Sanat, İslam Medeniyeti’nin daima merkezinde olmuştur. “Allah güzeldir ve güzelliği sever” hadisinde ifade edildiği üzere İslâmî hayat perspektifi, güzel üzerine kuruludur. İslam sanatı asırlar boyunca, Müslümanların Allah’ı hatırlayacakları, Allah’tan kaynaklanan güzellikleri görebilecekleri, tefekkür edebilecekleri bir ortam sağlamıştır. İslam sanat geleneğinin başka medeniyetler üzerinde de büyük tesiri olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların dehası sanatın her alanına katkılar sunmuştur. Geride kıymetli eserler bırakmışlardır.
Klasik sanatların karakteristikleri, şekillerin stilizasyonu, İlahî Kelam’ın daimi varlığının sembollerinin tekrar edişi sonlu şekiller vasıtasıyla insanı sonsuz tefekküre sevk eder. Hattat, minyatür sanatçısı Değerli Nevin Karaca hanımefendi ile tefekkür dünyası ve sanat üzerine konuştuk. Siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz.
Efendim Nevin Karaca'nın yol hikâyesini bizlerle paylaşır mısınız?
Nevin Karaca, aslen Malatyalı’dır. İlk, Orta ve Lise eğitimini İstanbul’da tamamladım. Kendi aile işletmemizde 4 yıl özgün ipek batik eşarp tasarımları yaparak sanat yolculuğuna ilk adımlarımı attım. Akabinde 4 yıl Arapça ve Osmanlıca eğitimi, 2 yıl Ebru Sanatı eğitimi aldım. Farklı sanat dallarıyla da ilgilendim. 2010 yılında Hattat Fuat Başar'dan icazetli Hattat Zehra Dinçer ile Hüsni Hat Sanatı derslerine başladım ve devam ettim. 2019 yılında Klasik Sanatlar’da Zeynep Tuğ ile başlayan Minyatür Sanatı serüvenime , Sanatçı Mafirat Eraslan’dan aldığım derslerle devam ettim. Daha sonra Ebristan’da ( Hikmet Barutçugil ebru evi) Sanatçı Reza Hemmatirattan Minyatür Sanatı dersleri aldım. İlerleyen zamanda minyatür sanatının ve hat sanatının inceliklerini, özgün tasarımlarımla buluşturdum. 2022 yılında Sanatkâr Padişahlarımızı anlatan bir proje hazırlayıp sundum. Klasik sanatlarda, Hattat Dr.Ahmet Zeki Yavaş'tan aldığım ileri seviye Hüsni Hat derslerinin akabinde, 2023 yılında, Klasik Sanatlar Derneği Unesco logolu, başarı belgesi aldım.2024 yılında Klasik Sanatlar bünyesinde yapılan 2 ayrı karma sergiye katıldım. Ayrıca Kadim sanatlarımızın temsilcisi olan kıymetli hocalarımızla sanata dair söyleşiler yapmaktayım . Evli ve üç çocuk annesiyim, sürdürülebilirliği önemseyen Kimya ve Kozmetik ürünleri alanında faaliyet gösteren bir şirketin de halen yöneticiliğini üstlenmekteyim.
Sanata olan ilk aşk nasıl başladı?
Sanata her daim ilgi duydum. Objelere bakış açım renklerin armonisi bende her daim izler
bırakmıştır. Eşyalardaki desenler, ferforjeler, pirinç süs eşyaları ve kapı kolları, halı, kilim desenleri, duvar kağıtlarındaki damask ve şal desenleri, çeşmelerdeki süslemeler, cami içi ve dış tezyinleri her daim dikkatimi çekmiştir. Çocukluk yıllarımdan itibaren varlığın özü dikkatimi celbeder. Tefekkür dünyam, farkındalığım niyet ile birleşince yollar sanat aşkına ulaştı.
Klasik Sanatlarımızın her biri kültür bahçemizin nadide çiçekleri gibi birini diğerinden ayırt etmek çok güç, bir kadın sanatkâr olarak bu sanat dalları hakkında neler söylemek istersiniz?
Bizim kadim sanatlarımız, insanlık tarihi kadar eskiye dayanır. Kâinat var oldukça sanatlarımız da var olacaktır. Kadim Sanatlarımızın birer temsilcisi olarak her daim güzele erişmek gayesiyle, yaşadığımız çağın ruhuyla, kendi benliğimizden yansıyan renk armonisiyle eserlerimize şekil ve ahenk veririz. Bu bütün sanatlarımız için geçerlidir. Bir hattat eserlerinde kendi iç dünyasını
illaki yansıtır. Bunu kullandığı renkler, kamış hareketleri ve tasarımlarından anlayabiliriz. Bir Müzehhibde attığı her fırça darbeleriyle, kullandığı desen ve renklerle kendi iç dünyasını yansıtır. Ebru sanatı da, minyatür sanatı da, ka'ti sanatı da, çini sanatı da böyledir. Klasik sanatlarımızın tümünde sanatkâr ayrı bir tevazu, ayrı bir varoluşla, kendi hikâyeleri ile derin izler bırakırlar.
"Bismillah! Demeli insan; Başlamak... Başlangıçlar... “Bismillah" diyorsunuz, Besmele istifleriniz özelinde Hat Sanatı ve kadın hattat olmak ile ilgili duygularınızı paylaşır mısınız?
Evet, zaman devam ettikçe, yaradılan herşey nasıl ki Allahı zikreder, biz de zaman mefhumu içinde her daim Besmele’yi zikretmeliyiz. Her başlangıç yeni bir kapının açılması demektir. Besmele ile başlayan başlangıçlarda hayır, bereket ve derin kıymetli hazineler vardır. İnsan bu sIrra vakıf olduğu an işte, tükenmiş bitmiş dahi olsa, bırakmaya karar verdiği yerden yeniden “Bismillah” diyerek başlar. Ne mutlu o sırra vakıf olanlara. Ben de Besmele’nin sırrına erebilmek, o sırrı herkesle paylaşabilmek için “Besmele istiflerime” başladım. Yaklaşık bir senedir sadece Besmele çalışıyorum. Bir kadın Hattat olarak Rabbimin bana bir ikrami oldu istiflerim. Tabii ki Hocalarımın desteği ve teşvikiyle istişare ederek, bilhassa Hoca - Talebe düsturuna hassasiyet göstererek bu günlere eriştik.
Minyatür ve minyatür sanatçısı olmak...
Minyatür Sanatı, resmin ötesinde, her dönemin kültürel, sosyal, tarihi ve güzelliklerini büyük bir incelikle, detayları ve işçiliği ile sunarak, adeta göz kamaştıran kadim sanatlarımızdan biri olma özelliği taşır. Sanat tarihinin en zarif ve incelikli dallarından biri olan minyatür sanatı, büyüleyici dünyasıyla sanatseverlere efsunlu, güzellikler sunar. Boyutları küçük olmasına rağmen, yüksek detaylı resimlerden oluşur. Eserlerde birden fazla konu, hikâye, tarih, saray hayatları, seferler, coğrafi güzellikler, edebi eserler, resimleştirilerek bize sırlarla dolu hayatları, varoluş hikâyelerini sunarken bizi de yeni keşiflere sürüklerler. Minyatür sanatçısı olmak benim bakış açımla çok özel, ayrıcalıklı bir durum. Neden mi? Zoru sevdiğim için olabilir… Az olan her daim kıymetlidir. Diğer sanatlara oranla minyatür sanatçılarının az olması sebebiyle ben de, minyatür sanatına farkındalık oluşturmak, hat sanatıyla, minyatür sanatının da uyuşabileceğini göstermek amacıyla bu sanatı tercih ettim.
Alman Çeşmesi çalışmanız karşısındaki ile konuşur gibi, neler söylüyor?
Alman Çeşmesi, tarihi belge niteliği taşıyan bir çeşmedir. II. Abdülhamid ile Alman imparatoru II.Wilhelm döneminde siyasi ilişkilerin karşılıklı müteşekkiri yapılmış. Çeşmede, o dönemin barok, gotik sanatı var. Dönemin siyasi olayları neticesinde çeşme yapılıyor. Hicaz Demiryolları ihalesi Almanlara verildikten sonra yapılıyor. II. Abdülhamid çok zeki bir padişah. O dönem demir yollarını olası 2. Dünya Savaşı’nda her yere yetişebilmek amacıyla yapıyor, ama tabi niyetini açıklayamıyor dönem şartlarında, Almanlarla ilişkilerimiz olduğu için ihale onlara kalıyor. Sonrasında bu çeşme yapılıyor. Çeşmenin içinde tamamen II. Abdülhamid’in tuğrası ve II.Wilhelm’in arması vardır. İçi tamamen altın mozaiklerle kaplıdır, görülmeye değer muhteşem, çok farklı bir tarzı olduğu için bana göre çok farklı bir üslubu var. Klasik Sanatlarda çok değeri yok gibi görülse de ben çalışmak istedim. Tabloda tamame siyasi bir olayı anlattık. Abdülhamid Han ile II.Wilhelm’in ilişkilerini anlatmak için mozaik ile ayrı ayrı tuğra ve arma çalıştım. Hemen Alman Çeşmesi’nin yanında Vakayi Vakkakiye Olayı’nın geçtiği Vakvak Ağacı’nı çalıştım. İnfazlar o dönemde bu ağaç üzerinde yapılıyormuş ve o ağacı bu yüzden biraz kuru ve solgun renklerde çalıştım. Hüznü anlattığı için. At Meydanı’ndaki Dikili Taşlar ve Yılanlı Sütun, Yılanlı Sütu’nun başı daha sonradan kopmuş ve kaybolmuş. Ben ilk halini buldum ve o hali ile resimledim. Fes düşüyor yere, fesin düşmesi de hüzünlü bir senaryo. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesini simgeliyor yere düşen fes ama bir taraftan da bir kuş onu püskülünden tutup kaldırıyor. Yani ne kadar Abdülhamid Han’ın fesi yere düşse de yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen de kuşun o fesin bir ucunun püskülünden kaldırıp yukarı doğru uçmasına, yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeliyor. Ayasofya’da arkada büyük bir gölge gibi bir silüet halinde yani onun gölgesi yetiyor “Benim gölgem size yeter” diyor burada çalışmada. Aslında daha çok şey anlatıyor, çok uzatmayalım. Minyatür çalışmalarında bu tarihi bir olayı anlatıyor. Ama tarihi olayı, doğal güzelliklerii padişahların dönemlerinde yaşanmış seferleri, padişahların düğün, sünnet törenleri, çok özel kıymetli programları minyatür sanatında ayrı ayrı nakşediliyor.
Klasik Sanatlar uzaktan eğitim sistemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Klasik Sanatlar’da uzaktan eğitim sistemi Pandemi ile beraber çok hızlı bir şekilde devreye girdi. Doktor Ahmet Zeki Yavaş hocamız hemen iki tane stüdyo hazırladı. Klasik Sanatlar ,Online eğitim sistemine ilk geçen kurumlardan biridir. Derslerin tamamı online sistemde çok rahatlıkla sunuldu. Ebru sanatı bile çok rahatlıkla online sistemde ders olarak verildi. Geri dönüşlerde gerçekten başarılı oldu. Hat sanatı, tezhip sanatı, minyatür sanatı, katı sanatı, ebru sanatı, Osmanlıca, Arapça vs gibi bütün klasik derslerin tamamı online sistem üzerinde çok rahatlıkla yapıldı ,çok güzel geri dönüşler de alındı. Online sistemin en büyük avantajı da öğrencilerin sisteme tekrar tekrar girip derslerin tekrarını izleyerek kendilerini daha iyi yetiştirmelerine vesile oldu. Online eğitim sistemine geçiş Pandeminin bize kazandırdıklarından biri oldu.
Klasik Sanatların Sultanları Sanatkâr Padişahlar projesini hazırlama amacınız nedir?
Devleti Aliyye’nin temsilcileri olan kıymetli padişahlarımız, sanata ve sanatkâra her dönemde ehemmiyet verdi. Sanatlarımızı ve sanatkârlarımızı, gözetip kolladılar ve himayeleri altına aldılar.
Saraylarda nakkaşhaneler açtılar, fethettikleri beldelerden en ünlü sanatkârları getirterek nakkaşşahanelerde, yeni sanatkârlar yetiştirip yeni edebi eserler üretilmesine vesile oldular.Kendileri de çok iyi eğitimler aldıkları için klasik sanat dallarından bir veya bir kaçıyla meşgul oldular. Kimisi hattat, kimisi şair, kimisi bestekâr, kimisi ressam, fotoğrafçı, kimi marangoz… Onlar padişah olmasalardı tarihe hepsi ismini ünlü birer sanatkâr olarak yazdıracaklardı. Zevkle dinlediğimiz bir çok
bestenin, şiirlerin, padişahlarımıza ait olduğunu çoğumuz bilmiyor. Bu farkındalığı oluşturmak için padişahlarımızın sanatkâr kimliklerini araştırıp bu özel projeyi hazırladım.
Klasik Sanatlar ile ilgili düzenlediginiz söyleşiler, katkı sunduğunuz sergiler, dersler ve aile sorumluluklarınız tüm bunlar için gün size kaç saat, zamanı planlama sanatını nasıl başarıyorsunuz?
Çok güzel bir soru. Büyük bir aile olmanın getirdiği sorumluluklarla beraber çok yoğun bir program içinde olduğumu söyleyebilirim. Zamanımın genişlemesi için Rabbime niyazda bulunuyorum. Tabii ki gece uykumdan feragat ediyorum ,yoksa yetişmek ne mümkün. Bu günümüze elhamdülillah. Hatta en verimli saatlerimin trafikte geçtiğini de söyleyebilirim. Düşünmek, yeni tasarımlar üretmek ve dinlenmek için çok kıymetli bir zaman dilimi diyebilirim.
Sanat yolculuğunuzda sizin için çok özel bir yerde olan çalışmanız ve gelecekte yapmak istedikleriniz?
Besmele projem benim için çok özel bugüne kadar hiç yapılmamış bir proje. Tasarımlarımın tamamı şahsıma ait. Hepsinin ayrı bir hikâyesi var. Hocalarım Dr. Ahmet Zeki Yavaş Beyefendinin beni teşviki ile bu projeye başladım. Kendisine müteşekkirim. Hüsnühat sanatına başlamama vesile olan hattat Zehra Dinçer hocama da ayrıca müteşekkirim. Bu kadim sanatlarımızı hem yurtiçi hem yurtdışında tanıtmak, anlatmak, sanatın büyüleyici dünyasına beni takip edenlerle beraber farklı yolculuklar yapmak, sanatseverlere farklı bakış açıları, perspektifler kazandırmak ve tabii ki bunları yaparken de özgün, kendi ruhum ve benliğimden yansıyan tasarımlarla sanat dünyasına yelken açmak hedeflerim arasında diyebilirim.
Sizinle Klasik Sanatlarımızı konuşmak çok özel ve keyifliydi, müteşekkirim. Son olarak eklemek istedikleriniz…
Herkes sanat icra edebilir. Lakin herkes sanatkâr kimliği ile özgün tasarımlar icra ederek klasik sanatların üslubundan ayrılmadan nitelikli eserler üretebilmek gayretinde bulunabilir mi? Tartışılır. Bizler, Klasik Sanatlar olarak özgün, nitelikli , üslublu eserlerimizle, geleceğin antikalarını üretmek için çabalıyoruz. Rabbim yolumuzu her daim açık eylesin. Vesselam…