Dünyada kuruluşlar varlıklarını korumak ve uzun ömürlü olmak için, birbirleriyle alışveriş yaparlar. Bütün ülkelerin kuruluşları ya üreticiler ya da tüketiciler olarak, birbirlerine bağımlıdırlar.

Kuruluşların birlikte yaşadıkları dünyada, ekonomik ve kültürel yarışma olmadan, hiçbir alanda gelişme olmaz. İyilikte yarışma yarışan kuruluşların sayısını çoğaltırken, kötülükte yarışma yarışan kuruluşların sayısını azaltır.

Ürünlerin ve hizmetlerin üretim yöntemlerindeki yenilikler, iletişim araçlarındaki gelişmeler, kuruluşlar arasındaki yarışmayı, yerel pazarlardan küresel pazarlara taşımıştır. Finansman kaynaklarını çeşitlendirmeyen, üretim yöntemlerini geliştirmeyen ve pazarlama tekniklerini yenilemeyen kuruluşların, ürettikleri ürünlerin ve hizmetlerin kalitelerini artırmaları mümkün değildir. Kuruluşlar dünya pazarlarında, üç ana strateji izleyerek, kendilerine yer açmaya çalışırlar.

Kuruluşlar arasında, çok sık olmasa da izlenen stratejilerden ilki, “Kaybet Kaybet” stratejisidir. Bazı kuruluşlar yarışmak zorunda oldukları kuruluşları, kesinlikle yok edilmesi gereken düşman olarak görürler. “Kaybet Kaybet” stratejisinin uygulandığı bir yarışmada, taraflar birbirlerine öylesine zarar verirler ki, yarışmanın kazananı olmaz, iki taraf da kaybeder. Bu yüzden “Kaybet Kaybet”, kuruluşların kaçınması gereken, kazananı çok olmayan bir savaş stratejisidir.

Kuruluşlar arasındaki yarışma stratejilerinden ikincisi, biri kazanırsa, diğerinin kaybettiği, “Kazan Kaybet” stratejisidir. Dünya ölçeğinde yaygınlık kazanan ve kurumsallaşan spor kuruluşları arasında “Kazan Kaybet” stratejisi geçerlidir. Ancak spor karşılaşmalarında “Kazan Kaybet” yarışma stratejisindeki yaklaşım, kuruluşlara uygulanırsa, yalnızca bir taraf kaybetmez, iki taraf birden kaybeder. Kuruluşlar, birbirlerine bağımlıdır, birinin kaybı diğerine de yansır.

Kuruluşların izledikleri üçüncü yarışma stratejisi, “Kazan Kazan” her zaman başarıyla uygulanan, en geçerli yarışma stratejisidir. Kuruluşlar arasındaki yarışmada “Kazan Kazan” stratejisi, tek yanlı bağımlığa değil, karşılıklı bağımlılığa dayanır. “Kazan Kazan” yarışma stratejisinde, iki taraf da kazandığından, taraflar aralarındaki alışveriş hacmini büyütmek için, birbirleriyle iş birliği yaparlar. Bir tarafın kazanması, diğer tarafın kaybetmesi anlamına gelmez.

Dünyadaki bütün kuruluşlar aralarındaki yarışta, “Kazan Kazan” stratejisi izlerlerse, dünyanın kaynakları, bütün insanların zorunlu ihtiyaçlarını karşılar, herkes için hayatı kolaylaştırırlar. Ancak devletler gibi, kuruluşlar da güçlendikleri zaman, aralarındaki yarışta “Kazan Kazan” barış stratejisinden daha çok “Kaybet Kaybet” savaş stratejisi izlemeyi seçerler. Bu yüzden insanlığın çoğunluğu, bolluk içinde değil, yokluk içinde yaşamaktadır. 

İyilikleri özendirmede, kötülükleri önlemede yarışmak, bütün kuruluşların görevidir.

Kökleri “Kaybet Kaybet” olan ağaçların, meyvaları “Kazan Kazan” olmaz.

Kuruluşların yarışma dünyasında, kazananlar kazandıranlardır.