Kıymetli eğitimci-yazar Hasan Basri Bilgin Beyefendi ile yaptığımız röportajı siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz:

Eğitimci, romancı, yazar Hasan Basri Bilgin, 1945 yılında Isparta’da dünyaya geldi. 10 yıl çeşitli liselerde ve bir süre Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlik yaptı. 

Edebiyat hocası, meşhur edebiyat tarihçisi Nihad Sami Banarlı’ydı. Banarlı’nın, “bir yarışma sonrası” 23 Ocak 1968 tarihinde o günkü Yeni Sabah gazetesinin Meydan isimli dergisinde yazdığı; “Türkçenin eşsiz nesir dilini gayet akıcı ve tesirli bir üslupla kullanıyor.” övgüsü ve bizzat teşvikiyle edebiyat hayatına başladı. İlk romanı; aşk ve inanç temasını işleyen Çakıl Taşları idi. 

H U L 2

1977 seçimlerinde, Belediye Başkanlığı ile başlayan kısa siyaset denemesi 1980 İhtilali ile sona erdi ve o günden itibaren “TARİH” araştırmaları üzerine odaklandı. Kendi deyişiyle, “edebiyatla tarihi evlendirdi.” Türk tarihindeki önemli olayları ve topluma yön veren Türk büyüklerini romanlaştırdı. Ayrıca Ebu Zer, Samsat Yıldızı Hz. Safvan Bin Muattal, Aşkın Mihrabı Yusuf romanlarını kaleme aldı. 

Kıymetli eğitimci-yazar Hasan Basri Bilgin Beyefendi ile yaptığımız röportajı siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz: 

Kıymetli Hocam iyi bir okuryazar olabilmek için öncelikle neyi özümsemeliyiz? 

Meselenin PÜF noktası bu soruda!  Yüce Mevlâ, o yeteneği insanlara bağışlamış ki; "Okuyup düşünmeyi ve sorgulamayı" emrediliyor kullarına. Havada uçan kuştan yeraltında yaşayan köstebeğe kadar tüm yaratılmışlara AKIL melekesi bahşedilmiş, onlar bunu hakkıyla yerine getiriyor. Lâkin biz insanlarda aklı boş verme alışkanlığı var ki, Kur'an; "AKLETMEZ MİSİNİZ?" diye uyarıyor bizi... Okuduklarımızı mutlak surette akıl terazisinde tartmamız gerek. Kısacası, "okumak, düşünmek ve sorgulamak" insan olarak en öncel görevimiz... Ha, neyi okuyacağımıza karar vermek önemli!  Ruhunuzu okşayan, faydalı eserleri okuduğunuz zaman okuma zevkiniz ortaya çıkar ve okumadan duramazsınız. Kaliteli eserler kaliteli okuyucu yapar insanı.

Hasan Basri Bilgin Abdülhamit

Tarih yazmanın incelikleri nelerdir, değerlendirmelerinizi lütfeder misiniz? 

Tarih yazmak için tarafsız olmak gerekir. Taraf tutarsanız, hamaset yapar okuyucuyu soğutursunuz... En önemlisi, tarihi olayın yaşandığı zamandaki toplumsal yapılanmayı, o dönem insanlarındaki anlayışı göz önünde bulundurmanız gerekir. Örneğin; Fatih Sultan Mehmet'i yazıyorsanız, yerli yabancı belgelerin yanında, Tasavvuf felsefesini, Divan edebiyatını bilmeniz gerekir... Onun davranışlarındaki inceliği anlayabilmek için idareci psikolojisini, pedagojiyi bilmeniz lâzım... İslâm düşüncesini, Kur'an ayetlerinin anlamını bilmeden Ebu Zer'i yazamazsınız... O yüzden, tarihi okumak zevkli ama YAZMAK zordur.

Edebi bir tür olarak roman bize neler söyler, okur romanı nasıl algılıyor?

Roman, şiirden sonra insan algısına dokunan bir yapıttır! Ha, güzel Türkçe'nin nesir üslubunu iyi kullanmak önemli! Üslup şiirselse o zaman roman şiirinde önüne geçer... İnsan hayatına dokunan kaliteli bir romanda herkes kendi yaşantısından sahneler görür. Bazen ağlar bazen güler. Ama her iki halde de mutluluk payı çıkarır kendine... Roman hayatın en canlı fotoğrafıdır.

Ebu Zer

Efendim,  Hak ve Halk Adamı Hz. Ebu Zer romanınızın kahramanı Hz. Ebu Zer’i tanımamız neden önemli? 

Hak ve Halk Adamı EBU ZER, cismiyle Kur'an'ı bürünmüş, Kur'an'ı yaşayan bir insan... Ebu Zer,  İslâm'ı bize en güzel ve en doğru yansıtıyor. Hz. Peygamber onun için; "Göğün altında ve yerin üzerinde Ebu Zer'den daha doğru konuşan bir kimse yoktur" buyurmuş.

O yüzden;

İnsanca ve HAKÇA bir düzen arayan tüm insanların... İslâm'ın ruhunu ve Kur'an'ın hakikatlerini yeniden öğrenmek isteyen tüm Müslümanların... Tasavvuf felsefesine ilgi duyan HAK âşıklarının...

Kısacası hepimizin; onun özgür ve özgün fikirlerine şiddetle ihtiyacımız var... Yol aydınlığımız için en doğru YOLDAŞ, Ebu Zer'dir!

Biyografik roman türünde roman kahramanı olarak Hz. Safvan Bin Muattal’ı yazmaya karar vermenizin nedenlerini paylaşır mısınız? 

Saffan bin Muattal, Kur'an'ın akladığı bir sahabe... Onu yazmamın iki sebebi var. Birincisi, bu güne kadar yeterince anlatılamayan İFK olayını "belgeler ışığında" aydınlatmak... İkincisi, Adıyaman yöresine gelip Anadolu halkıyla birlikte Bizans’la savaşmış olması. İFK olayının gerçeğini Ruhulbeyan tefsirinde buldum.

Hasan Basri Bilgin Kitap

Hz. Yusuf kıssası ibretlerle dolu, Aşkın Mihrabı Yusuf romanını yazmak nasıl bir duyguydu neler paylaşmak istersiniz? 

"Aşkın Mihrabı Yusuf", beni sosyal yönden çok etkileyen Yusuf suresinin romanıdır... Hz. Yusuf büyük bir devrimci... Dünyaya hükmettiğini zanneden Firavunu dizüstü çöktürmüş, Allah'ın kendine vahyettiği düzenin en açık uygulamasını yapmıştır Mısır'da... Onun uyguladığı İnsanca ve HAKÇA düzen günümüz idarecilerine NEFİS bir örnektir... Öyle adaletli, doğru bir düzen kurmuştur ki; o HAKÇA düzenden etkilenen Firavun, beytülmaldan çalan oğlunu halkın önünde idam ediyor... Günümüz dünyasının YUSUF suresinden alacağı çok büyük dersler var!

Yaşamak Ödev Yaşatmak İbadet isimli bir düşünce kitabınız var. Selçuklu ve Osmanlı’nın insanî yönetim ilkesi neydi? 

Hocası Akşemseddin, İstanbul'a ilk girişinde Fatih'e, "Bundan sonra ne olacak Çelebi?" diye soruyor. Fatih, "Bundan sonrası emniyet ve güvenlik için" diyor. Akşemseddin'in beklediği yanıt başka olmalı ki, "Yani!" diyor.

Fatih'in yanıtı Devleti Aliyye'nin en birinci felsefesi;

Yaşamak Fotoğraf

"Yaşamak ÖDEV, yaşatmak İBADET!"

Osman Gazi 1302'de Devleti Aliyye’yi kurarken; "İnsanı yaşat ki DEVLET yaşasın!"  denmedi mi? Bu felsefe binlerce yıllık Türk devletlerinin Kuruluş felsefesidir... Söz konusu kitapta bunu dillendirdik. 

 İşte bu yüzden diyoruz ki;

"GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN MİLLETLER GELECEĞİNİ KURAMAZ!"

Kıymetli Hocam teveccühünüzden ötürü minnettarız. Son olarak okurlarımıza mesajınız…

Tüm okurlarımıza esenlik dolu AYDINLIK günler dilerim. 

H U L 5