok faaliyet..

Hepsini hak ediyor.

Erol Güngör için hocalarından birisi; “Altın Beyinli Adam” ifadesini kullanıyor.

Gerçekten de öyle imiş.

Tanıyanlar ve yanında bulunanlar derler ki aynı anda yazı yazabilen, çeviri yapabilen ve ciddi bir mevzuya dikkat edebilen bir kişi idi.

Benim Erol Güngör yolculuğum bitecek gibi görünmüyor.

Bitmesini de zaten istemiyorum.

40. vefat yılında da Erol Güngör’ü rahmetle anıyorum

Asistanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Prof. Dr Vedat Bilgin’in teşrif ettiği ve konuştuğu 29 Nisan 2023 tarihli programdan.