Kadınların milletvekili olabilmelerine yönelik değişikliklerin gerçekleşmesi uzun bir çalışma gerektirmiştir. Esas itibariyle öteden beri, kadınların milletvekili seçmesi ve seçilmesi konusunda talep ve tartışmalar sürmekteydi. En nihayetinde. 1934 yılında Mustafa Kemal ile Başbakan İsmet İnönü bütün gece çalıştılar. Şafakla birlikte Atatürk, A. Afet İnan`ı uyandırdı. İsmet İnönü`yle birlikte A. Afet İnan`ın kendisini beklemekte olduğu kitaplığa giren Atatürk, ona şunu söyledi: 'İnönü`nün elini öp ve teşekkür et.' Şaşıran A. Afet İnan nedenini sorunca Gazi şöyle açıkladı: 'Genel seçimlerde kadınlara oy kullanma ve seçilme hakkı verilmesini hükümet Büyük Millet Meclisi`ne teklif edecek'
Bu gelişme üzerine Anayasa değişiklik teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi`ne sunuldu. 5 Aralık 1934`te Anayasasının 10. ve 11. maddeleri değiştirilerek her Türk kadınına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi.
Anayasa değişikliği çerçevesinde İntihab-ı Mebusan Kanunu`nda (Milletvekili Seçimi Kanunu) 11 Aralık 1934 tarihinde yapılan değişikliklerle anayasayla tanınmış olan bu haklar seçim kanunuyla da düzenlenmiştir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesinde en büyük rolü oynayan Atatürk`ün bu konuya ilişkin görüşleri şöyledir 'Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir. Türk kadını evdeki uygar yerini yetkili bir şekilde doldurmuş, iş hayatının her safhasında başarılar göstermiştir. Siyasal hayatta, belediye seçimlerinde deneyim kazanan Türk kadını, bu kez de milletvekili seçmek ve seçilmek suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Uygar ülkelerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak bu gün Türk kadının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır.'
Görüldüğü üzere kadınların milletvekili olabilmesi hakkının yasal bir kazanım haline getirilmesi, tarihsel olayların sonucunda olmuştur. O günlerin bir tanığı olan Tezer Taşkıran`a göre kadınlara siyasi hakların verilmesini sağlayan güç, 1927`de Kadınlar Birliği`nin açığa vurduğu isteklerle, kamuoyunun artan baskısı olmuştur. Yeni seçimde Cumhuriyet Halk Fırkasının göstereceği namzetler arasında bulunacak kadınların kimler olacağı henüz bilinmiyorsa da bilhassa yüksek tahsil görmüş, hayata atılmış, meslek edinmiş kadınlarımızın namzet gösterileceği anlaşılmaktadır.
Bütün bu gelişmelerden sonra 8 Şubat 1935`de Milletvekili genel seçimleri yapılmış ve 17 Kadın milletvekili seçilerek yasama görevine başlamıştır. İlk kadın milletvekilleri 1 Mart 1935 tarihinde meclis`e girdiler. Bu seçimler sonucu 17 kadın milletvekili TBMMye katıldı. Atatürk bizzat toplumdaki değişmenin rotasını çizmiş, kadınların aktif olarak siyaset dünyasındaki yerlerini almaları için, her kesimden kadının meclis çatısı altında yer almasına çalışmıştı. 395 kişilik parlamentoda 17 kişilik kadın grup, yüzde 4,5 gibi bir oran oluşturmaktaydı. Kadınların iradesi ve temsil gücü, 2007 yılına değin bu kadar yüksek bir oranda Meclise yansımadı.
1935 Seçimleri ile Meclise giren kadın milletvekilleri şunlardır
Mebrure GÖNENÇ (Afyon),Hatı ÇIRPAN (Ankara),Türkan ÖRS BAŞTUĞ (Antalya),Sabiha Gökçül ERBAY (Balıkesir),Şekibe İNSEL (Bursa),Hatice ÖZGENER (Çankırı),Huriye Öniz BAHA (Diyarbakır),Fatma MEMİK (Edirne),Nakiye ELGÜ N (Erzurum),Fakihe ÖYMEN (Ankara),Benal Nevzat İŞTAR ARIMAN (İzmir),Ferruh GÜ PGÜ P (Kayseri),Beriha Bediz MOROVA AYDİLEK (Konya),Mıhri PEKTAŞ (Malatya),Meliha ULAŞ (Samsun),Esma NAYMAN (Seyhan),Sabiha GÖRKEY (Sivas) ve Seniha HIZAL (Trabzon)
1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan 'ara seçimi'nde ise Çankırı Milletvekili olarak seçilen emekli öğretmen Hatice Özgener ile bu sayı 18`e çıkmıştır.
İlk kez kadınların da katıldığı Meclis, çalışmalarına 1 Mart 1935`te başlamıştır. Bu ilk kadın Milletvekillerinin çoğu Milli Eğitim ordusuna mensuptu. Milletvekili seçilen kadınlardan ikisi daha önce Belediye azalığına da seçilmişti. Bunlardan Nakiye Elgün İstanbul Genel Meclis Ü yesi, Esma Nayman Adana Meclis Ü yesidir. Kadınların bu zaferi yabancı basında da önemli bir yer tutmuş, Fransa`nın önemli gazetelerinden biri olan Matin Türk kadınının kazandığı bu zafer ile ilgili olarak bir yazı yayınlamıştır. Cumhuriyet gazetesi, Matin`de yayınlanan bu önemli yazıya satırlarında yer vermiştir. 'Türk Kadınının Zaferi' başlığını taşıyan yazı şöyle devam ediyordu: 'Fransız kadını, soysal müsavat bakımından, Türk kız kardeşinin talihine gıpta edebilir' diyor. 11 Şubat tarihli Matin gazetesindeki makale 15 Şubat 1935 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şu şekilde yer almaktadır:
'Türk kadınının zaferi ve Bir çeyrek asır içerisinde, Türk kadını hürriyetini ve erkekle müsavatını elde etti. O bundan böyle seçmek ve seçilmek haklarına salihdir.
Bu zaferi Türk kadını, 1908 den 1935 e kadar bir çeyrek asır içerisinde ve dört merhalede kazanmıştır.
1914 ile 1918 arasında, büyük harp içinde şehirli Türk kadını resmen ve hususi birçok vazifelerde, silâh altında bulunan erkeğe vekâlet etti.
1919`dan 1923`e kadar Türk köylü kadınları İstiklal savaşına faal bir tarzda iştirak ettiler.
Cumhuriyet devrinde, 1923 ten 1931 e kadar, Türk kadınları, her bir erkeğe bir tek zevce tanıyan medeni kanunun kabulü sayesinde tam bir hürriyete sahip oldular. O tarihten beri, bilhassa şehirlerde, garb adetleri ile kolayca istinas ettiler. Avukatlık, hâkimlik, hekimlik ve o zamana kadar erkeklere münhasır bulunan daha bir takım vazifeler ifa eden pek çok kadınlar görüldü.
1931 ile 1934 arasında Belediye meclislerine seçmek ve seçilmek hakkını ibraz ettiler ve bu meclislerde çok şerefli bir tarzda çalıştılar.
Nihayet 1935 yılı, kendilerine nihal bir hazzı, 8 Şubat`ta icra olunan saylav (Milletvekili) seçimine, hem de yalnız seçici olarak değil de saylav namzedi olarak iştirak etmek hazzını temin etti. Böylece, hürriyetlerinden sonra, erkeklerle müsavi olmak hakkını da ihraz etmiş oluyorlardı. Bugün Fransız kadını, sosyal müsavat bakımından, Türk kız kardeşinin talihine gıpta edebilir.'
(Önümüzdeki hafta devam edeceğiz.)