Sevgili Gülşah Gül, Facebook`taki tartışmaya 'Cafer Bey ile İletişime geçilebilir' diye yorum yapmamış olsaydı bu tartışmadan haberim olmayacaktı. Telif hakkı konusundaki bilinçsizliğin, yanlış bakış açısının çok iyi bir örneği olduğu için bu haftaki yazımda tartışmaya yer veriyorum.

İbrahim Suat Erbay: 'MESAM ve MSG`nin Müziğe hizmet ettiğini düşünmüyorum. Bir Türk Müziği Sanatçısı olarak gece gece bunu düşünüyorum. İçinde bulunduğumuz yüzyılın gerisinde (değil 70 yılı vefatının üzerinden 100-150 yıl geçmesine rağmen) yaşamış onca bestekâr ve güftekarın sırtından gelir elde etmelerine anlam veremiyorum!

Veremediğim gibi nice müzikseverlere güzel icralar sunma adına gayret ettiğimiz amacı belli olmayan onca müziğin içerisinde var olmaya çalışıyor, sunmaya gayret ediyoruz.

Fakat halis niyetle yapılan icraların üstünden adına Telif dedikleri bir tür tefe-tüfecilik aldı başını gidiyor.

Varsın gitsin... 

Gitsin de bu telif dedikleri ücret kime gidiyor?

Rahmi Bey`in, Şevki Bey`in, Ebubekir Ağa`nın, Hacı Â rif Bey`in, Dede Efendi ve birçok bestekârın eserleri üzerinden kime ne amaçla, ne kadar, nasıl, neden telif ödeniyor?

Bunlardan nemalanan kimler? 

Ya da bu bestekârların besteleri üzerine adını yazıp başka bir güfte ile sisteme kaydetme durumu oluyor mu?

Bu hadde kadar gelindi mi acaba? (Olur mu olur, burası Türkiye) 

Bunun bir ortası vs. yok mu?

Her neyse birçok arkadaş gibi biz de bu teliflere YouTube ve diğer sosyal medya mecralarında itiraz da bulunuyoruz fakat itiraz ettiğimiz ilgili makamlardan bir türlü hızlı geri dönüş alamıyoruz.

Bunun üzerine bir serzenişte bulunmak üzere buraya not düşeyim belki bu hususta net bilgisi olanlar bilgilendirirler diye...

Ama Ebubekir Ağa, Hacı Arif Bey, Şevki Bey, Musullu Hâfız Osman`dan telif nedir yahu?

Ya da Bestekârı bile meçhul Diyarbakır Peşrevi? 

Çok komiksiniz pek sevgili MESAM ve MSG'

Mikail Türker Bal-Balkan: 'Her sektörün ayrı derdi var. Adam (sa tabi) 600, 400, 200 sene önce mutasavvıfın divanını sahiplenmiş onlardan telif istiyor babasının malı gibi, kendinden başka transkript eden yokmuş gibi, heyhat...'

Handan Kavas: 'İbrahim Bey söylediklerinize tamamen katılıyorum ama Bestekâr çocukları ve akrabaları bestekârın sırtından para kazanmayı amaçlamış, geçim kaynağı olarak görüyorlar. Mesam ve benzeri kuruluşlarda nemadan nemalanmaya çalışıyor.'

Gülten Yeğin: 'Bir bestecimizin sözünü yeniden besteledim aradım çocuğu yokmuş ablasının kızı varmış. Konumumdan bahsettim (yani bu sözler tekrar radyolarda duyulacak dedim) bana yüksek bir meblağdan bahsettiler, parayı yatır o zaman kullanabilirsin dediler o kadar üzüldüm ki anlatamam, önemsedikleri dayıları falan değildi. Ne acı değil mi.  Sinekten yağ çıkaran fırsatçılar.'

Hülya Atacan Yeşilaltay: 'İtiraz ediyorum sürekli ama yazdığınız gibi geri dönüşleri çok geçoluyor. Herkesin tek derdi Başkan olmak, yönetimde yer almak ve bu durumdan maddi manevi nemalanmak. Dede efendi eserlerine telif koymak ne demek. Orada bir sistem var ve bu sistem yanlış çalışıyor. Kimse de bunu bir inceleyelim neden böyle oluyor deyip bakmıyorlar.'

Eren Varımlı: 'Ü çAlp adlı bir grup kuran yetenekli üçkardeş tertemiz bir hançereyle bozlak okuyorlardı. Neşet Ertaş geleneğini yaşatıyorlardı ama onlar da telif engeline takıldı. 

Sevim Merza: 'Zaman aşımı olmalı bence. Bir eser güfte veya bestesi yapıldıktan sonra x kadar yıl sahibine, sonraki yıllarda halka aittir gibi. Veya Youtube da mı yayınlanacak Bin izlenmenin getirisinin yüzde x kadarı eser sahibine... gibi. Bu şekilde daha adil olur. Saydığınız bestekârların eserleri zaten unutulmaya yüz tutmuş. Şu anda bile 80 milyon insanın kaçı yasatmaya çalışıyor? Birkaçnesil sonraki sanatçılar(!) üzerine MESAM onlara para da verse okuyamayacaklar bu eserleri.'

Hakan Talu: 'Hele bu MSG. Tam altı ay sürdü bir esere cevap vermek. Haklı olduğumu bildiğim bir eserde. İnat ettik bekledim. Ama bu arada dolar arttı masraflar yükseldi.'

Şeref Beritan: 'Ü lkelere göre değişiklik gösteriyor. Bestecinin vefatından 50-80 yıl sonrasına kadar, telif varislere ait. Kayıt hakları recording (plak, cd. vs.) süresiz. Yani Mozart, Beethoven, Chopin gibi klasik müzik besteciler için telif ödenmiyor. En önemli konu telif ücretinin ölçüsü yok.'

Necmi Güngör: 'Fikirlerinizi gönülden destekliyorum. Sizin gibi gençve donanımlı olan tüm sanatçılarımızı bu konuda sabır ile mücadeleye davet ediyorum. Allah yardımcı olsun. Memleketin eksiği çok, idarecilerin aklına gelmeyen konular birilerine fırsat kapıları açıyor maalesef. Bunlar fırsat buldukça duyurulmalı.'

Samet Baştuğ: 'Çok can sıkıcı bir durum ne Youtube ne de MESAM bunu ciddiye alıp bu eserlerin telif konusunda kimindir diye incelemeden onaylıyor. Şark kurnazı kendini akıllı sanan bazı haramzadeler sadece üçbeş telif geliri için tüm anonim eserlere telif atmış. Allah bildiği gibi yapsın.'

Cemalettin Turan: 'Ben MESAM ve MSG dahil hiçbir dernek veya kuruluşa üye değilim. Demek ki doğru karar vermişim.'

Zeki Erdinç: 'İsyanına katılıyorum Suat Hoca m. Ben ' isyan' dedim ama sizin söylediğiniz gibi serzeniş daha doğru.'

Cengiz Arslanpay: 'Telif değil bu, resmen mafya'

Asım Akkuş: 'Olayı şöyle özetlemek lazım. Siz üretin biz kaymağını yiyelim. Hepsi bu.'

Lütfü Ertuğrul Yeşilaltay: 'Çok haklısınız.'

Talip Gözdereliler: 'Sonuna kadar haklısın.'

Evren Can Kaman: 'Siz bir de gelin Almanya yı görün!!!. Facebook etkinliklerini takip edip ufacık kafelere geliyorlar!!! Ellerinde Facebook etkinlik sayfalarının çıktıları ile.

Bence sanatçıların suçu bu durum.

Telif hakları tamamen hayatin normal akışına aykırı bir yasa. Yani bu yasayı bir şekilde ihlal edenleri (müzik, yazılım, kitap vs....) takip ettiğinizde insanların %99 unu suçlu ilan ediyorsunuz. İnsanların % 99 unu suçlu ilan eden yasa olmaz. Saçmadır o yasa. Örneğin insanların % 99 ortalama 1 dakikada 70-90 kez nefes alır. O halde insanların %99 suçişlemektedir gibi abuk sabuk bir düzenlemedir telif hakları.

Entelektüel ürünlerde maalesef fiyat mekanizması ortaya çıkmaz. Yani ilk yaratım ücreti haricinde para talep etmenin temeli yoktur.

Örneğin siz canlı performans sergilediğinizde ücret talep edebilirsiniz. Çünkü zaman ve emek harcıyorsunuz. Ama yaratım sureci bitmiş bir üründen neden para talep edildiği tam açık değildir. Yani birisi bir film DVD`si aldığında film yapımcıları A hadi bir DVD siparişi geldi, hadi filmi yeniden çekelim de siparişi gönderelim` demez. Ya da bir şarkıcı A bir CD satıldı. Hadi kayıt edip gönderelim demez` Sadece bir kopyasını verir. Ve bunun masrafı 0` TL ye yakındır.

Entelektüel ürünlerde KITLIK ortaya çıkmaz. Örneğin ben sizin cep telefonunuzu veya vaktinizi aldığımda, cep telefonunuzu veya vaktinizi başka bir şey için kullanmanızı engelleyerek kullanım haklarınızı elinizden alırım ve para ödemem gerekir. Ama ben bestelenme süreci bitmiş bir eserin kullanım haklarını elinizden alamam. Hatta tam tersine entelektüel ürünler kullandıkça/kopyalandıkça çoğalır.

Bu durumu Amerika`nın kurucu babalarından Jefferson çok güzel bir benzetmeyle açıklar: Entelektüel ürünler yanan sigara gibidir. Siz sigaranızı yakmak için benim sigaramı kullanırsınız ama benim sigaramın ateşi siz sigaranızı yaktığınız için azalmaz`.

Paylaşıldıkça azalmayıp tam tersine artan bir varlık için yasa zoruyla para talep etmek eşkıyalıktır.

Ama maalesef sanatçıların %99 bu gerçeği kabul etmeyip bu eşkıyalığa çanak tutmaktadırlar.

Sadece radikal kapitalist bir bakış açısını yazmak istedim.

Berlin`den selamlar.'

Enes Ergür:       'Çok mühim bir konu. Bestekârlara ödenen teliflerin de nasıl hesaplandığı bir muamma. Bunu ben değil üye olan besteciler söylüyor. Ayrıca 70 yıl meselesi de tartışılması gereken bir konu. Bir eserin amme malı olması için sadece 70 yıl şartı olmamalı. Bestekârın çocuklarının ömrü ile sınırlı olmalı. Torunu onun da torunu olmamalı. Sonra biri müsaade eder öbürü bilmem kaçbin TL ister vs. vs. Bu süre 70 yıl ve çocukların ömrü ile değerlendirilmeli. Unutulmamalı ki besteci eserini kışlıkların arasında dursun diye değil okunsun, bilinsin, sevilsin ve yayılsın isteği ile besteler. Ama bazen aile fertleri bunu göz ardı ederek engel koyarlar. ( eserin layıkı ile icrası konusundaki hassasiyetlerden bahsetmiyorum) Söyleyecek çok söz, yazılacak çok kelime var fakat takat yok. Vesselam.'