Prof. Dr. İsmail Güleç ile Mehmet Akif İnan Vakfı'nın gerçekleştirdiği “İlk ve Ortaokul Öğrencileri İçin Okuma Listesi Önerisi Çalıştayı” hakkında konuştuk.

Her bebek kendi hayat hikâyesinin kahramanı olarak dünyaya gözlerini açıyor. Doğduğu çağın şartları kaderi oluyor. Günümüzün çocukları sayısız uyarıcı, ileri teknoloji ve koşulları ne olursa olsun evladına imkânları sunmak noktasında seferberlik ilan eden ebeveynler ile hikâyesini yaşıyor. Yaz tatiline sayılı günler kala çocuğunun kitap okuma alışkanlığı olmamasından yakınan veliler olduğu kadar  hız dünyasında sayısız yayınlar arasında okuma listeleri seçmek konusunda sıkıntı yaşayan bir kesim veli, eğitmen de var.
Mehmet Akif İnan, Türk toplumunu tanıyan, manevî değerlerine sahip çıkan öncü, okuyan, yazan, anlatan, okumayı sevdiren özel bir edebiyat öğretmeniydi. Ömrünü eğitime adayan insanları bu noktada örgütleyen  Mehmet Akif İnan'ın adını taşıyan, davasına sahip çıkan Mehmet Akif İnan Vakfı kitaba ve kültüre hizmet çerçevesinde çok kıymetli çalışmalara işbirliklerine imza atmaya devam ediyor.
Mehmet Akif İnan Vakfı ve Eğitim-Bir-Sen işbirliği ile üçüncüsü düzenlenen "Ortaokul Öğrencileri İçin Okuma Listesi Önerisi Çalıştayı" hakkında  çalıştay paydaşlarından İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nden  Prof. Dr.İsmail Güleç ile yaptığımız söyleşiyi siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz:

Whatsapp Görsel 2024 05 22 Saat 20.23.32 06A45689

Kıymetli Hocam öncelikle sizin özelinizde,  çocukluğunuz ve öğrencilik yıllarınızın okuma kültürünü okurlarımızla paylaşır mısınız?

Ben şanslı bir çocuktum. Kitapları olan bir evde büyüdüm. Abimin devrine göre fena olmayan birkaç bin kitaptan oluşan bir kütüphanesi vardı. Özellikle Diyanet Dergisi’ni zikretmeliyim. Dergide M. Yaşar Kandemir Hoca hikâyeler yazıyordu. Ben o hikâyelerin müptelası olmuştum, abim dergiyi getirir getirmez hemen önce o sayfaya bakardım. Daha sonra Tercüman Çocuk dergisi ile tanıştım. Bu arada abimden gizli gizli Teksas-Tommiks de okumaya başlamıştım. Evde abimin kitapları, dışarıda Teksas-Tommiks ile benim okuma maceram başladı. Ortaokulda iken Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun, Yavuz Bahadıroğlu’nun, Kemalattin Tuğcu’nun, Ömer Seyfettin’in tüm kitaplarını okumuştum.  
Bir kere okumaya başladıktan sonra artık ne bulsanız okursunuz. Ben de çocukluğumdan beri bulsam okuyorum. Eğer bir hafta içinde bir kitap okuyup bitirmemişsem o hafta bana kayıp gibi gelir ve çok üzülürüm. 

Whatsapp Görsel 2024 05 22 Saat 20.23.45 9717C7Ab

Bir eğitimci, veli olarak farklı perspektiften tecrübelerinize dayanarak, çocuklarımızın kitaplardan beklentilerini değerlendirir misiniz?

Doğrusunu söylemek gerekirse çocuklarımızın kitaplardan ne beklediklerini bilmiyorum. Çünkü benden bir şey istemiyorlar, sormuyorlar. Ben onlara faydalı olacağını düşündüğüm kitapları
tavsiye ediyorum. Ama onlarda nasıl bir karşılık bulduğunu çoğu kere bilmiyorum. Arada sırada teşekkür edenler oluyor ama bu maalesef başıma çok sık gelen bir şey değil. Malum üniversitedeyim. Muhataplarım daha çok genç, hatta yetişkin. Kendi çocuklarıma ise kitap okutma konusunda epey sıkıntı çektim. Hatta birine o kadar uğraştığım halde okutamadığım kitapları üniversiteye gitmeye başlayınca kendi gelip istemeye başladı. Demek ki biz ebeveynlere düşen gayret etmek. Vakti zamanı gelince okuyorlar. Son olarak dikkat çekmek istediğim bir husus daha var. Kitap okumayan anne-bana çocuklarından şikayetçi olmasın, çünkü hakları yok.

"Ortaokul Öğrencileri İçin Okuma Listesi Önerisi Çalıştayı" paydaşları, davet edilecek katılımcıları belirleme ölçütleriniz ve gerçekleştirilen çalıştay süreci hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?  

Mehmet Akif İnan Vakfı ile daha önce iki çalıştay daha yapmış ve tutanaklarını yayınlamıştık. Diğerlerinde olduğu gibi bunu mensubu bulunduğum üniversite, Vakıf ve Eğitim-Bir-Sen ile müşterek düzenledik.
Katılımcıların belirlenmesine gelince işin en sıkıntılı kısmı idi. Bu tip organizasyonlarda genellikle çağrılan isimler üzerinden bir tartışma yürütülür. Davetliler üzerinden mesele kişiselleştirilir ve toplantının amacı ve sonuçları yerine katılımcılar tartışılır. Onu niye çağırdın, beni niye çağırmadın denilerek tartışma sonuç alınmayacak hâle gelir. Ülkemizde mevcut çocuk kitapları yazarı, öğretmen, editör, yayıncı ve akademisyenlerin hepsini davet edip tartıştırmak mümkün olmayacağına göre mutlaka bir tercih yapmak zorundaydık.  
Çalıştay türü toplantılar yapısı itibarı ile az sayıda kişilerle yapılır. Biz bunu otuz ile sınırlandırdık. Bu durumda bize sınırlı sayıda katılımcı davet etmek düşüyordu. Bu durumda tartışılması gereken konu katılımcıların konu ile ilgisinin olup olmaması ve temsil ettiği meslek grubunu gerçekten temsil edip etmediği olmalı.  
Katılımcıları belirlerken izlediğimiz yola gelince; önce çocuk edebiyatı dünyasının paydaşlarını yayıncı, editör, yazar, grafiker/ressam ve öğretmen olarak belirledik. Veli de bir tarafı ile paydaş ancak birçoğumuzun aynı zamanda veli olduğunu düşünerek ayrıca veli çağırmaya lüzum görmedik. Dolayısıyla otuz kişi ile sınırladığımız katılımcılar listesini her meslek grubundan üçer-dörder kişi çağırarak oluşturduk. Bu isimleri de alanında kendini ispat etmiş olmasına özellikle dikkat ettik.Davet ettiğimiz kişilerin büyük kısmı ile ilk defa o günkarşılaştığımı söylersem bu konuda gösterdiğimiz hassasiyet anlaşılır. 

Whatsapp Görsel 2024 05 22 Saat 20.24.23 528821D8

Hocam çalıştay metnini incelediğimde çocukluğun tanımından başlayıp, çocuk edebiyatı ile çocuk kitabı arasındaki fark, yaş gruplarına göre kitap tavsiyelerine kadar sadece eğitimin tarafları değil, okul öncesi çocukların ebeveyni, editör, yazan, çizen, okuyan kişilerin de istifade edebileceği çok kıymetli bir başucu rehberine ulaştığımı hissettim. Çalıştay sonunda tavsiye kitap listesi nasıl belirlendi ve bu liste hakkında neler söylemek istersiniz?

Tam olarak bunu yapmak istemiştik. Kitapları çalıştaya katılanlarla belirledik. Önce açık ortamlarda yayınlanmış kitap listelerini topladık. Hepsini sıraladık ve sıklık derecesini tespit ettik. En az iki listede yer alan kitapları tespit ettik. Daha sonra bu kitaplar katılımcılar tarafından teker teker incelendi ve değerlendirildi. İlk olarak asla olmaması gereken kitapları belirledik.
En az üç arkadaşımız asla olmasın dediği kitapları çıkardık. Aynı şekilde en az üç arkadaşımızın mutlaka olmalı dediği kitapları da koyduk. Arada kalanları ise değerlendirmeler sonucunca yine birlikte karar verdik. Herkesin istediği kitapları koyamadık ama kimsenin istemediği kitabı da koymadık. Bu hassassiyetimiz listeye yansıdı. Şu ana kadar listeye dair bir eleştiri gelmedi. Çünkü kriterimiz çocuğa görelik ile Türkçesinin güzel olması idi. Ayrıca orta okul çocuklarının gördükleri tüm derslerden kitaplar seçtik. Felsefe, matematik, Fen Bilgisi derslerinde okutulacak kitaplar olmasının nedeni budur. Çünkü kitap sadece Türkçe derslerinde okutulmaz, kitabı da sadece Türkçe öğretmenleri okutmaz. Diğer branşlar da Türkçe öğretmenleri kadar olmasa da gayret etmeli.

Tavsiye kitap listesinden mutlaka okunması gereken kitapların bir kaçını paylaşır mısınız?  

Bu soruya şu kitap yerine öncelikle çocuğun eksik olduğunu düşündüğünüz veya öğrenmesini istediğiniz konuyu belirleyin diyerek başlarım. Karar vermemiz gereken üç konu var.
İlki çocuğunuza anı, biyografi, hikâye, roman, şiir vs hangi türü okutmak istersiniz? İkinci konu hangi ders için kitap okumasını istersiniz? Üçüncü ve sonuncu husus çocuğunuzun ne öğrenmesini istersiniz?
Ben Beden Eğitim dersinden örnek vereyim. Çocuğunuz masa başında oyunlarla vakit geçirmesini istemiyorsunuz ve beden gelişiminin sağlıklı olmasını istiyorsunuz. Aynı zamanda sıkılmadan kolayca okuyacağı bir kitap olsun. O zaman çocuk romanı ideal. Aile ilişkilerinin öneminin farkına varmasını, spor yapmasını, koşmasını ve mücadele ruhu kazanmasını istiyorsanız size Durrant’ın Hayata Koşmak isimli kitabını tavsiye ederim. Size felan kitap demememin nedeni budur.  

Çalıştay kitabına ve tavsiye kitap listesine ulaşmak isteyen, inceleyecek olan eğitimci ve veliler nasıl ulaşabilirler?

Bu konuda yapılması gereken çok basit. Mehmet Akif İnan Vakfı’nın web sitesine girip yayınlardan kitabın PDF’ine ulaşmak mümkün. Basılı halini ise Vakıf Merkezinden istemek gerekir. Sanırım onlar da imkân dahilinde yardımcı olurlar.