Türkiye Yazarlar Birliği tarafından, 2023 yılında Semerkand Radyo/Edebi Söyleşiler ile radyo programı dalında ödüle layık görülen Mehmet Dumlupınar ile yaptığımız söyleşiyi siz değerli okurlarımızın ilgilerine sunuyoruz:  
 

Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın radyo programcısı seçildiniz tebrik ederiz. Kendinizi tanıtır mısınız?  

Teşekkür ederim, eksik olmayın. Türkiye Yazarlar Birliği’ne kültüre sanata ve edebiyata önem verdikleri için teşekkür ederim. Denizli’nin Çivril ilçesinde 1990’ın Ocak ayında hayata merhaba dedim. İlk, orta ve lise eğitimimi yine burada gördüm. Okuma hevesim ortaokuldan itibaren başladı diyebilirim. Üniversite eğitimimi ise Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde gördüm. Bu yıllarda karışık olan okumalarım daha planlı olmaya başladı. Bir taraftan okula devam ederken bir taraftan da okumalarımı planlayıp bu plan minvalinde okumalar yapıyordum. Okul bittikten sonra Semerkand Radyo tv'de staj yapıp burada işe başladım. Bu arada sene 2011. Beş yıl Semerkand TV’de kurgu ve montaj işi yaptıktan sonra Semerkand Radyo personelliğine transfer oldum. Şirket içi bir değişiklik olduğu için ve mesai arkadaşlarımı zaten tanıdığım için radyoda hiç zorlanmadım diyebilirim. Semerkand Radyo tarafına geçtikten sonra Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden 2020’de mezun oldum. Bu arada okumalarım daha çok edebi eserlere yönelik daha çok edebiyatçı üstatların tavsiyeleri üzerine oldu. Çünkü edebi eser okumak ve edebiyat sohbeti dinlemek bana o kadar iyi geldi ki bunu tatmayan bilmez.Bu süre içerisinde Edebifikir’le tanıştım. Orada şair yazar ve aynı zamanda sitenin editörü Sulhi Ceylan’la tanışmam okumalarıma yeni okumalar ve daha farklı eserlerle tanışmama vesile oldu. Burada düzenlenen edebiyat sohbetlerini dinlerken yazmaya doğru evrildim diyebilirim. Dinlediğim şair ve yazarlar bana ilham oldu. Bu açıdan edebiyat mahfilleri önemli, katılan kişi fikir ve ilham oluyor bu ortamlar. Yine bu süre içerisinde edebiyatçı yazar Ali Sözer’le yollarım kesişti. Ali hocaya iki sayfa metinle gidip birlikte okuduktan sonra yarım sayfaya düştüğünü biliyorum. Bu öykü denemelerinin sonunda Mostar Dergisi’nin edebiyat eki olan Eşik Edebiyat’ta 10’a yakın öyküm yayınlandı. Sonrasında Gençokur dergisinde portre yazılarım yayınlandı. Yine edebiyatçıların sadece nüktelerini anlatan Nüktedan programı doğdu. Nüktedan 45 bölümde Semerkant Radyo’da bittikten sonra 20 bölüme yakın Gençokur dergisinde devam etti. Bu edebiyat programlarını Ramazan ayına ve bayramlara özel Bizim Ramazanlar ve Bizim Bayramlar programları takip etti.  

Whatsapp Görsel 2024 07 13 Saat 09.35.55 0402Ffc5

Kültür, sanat ve edebiyata olan ilginizin beslenme kaynakları nelerdir?  

Bu alanda beslenme kaynaklarım en başta kitaplar, üstatlar ve radyo ve televizyon programları. Zaten insan kültüre, sanata ve edebiyata önem verdiğinde otomatik olarak algıları açılıyor neyin
faydalı neyin gereksiz olduğunu anlayabiliyor. Psikolojide algıda seçicilik vardır ya onun gibi bir şey. Bir de bu alanlardan keyif alıyorsanız artık kütüphanelerden veya kültür sanat programlarından geri kalmamaya çalışıyorsunuz. Bir de şu var, tadına vardığınız şeyin Allah rızası için başkaları da faydalansın istiyorsunuz. Bu vesileyle de edebi faaliyetleri duyurabildiğiniz kadar duyuruyorsunuz. Kalbi selimimi, aklı selimimi ve zevki selimimi artıracak kitaplar okuyarak programlar izleyerek ve edebiyat ortamlarına katılarak beslenmeye çalışıyorum diyebilirim.

Okumanın hayatınızdaki anlamı…

Bir müslümanın okuma takvimi  olması lazım. Okumak kadim bir fiil, itibarlı bir fiil. Okumadığım zamanlar kendimi karanlıkta kalmış hissediyorum. Dışarıya karşı da biraz gergin oluyorum. Acizane benim günlük okuma rutinim şöyle, günümün on beş yirmi dakikasını yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e ayırırım. Bu olmazsa olmazdır benim için. Sonra kalbi selimimi artıracak kitaplara yönelirim. Bu bazen tefsir olur, bazen asrı saatten bir kitap olur bazen bir siyer olur. Sonra zevki selimimi artıracak kitaplara yönelirim. İşte bunlar edebi eserlerdir. Bu bazen bir deneme bazen bir hikâye bazen bir roman bazense bizi derin tefekküre yöneltecek düşünce yazıları olur. Mesela Hülya Günay Hanımefendinin Ağaçların Gölgesinde kitabı gibi. Bu kitabı okuduğunuzda kurulan edebi cümleler siz doğayla baş başa bırakıyor. Hem zevki seliminize katkı sağlıyor hem sizi derin tefekküre salıyor. Bunun yanında her gün bir edebiyat dergisinden iki üç yazı okumaya çalışırım. Bu bazen Karabatak olur, bazen Yedi İklim bazen de Ay Vakti gibi daha adını sayamadığım diğer edebiyat dergilerini takip etmeye çalışırım. Böylelikle güncel edebiyatı ve edebiyatçıları da tanıma fırsatı bulurum.  

Whatsapp Görsel 2024 07 13 Saat 09.36.24 Affb6346

Radyonun zaman tünelinden geçelim mi, ilk çıkış tarihinden bugüne radyoculuk hakkında neler     söylemek istersiniz?  

Türkiye’de ilk radyo yayını, Eşref Şefik’in “Aloalo muhterem samiin burası İstanbul telsiz telefonu…” anonsuyla başladı. Uzun yıllar devletin yönetiminde yayınlarını sürdüren radyonun etkisi televizyonunda olamadığı bir ortamda epeyce etkili olduğu düşünülebilir. Darbeler bile radyolardan anons edilerek halka duyurulmuş. Radyoculuk 90’lı yılların başında özel radyoların açılmasıyla başka bir hâle büründü. Televizyon olsa bile radyo hiçbir zaman önemini kaybetmedi. Ta ki sosyal medya çıkana kadar. Sosyal medya radyo dinleyicisini, kitleyi azaltsa da hâlâ mutfakta anneler, direksiyon başında sürücüler radyo dinliyor. Nasıl ki sosyal medyada kısa içerikler alıcı buluyorsa radyoda da kısa içerikler etkili oluyor. Biz de Semerkand Radyo olarak dini, tasavvufi ve kültürel yayınlık yapıyoruz. İlla ki dini ve kültür içerikli yayınları dinleyen bir kitle vardır ama bu ister devlet isterse özel kurumlar yapsın insanların gönlüne hitap edecek işler yapmadığınız zaman yaptığınız işlerin alıcısı çok az oluyor. Biz radyocu olarak tabir yerindeyse kültür nöbetindeyiz.  Kalbe giden yol edebiyattan şiirden sanattan geçer diyoruz. İnsanların kalbine ulaştığınızda da bir çok şeyin çözüleceğine, zulmün biteceğine inanıyoruz.  

Dijital içerik üreticiler, YouTube kanalları radyoculuğu nasıl etkiliyor?  

YouTube ve diğer dijital içerik üreticileri radyonun kitlesinden epeyce bir kitle eksiltti ama radyolarda içeriklerini gerek podcast gerek YouTube ve gerek farklı mecralarla içeriklerini buralar
aracılığıyla dinleyicisine ulaştırmaya  çalışıyorlar. Bence tüm radyolar halihazırdaki yayınlarını Youtube ve diğer dijital mecralara taşımalıdırlar. Oralardan da büyük bir kitleye ulaşabilirler.
  
  “Edebi Söyleşiler” radyo programı fikri nasıl çıktı? Çıkış noktası ile geldiği nokta arasında    yaşadıklarınız…

Edebi Söyleşiler’in ilk dönemini dört farklı hocayla yapıyordum. Yani her hafta bir hoca. Gerek hocalarımızın özel durumu gerek vakit sıkıntılarından dolayı program mahdut kaldı. Bazen de tekrara düşüyordu. Tabi ben hiç keyif almıyordum. Keyif almadığınız işi nereye kadar yapabilirsiniz ki. Yeni dönem toplantısına gitmeden içlerinde ünlü isimlerinde olduğu 20 – 30 kişilik bir listeyi yayın yönetmenimize sundum. O da bu durumdan sıkılmış ki hemen tamam yapabilirsen bu isimlerle başlayabilirsin dedi. Ben de program başlamadan nasıl bir yol izleyeceğim programı yaparken amacım ne olacak gibi sorular üzerinde düşündüm ve programın nasıl ilerleyeceği hakkında bir karara vardım. Programda yazarların şairlerin fikir adamlarının okuma ve yazma serüvenlerinden başlayıp edebiyat anlayışlarını ve eserlerini hakkında konuşmak bana büyük bir keyif veriyordu.  Her bir yazarın farklı bir macerası oluyor bunları dinlemek benim için ayrı bir kıymete haizdi. Program çoğu kez zuhuratlı olarak ilerliyor hazırladığım soruları bile sormuyordum hatta her seferinde süreyi bile aşıyorduk. Benim keyif aldığım ve fayda gördüğüm bir programdan mutlaka başkaları da fayda görüyordur diye düşünüyorum.  

Whatsapp Görsel 2024 07 13 Saat 09.36.45 70A4F948

Kültür, sanat ve edebiyat ile ilgili içerikler üreten YouTube kanalınız ve  diğer  çalışmalarınız hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?  

Aslında ben programın videolarını tanıtım için çekmiştim. Çünkü bir farkındalık uyandırmam gerekiyor ki dinleyiciye ve özellikle ilgisi olana ulaşayım. Bir iki program sonra kendi kendime dedim ki neden olan videoları youtube’a yüklemeyeyim. Hem herkese açık bir arşivim olur hem ölçülebilir verilere ulaşırım hem de daha çok insana ulaşmak niyetiyle edebiyatla alakalı işlerimi güzel bir tasarımla sosyal mecraya taşıyorum. Hem tam bölüm hem de kısa kısa keserek yüklüyorum. Daha güzel projelerim var sırasını bekliyorlar. Rabbim cümlemizi muvaffak etsin.

    Edebiyatçıların nüktelerine ilginiz nasıl başladı? Nüktenin önemi nedir?

Edebiyatçıların nüktelerini anlatan bir kitap okudum ve bunu radyoya taşıma isteği oluştu. Sonra benzer kitaplar okuyarak ve akademik tezlere bakarak her hafta 30 dk sürecek metinler hazırladım ve program olarak sundum. Buna neden önem verdim? Çünkü nükte de bence bir edebi sanattı. Sayfalarca anlatamayacağınız mevzuları bir nükteyle hem de kalıcı bir şekilde anlatabiliyordunuz ve bunu edebiyatçılar çok iyi yapıyordu. Nüktenin bu etkileyici gücü beni de etkiledi ve bu programı yapmaya karar verdim. Mizahla bir çok şey izah edilebiliyordu. Ve edebiyatçılar bunu hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan yapıyordu. İşin burası ayrı bir güzeldi. 45 bölüm sonra Semerkand Radyo’da programı bitirdik fakat Gençokur dergisinde 20 bölüme yakın bir köşe olarak devam etti.  
 
   Kültür, sanat ve edebiyat âşığı olarak sizin gibi gençlere vermek istediğiniz mesaj…

Kültür sanat ve edebiyat faliyetletleriyle gençlere vermek istediğim mesaj şu en başta kendim olmak üzere kalbi selim, aklı selim ve zevki selimimizi geliştirerek kalbimize dönmek, kalplere ulaşmak insanların kalbine güzeli ulaştırdıktan sonra savaşların biteceğine inanıyorum. Keşke
herkes kalbine dönse içine baksa edebiyat birazda insana bunu yaptırıyor. Diyen ne güzel demiş “Eve dön, şarkıya dön, kalbine dön” edebiyat faaliyetlerinin amacı bence tam da bu.

Whatsapp Görsel 2024 07 13 Saat 09.45.43 D80E3850
   
    Başarılarınız daim olsun, kutluyoruz. Röportajın sonunda eklemek istedikleriniz… 

Bu sayfada bize de yer ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Bizler gençleri daha genel ifadeyle insanımızı elimizden geldiği kadar okumaya yazmaya ve edebiyatla ilgilenmeye davet etmeliyiz. Çünkü değerlerimizi yarınlara ulaştıracak ve geçmişle bağlarımızı kuracak ve kuvvetlendirecek olan edebiyattır, şiirdir, metinlerdir. Ayrıca hangi işi yaparsak yapalım işin içinde edebiyat yoksa, şiir yoksa, kültürel faaliyetler ve sanat yoksa o işler ruhsuz işlerdir. Edebiyat, kültür ve sanat yaptığımız işlerin ruhudur tabir yerindeyse…