Görev ve sorumlulukların kesin sınırlarla, belirlendiği hiyerarşik kuruluşların yerine, dünyaya açık, yönetim kademeleri azaltılmış ve esnekleştirilmiş kuruluşlar geçmektedir.
Hangi alanda üretim yaparlarsa yapsınlar, dışa dönük kuruluşlar, çalışanları, tedarikçileri ve müşterileriyle, oluşturdukları yerel ve küresel ağlarla, etkinliklerini hızla arttırıyorlar. Değişik kesimler arasında oluşturulan, yardımlaşma ve dayanışma ağları, hem kişilerin hem kuruluşların, işlerini kolaylaştırmaktadır.
Kişileri ve kuruluşları başarılı kılanlar, oluşturdukları güvenlikli ağlardaki dostlarıdır. Bu yüzden “Ne bildiğinizden daha çok, kimlerin sizi bildiği önemlidir." ilkesi, kişilerle birlikte, kuruluşlar için de geçerlidir. Kişilerin dost çevreleri, kendileriyle birlikte kuruluşlarının da gücünü büyütürler. Kuruluşlarda finansal ve entellektüel sermaye gibi, dostluk sermayesi de, ürün ve hizmet üretiminde, dünya pazarlarına açılmada, uluslararası standartları yakalamada, önemli bir yer tutmaktadır.
Ülkelerde oluşturulan yerel ve küresel dostluk ağları, bilgi birikimi yanında, karşılıklı sevgiye ve saygıya dayanırlar. Etik ilkeleri zorlamadan, kurulan bağlantılarla sağlanan bilgi alışverişi, her alanda etkinliği artırır. Kuruluşlar ürettikleri ürünlerin ve hizmetlerin kalitesini, “İlişki sermayesi” denilen, dostluk bağlantılarından yararlanarak geliştirirler. Yöneticilerin kararlarını kolaylaştıran bilgilerin, önemli bir bölümün kaynağı, dostlarıyla oluşturdukları, bilgilenme ve bilgilendirme ağlarıdır.
Ekonomilerinde borç almada ve borç vermede, kuruluşların finansal sağlamlığına ilişkin doğru bilgiler, çoğu zaman dostluk ağlarından sağlanır. Kurumsal kaynaklardan sağlanan bilgiler, her zaman yeterli olmazlar. Gönüllü ağlardan sağlanan bilgiler, haksız kazanç sağlamak için değil, kimseye zarar vermemek için önemlidir. Bu yüzden dostluk ağları, etik sınırlar içinde, toplumun bütün kesimlerine yarar sağlayacak, bilgilerin ve bilgeliklerin zenginleştirildiği, öğrenme ve öğretme ortamlarıdır.
Kuruluşların ürettikleri ürünlerin, hem kişiler hem de toplumlar üzerinde, olumlu ve olumsuz etkileri vardır. Kuruluşların başarıları kendi yararlarını gözetirken, başkalarına zarar vermemelerinden kaynaklanır. Bütün toplumları birbirine bağlayan, kişisel ve kurumsal ağlar, ekonomik ve kültürel hayatın, ana yasasını oluşturan “kazandır kazan” ilkesine dayanır. Yalnızca kendi yararlarını düşünen kişiler ve kuruluşlar, başkalarına verdikleri zararları, kendileriyle birlikte, bütün dünyaya ödetirler.
Gönüllü ağlarda toplumsal sorumluluğun özü, kimseye zarar vermeden herkese yarar sağlamaktır. Kuruluşlar dünyasında, toplumların zararlarına olan yararların, faturası her zaman çok büyük olmuştur. Haksız kazançlar tarihin her döneminde, toplumların, ekonomik,siyasal ve kültürel yapılarında , büyük depremlere yol açmıştır. Bu yüzden ağlarla sağlanan iletişim ve etkileşim, toplumların en büyük denetici gücünü oluşturmaktadır. Yerel ve küresel ağlarla, herkes aradığını bulmaktadır.
Yardımlaşma ve dayanışma ağlarıyla, kuruluşlarla birlikte kişiler de, her alanda hem ayakta, hem de hayatta kalırlar.
Ekonominin insan bedeni gibi gizemli yapısında, bilgi ve bilgelik alışverişi, dünya barışının güvencesidir.
Zengin yardımlaşma ağlarıyla, insanlar güçlenirler, güçlenen insanlar yardımlaşırlar.