Hikâye anlatıcısı, sanat terapisi uygulayıcısı, eğitmen Değerli Didem Tarlalı hanımefendi ile gerçekleştirdiğimiz sohbetin ikinci bölümünde “Bereket olması için israf olmaması lazım. Bu düşüncede de böyle ne zaman israflı düşünceler içindeyseniz bereketiniz kaçıyor. Ne zaman ki zamanınızı israf ediyorsunuz, yaptığınız işin bereketi kaçıyor” dedi.  

Didem Hanım’ın içinde boşluk var mıdır, ilham nedir sizin hayatınızda?  

İçimde boşluk yok. İçimde hiçbir zaman boşluk olmadı. İçim her zaman tam, bu yüzden eksik kalan her şey içimdeki tamlığa dâhil oldu. Ruhum hayatı sevgiyle kapsıyor. Kırıldıktan sonra neşeleniyorum, ben “zaman” a böyle direndim. Dilini bilmediğim insanların ne söylediklerini daha hızlı anladığımı fark edince, benim için meselenin “dil” olmadığını, insanları, evreni algılamak olduğunu kavradım. İnsanların verdikleri cevaplar değil sordukları sorular daha çok ilgimi çeker. Hikâye orada kalp gibi atarken ben peşinden giderim. Bana ilham veren, herkesin ve her şeyin kendi doğasını kabul edişimdir. Hayat çok mucizevî. Her an her şey değişiyor. Hikâye her an yeniden yazılıyor. Bir hikâye anlatıcısı olarak bu mucizevî gücü kalbimde her zaman hissederim. Hisleri, olayları, durumları her şeyi izlerim; kuş bakışı, aşağıdaki kıyıdan, köşeden bazen de olayın ve durumun tam içinden dinlerim, kalbimle dinlerim. Sonra yazmaya başlarım, anlatmaya başlarım.  

Whatsapp Görsel 2024 06 28 Saat 14.44.33 Ce593177

Masal hep içimizde kadim bir işleyiş neler söylemek istersiniz?  

Masal anlatıcılığı, Türkiye’de Anadolu coğrafyasında “masal anası” ve “masal atası” olarak çok uzun zamanlardan beri var olan bir işleyiş. Masal anlatan kadınlara “masal anası”, masal anlatan erkeklere “masal atası” deniliyor. Yöreye göre “dengbejler” var mesela onlar da hikâye anlatıcısıdır. Biz kadim Türk tiyatrosunda da anlatıcılığı görüyoruz. Bizim kültürümüzde anlatıcılık geleneği var. Hikâyeleri gerçek bir peri masalı olan büyük anne ve dedelerimizden dinlediğimiz hikâye ve masallar bu kadim birikimin delili. Dinlediklerim sayesinde kelimeleri, kavramları görmeden oluşturabiliyor, zihnimde canlandırıyorum. Çok güçlü bir kaynaktan besleniyorum.  

Yetişkinlere yönelik atölye çalışmalarınız hakkında neler paylaşmak istersiniz?  

Yetişkinlere ve çocuklara hikâye anlatmak çok farklı deneyimler. Yetişkinlere yönelik iki farklı atölye yapıyorum. Birisi sadece eğitimcilere has verdiğim  “Eğitimde hikâye anlatmanın gücü” diğeri ise,  yetişkinlere yönelik hikâye anlatıcılığını ve sanat terapisi yöntemlerini kullanarak yetişkinlerin de  kendi hikâyesini keşfettiği, hikâyeler yazdığı, bol bol güldüğü, bol bol duygulandığı güzel atölyeler tasarlıyorum. Bu sayede de çok güzel insanlarla tanışıyorum. Yetişkinlere yönelik masal gecelerinde de müzisyenlerle birlikte hikâyeler anlatıyorum. Ben doğaçlama yapıp hikâye anlatırken, müzisyenler de aynı şeyi yapıyor. Yetişkinlere yönelik hikâye geceleri, hikâye ve müziğin harmanlandığı gösterilerdir.  

Whatsapp Görsel 2024 06 28 Saat 14.44.32 9Bcb912A

Didem Tarlalı’nın çalışmaları ve bu çalışmaların kendi hayatı ve başkalarının hayatındaki yeri hakkında neler söylersiniz?  

Kalbim Zamana Böyle direniyor isimli bir şiir kitabım var. Yunus Emre Enstitüsü’nde, hem çocuklara hem yetişkinlere atölyeler yaptım. Yurt içi ve yurt dışında çeşitli kurum, dernek ve kuruluşlarla çalışıyorum. Bu işin en güzel yanlarından bir tanesi sayısız güzel insan tanıdım. Kanaatimce insan insan tanıdıkça insan oluyor. O kadar insana ulaşabilmek çok büyük bir lütuf, bu durum bana çok özel geliyor. Dilerim çok daha fazla insana ulaşmak nasip olsun.  Hikâye ya da sanatsal çalışmalar, insanın kendisi ile bağlantıyı kuran, iletişimdeki bağlantıyı kuran kolaylaştırıcılar. Ben bağlantı kurmaya çalışıyorum. Herkesin kendisi ile bir başkası ile bağlantı kurmasını sağlamak için çalışmalar yapıyorum. Bunu da kendi bildiğim havuzdan yapıyorum. Hayatı okumak bitmiyor, her an her dakika okuyoruz. Benim her şeyi bir havuza atma huyum var. Her anı toplayıp havuza atıyorum, o havuzdan da gerekli olan ne ise, kişiye, zamana uygun olarak hikâyelerle güzel güzel paylaşıyoruz. Yetişkinlerle de çocuk ruhla bambaşka bir formda birlikte oluyoruz.  

Whatsapp Görsel 2024 06 28 Saat 14.44.32 0Ded4D95

Çocuklar ile yaptığınız atölyeler…  

Çocuklarla yaptığım atölye çalışmalarında, hem şiir üzerine çalışmalar yaptırıyorum. Her çocuğun şiir yazabileceğini düşünüyorum. Her çocuğun masal anlatabileceğini düşünüyorum. Her çocuğun hikâye yazabileceğini düşünüyorum. Edebiyatla çocukları buluşturan ve edebiyat aracılığı ile de kendilerini ifade edebildikleri atölye çalışmaları yapıyorum. Çok küçük çocuklarla da çalışıyorum. On beş yılı geçkin yılda atölye ve sahneden çocuklarla performanslarda yaklaşık iki milyon çocuğa ulaştım. Çok çocukla çalıştım.  

Çocuk atölyelerinden hatıralarınızı paylaşmak ister misiniz?  

Her çocuk bir mucize sayısız hatıralar var. İki hatıramı paylaşmak isterim. Bir atölyede resim çalışmasından hikâyeler oluşturuyoruz. Çocuk beş yaşında, “Ben hiç resim yapamıyorum, hikâyem yok” dedi. Sen sayfayı aç, ben geliyorum dedim. Sayfayı açtık, boyalarını çıkardık, gönlünce yerine yerleşmesini sağladım. Müthiş üzgün, yapamıyorum, ne yapacağımı bilmiyorum düşünceleri içinde. Ne istiyorsun diye sorduğumda “Bir şey çizemiyorum ki” dedi. Buldum dedim, bak söyledin “Bir şey” bir nokta, bak şimdi istediğin renk bir kalem seç şimdi bütün bu sayfa senin bütün bu sayfanın istediğin noktasına bir tane nokta yap, ben de bunu göreyim. Heyecanla noktayı tam orta bir yere yaptı. Harika dedim. “Ama ben bembeyaz bir sayfada bir nokta yaptım başka ne yapacağımı bilmiyorum” deyince bak bir nokta yaptın, birçok nokta yapabilirsin. Sonra o bir sürü noktalar yaptı, rengârenk noktalar… Bu defa “Benim şimdi bu noktaları ne hikâyem olabilir ki?” dedi. Bir dakika tatlım dedim; bak bu noktaların bazıları büyük, bazıları küçük, bazıları birbirine yakın, bazıları uzak, bazıları yan yana, bazıları birleşmiş, bazıları çok ayrı bunların hepsi hikâye güldük.  
İkincisi, özellikle çocuklara zaman vermemiz gerektiği ile ilgili bağlantılı bir hatıra. Bir okulda sanat öğretmenliği yapıyorum. Çocuklara kendilerini anlatan şiirler yazdırıyordum, amaç şiir değil kendilerini ifade etmelerini sağlamak. Bir çocuk dedi ki, “Ben ölmek istiyorum” dedi. Neden dedim. “Ben çünkü şiir yazamam” dedi. Tamam dedim. Gel benim şu kâğıtları düzenlemem gerekiyor, bana yardım et sen, konudan uzaklaş. Geldi yanıma, bu arada diğer çocuklar hevesle kâğıtları getiriyor. Ben kâğıtları dizerken sohbet ediyorum. Brokoli seviyor musun, makarna seviyor musun, basketbol seviyor musun anlatıyorum, her şeye diyor ki “Hayır sevmiyorum” ben dedim ki bulduk, ilk dizeni bulduk. Madem sevmiyorsun yaz “Hiçbir şey sevmiyorum”  bu sensin. O ilk dizeyi yazdı ama bu arada
herkes şiirlerini getiriyor, bu durumdan hiç hoşlanmadı. “Ben ne yazacağımı bilmiyorum” dedi. Yaz dedim, “Ben ne yazacağımı bilmiyorum” ikinci dizen ortaya çıktı. Sonra dedi ki “Ben kırmızı sevmiyorum” yaz dedim, sonra ben anladım ki sevmediği şeyleri yazmaya başlayacak. Biraz uzaklaşayım o yazsın. Yazmaya başladı, onu sevmiyorum, bunu sevmiyorum yazmış yazmış yazmış. En sonunda da demiş ki, “Ben bıkmayı seviyorum” yazmış, bana getirdi. Şahane yazmışsın dedim, şahane. Bu örnek zaman vermektir. Ben o sekiz yaşındaki çocuğa zaman verdim. Yazmazsan yazma, şiir şöyle yazılır, şiir yazamıyor musun sen de böyle değil. Hayat böyle değil. Dur bakayım anlayayım, bakalım ne oluyor, konuşalım bunun hakkında. Sohbet, bence her şey sohbet. Sohbet ettiğiniz zaman bir başkasını anlarsınız.  

Whatsapp Görsel 2024 06 28 Saat 14.45.20 3010767D

Mülteci çocuklar ile ilgili neler söylemek istersiniz?  

Mülteci çocuklar için, hayat pembe bulutlar altında hoş kokulu çiçeklerin bahçesi değildi, hayat güllerin ve dikenlerin beraber olduğu bahçeydi. Önce dinledik, duyduk birbirimizi sonra yazmaya başladık, hikâyemizi yeni baştan. Hayal kurmak güzel bir gelecek için umutlanmak demekti. 2019-2020 yıllarında mülteci çocuklarla bir projede birlikte olduk. Onlar hikâyelerini yazdılar, ben de editörlüğünü yaptım ve kitaba dönüştü. Bir gün bir çalışma sırasında içlerinden biri bana dedi ki “Sihir gerçek değildir, sevgi gerçektir.” Bu söz kazındı kalbime ve örüldü bu sözle hikâye.

Masal, hikâye anlatıcılığında bir filtreniz var mı, nelere dikkat edersiniz?  

Ben içime sinmeyen küçük bir nokta bile olsa o masalı anlatmam. Çok özen gösteririm anlatacaklarıma. Benim kullandığım filtre şu; bu masal, bu hikâye dünyanın herhangi bir yerinde dünyanın herhangi bir çocuğuna anlatılabilir mi? Yani bu değerlerden süzülüp, hiçbir konuda ayrım yapmıyorsa, gönül varsa o hikâyede anlatırım. Gönül yoksa ayrımcılık varsa anlatmam. Ben özen göstermeye gönül vermiş biriyim.  

Whatsapp Görsel 2024 06 28 Saat 14.44.32 0Bd6211B

Sizce bereket nedir, iş hayatı, masal bağlamında nasıl değerlendirirsiniz?  

Bereket, kıtlık bilincinde olmamak… Bereketin olduğu yerde kıtlık yok, sonsuz verici. O bilinçte olduğunuz zaman, yemek de pişiyor herkes de yiyiyor, hiçbir şey ziyan olmuyor. Bereket olması için israf olmaması lazım. Bu düşüncede de böyle ne zaman israflı düşünceler içindeyseniz bereketiniz kaçıyor. Ne zaman ki zamanınızı israf ediyorsunuz, yaptığınız işin bereketi kaçıyor. Bereket ne demek ben bizzat yaşadım ve gördüm. Bereketin paylaştıkça da çoğaldığını biliyorum. Siz ne kadar insanlara kalpten verirseniz, o kadar da alıyorsunuz. Babam esnaftı, bütün çalışanlarından önce işyerine giderdi. Yapılması ne gerekiyorsa onu yapardı, ben işletmenin sahibiyim düşüncesine kapılmazdı. Çocukken merak etmiştim neden böyle yapıyor diye; bana dedi ki “Berekettir. Sabahın erken saatinde gidilir, bir esnaf geç açmaz dükkânını, bereketi kaçar.” Ben bunu çalışmalarımda gördüm. Çünkü sabah çalışmak, bir işe sabah başlamak bunu bir şiirimdeki dize ile ifade edeyim: “Zaman içinde zaman açılması” yani zaman içinden zaman açılır, bereket böyle bir şeydir. Enerjinin içinden bir enerji açılır. Bence, her ne yapıyorsanız yapın bereketini kaçırmamak lazım. Masal da çok sihirli bir dünya anlatılıyor, böyle bir şey yok. Biz şunun farkında olmalıyız, her kelimemiz bir dilek halidir. Her düşüncemiz bir dilek hali. Bizim üç hakkımız yok sonsuz hakkımız var. Bunu idrak ettiğimiz zaman hayatımız değişiyor.  

İnsan…

İnsan olarak bu görünüşteyiz, böyle doğduk. İnsan olmak büyük bir yolculuk. Benim idrak ettiğim insan olmak bir gönül halidir. Bu dünyanın verdiği maddi öğretiler de var ama insan olalım. Bu bir yolculuk…