Hıdır Yıldırım; 1972 yılında Kütahya’da doğdu. Bir süre gazetecilik yapan Yıldırım, 1998 yılında öğretmenliğe başladı. Kütahya’da ve Ankara’da çeşitli okullarda Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı. Bu dönemde çeşitli kademelerde ve çeşitli unvanlar taşıyarak Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen bünyesinde amatör ve profesyonel sendikacılık yaptı. Yıldırım, yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli sempozyumlar düzenledi; eğitim, kültür, sanat ve hukuk alanında çok sayıda süreli ve süresiz yayının editörlüğünü yürüttü, yayınını yönetti, pek çok kitabı yayına hazırladı. 16 Mart 2017 tarihli ve 30009 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan 2017/9974 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu üyeliğine seçildi. 20 Eylül 2021 tarihinde Adalet Bakanlığı’na Bakanlık Müşaviri olarak atandı. Halen bu görevini sürdürmektedir. Yıldırım ayrıca, 14 Şubat 2022 tarihinden bu yana Mehmet Akif İnan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır.  

Vefatının 24. yıl dönümünde Mehmet Akif İnan Vakfı Başkanı Hıdır Yıldırım ile Mehmet Akif İnan’ı konuştuk.

Vefatının 24. yıl dönümünde Mehmet Akif İnan’ı rahmetle anıyoruz. Mehmet Akif İnan ile tanışma öykünüzü paylaşır mısınız? 
Başta 24. vefat yıl dönümünde andığımız Mehmet Akif İnan olmak üzere, ümmet davasını, Mescid-i Aksa, Kudüs ve Filistin Davasını yüreğinde taşıyan, mücadelesine ışık, diline vird, dizine derman eyleyen, dünyasına mana, ahiretine azık kılan bütün öncüleri, mücadele insanlarını rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.
Mehmet Akif İnan, Üstad Necip Fazıl’ı önce tanıma ve ardından tanışmasına ilişkin şöyle söyler: “Necip Fazıl ile tanışmamız 1961 yılına rastlar. Kendilerini tanımam ise daha öncelere dayanır. Diyebilirim ki okumayı yazmayı sökmeye başladığım yıllarda tanıdım. Şöyle ki babam rahmetli Büyük Doğu dergisinin okuyucusuydu. Dolayısıyla gerek dergi münasebetiyle olsun, gerek üstadın öteki telif eserleri dolayısıyla olsun üstadın ismi evimizde geçen bir isimdi. Bu sebeple üstadın ismini duymam tâ çocukluk yıllarıma dayanır ve eserlerine ilgimin başlaması bende... 1961 sonrası fiili tanışmaya döndü.” Benim de Mehmet Akif İnan’ı tanımam ve bilahare tanışmam aynen bu şekilde olmuştur. 


1970’li yılların sonlarında Yeni Devir, 80’li yıllarda ise Milli Gazete babamın takip ettiği gazetelerdi. Hatta 1984’ten itibaren Milli Gazete’ye abone de olmuştu. Gazete evimize gelirdi. Bu dönemler, Mehmet Akif İnan ve arkadaşlarının Yeni Devir’de ve bilahare Milli Gazete’de yazdıkları yıllardır. Çok erken bir dönemde gazete, kitap, dergi okumaya başladığımı söyleyebilirim. Hatta yolda giderken gördüğüm bir gazeteyi bile ayakkabılarımla düzleştirir, bir şeyler okur, yoluma öyle devam ederdim. Dolayısıyla bir şekilde eve gelen gazeteleri ilanlarına varıncaya kadar okurdum. Bu gazetelerde yazısı çıkan köşe yazarları, ilan ve reklamı çıkan esnaf, bu gazetelerde hakkında olumlu değerlendirmelerde bulunulan ilim ve fikir adamları ile siyasetçileri bizim muhitimiz, diğerlerini muhitimizin dışındakiler olarak kabul ederdim. Bu manada Mehmet Akif İnan bildiğim, aşina olduğum bir isimdi. 1992 yılında Eğitim-Bir’in kurulmasıyla birlikte farklı bir veçhesiyle de tanımaya başladık. 1995 yılının Ocak ayında sendika şubesinin mekan açılışı için Kütahya’ya gelmiş, ben biraz geç kalmıştım, açılış gerçekleşmişti. Akşamında ise, kendisini yerel Çini TV’de,o yıllarda sigaranın kendisini ne kadar olumsuz etkilediğini de gösteren bol öksürüklü bir edebiyat programında gördüm. Ertesi yıl, 1996 yılının 27-28 Temmuz tarihlerinde Kütahya’da yapılan “1. Şair Şeyhi’yi Anma ve Şiir Şöleni”ne katılmak üzere Kütahya’ya geldiğinde ise tanışmış olduk. Kendisini otogardan aldım, iki gün boyunca da kendisine aracımla refakat ettim. Söz konusu şölen çerçevesinde icra edilen program ve gezilere ben götürdüm. Zaten Kütahya’ya da bu iki ziyaretin dışında başka bir ziyareti olmadı. Sendikaya ilgimiz ve sendikayla ilişkimiz olmasına karşın biz de Ankara’ya sendikal gündemle hiç gelmedik. O yıllarda geliş gidişler şimdiki gibi değildi. 

8112


Mehmet Akif İnan’ı okurlarımıza tanıtır mısınız? 


Mehmet Akif İnan’ı tanıyanlar onu, şu kelimelerle tavsif ediyorlar: Şair, yazar, öğretmen, sendikacı, mütefekkir, yayıncı, hatip, aydın, sanatçı, has şair, soy şair, iyi şair, Hicret şairi, Kudüs şairi, Mescid-i Aksa şairi, sevda adamı, dava adamı, kültür adamı, gönül adamı, eylem adamı, kararlı, ilkeli, cerbezeli, vakarlı, nezaketli, insaniyetli, heybetli, şefkatli, merhametli,Mücadeleci, lider, cömert, dürüst, zarif, ince, kibar, naif, nazik, nüktedan, karizmatik, hatırşinas, beyefendi, centilmen, merkez şahsiyet…
Mehmet Akif İnan, ifade edilenlerden de anlaşılacağı üzere, şahsiyet sahibi, kısa sürede temayüz etmesine imkân sağlayan çeşitli melekelere sahip Müslüman bir aydın profilini taşımaktadır. 60 yıllık ömrü boyunca başka başka yollardan hep aynı hedefe ulaşmaya çalışmış, geçtiği bütün yollarda hep aynı izleri bırakmıştır. Yalpalamamış, istikamet problemi yaşamamış, zamana ve zemine göre yön değiştirenlerden olmamıştır.


Mehmet Akif İnan’ın dikkat çeken bir başka yönü de hezarfen oluşudur. Şairlik, yazarlık, hatiplik, yayıncılık, öğretmenlik, sendikacılık gibi pek çok alanda başarı göstermiş bir kişidir.
Mehmet Akif Ersoy’un ölümünden 3,5 yıl sonra dünyaya gelen Mehmet Akif İnan, pek çok yönden adını aldığı İstiklal Sairiyle benzerlik göstermektedir. Mehmet Akif Ersoy, Fatih’te doğmuş, seciyesini Kur’anlı ev, pehlivanlı mahalle, rasathaneli mektep oluşturmuştur. O, Temiz Tahir Efendi’nin oğludur. Mehmet Akif İnan ise Urfa’nın Balıklıgöl Mahallesi’nde doğmuştur. Babası medresede ve Mekteb-i Sanayi’de okumuş gümrük memuru Hacı Müslim Efendi’dir. “Dindar, doğayı seven, namuslu, haram ve helâle dikkat eden, kelimenin tam anlamıyla inanmış bir insan”dır. Aile, bir Müslüman ailesi. Mahalle bir Müslüman mahallesi. Şehir bir Müslüman şehridir.Mehmet Akif İnan, Urfa’da, yerli değerleri teneffüs ederek çocukluğunu ve ilkgençliğini dolu dolu geçirmiştir.
Lise son sınıfı okumak üzere gittiği  Maraş Lisesi’nde Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Sait Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Hasan Seyithanoğlu gibi ömür boyu yol arkadaşlığı yapacağı arkadaşlarıyla tanışmıştır. Bu ekibin irtibatlı olduğu, Maraş Lisesi mezunu ve İstanbul Hukuk öğrencisi Nuri Pakdil’le de bu ekip vasıtasıyla tanışmıştır. 
İnsanı yetiştiren insan ve mekândır.Mehmet Akif İnan, aile, şehir ve arkadaş çevresi itibariyle yerli bir aydın olarak yetişmiştir. Mehmet Akif İnan, fildişi kuleden fikir empoze eden bir aydın olmamıştır. Çilesini çektiği fikrinin sahada mücadelesini de vermiş, yayın faaliyetleriyle, konferans organizasyonlarıyla ve bizzat konferanslar vererek alışılmışın dışında farklı biraydın profili ortaya koymuştur. Aydınlar neredeyse iki yüz yıldır halka yabancıdır. Halkın değerlerine düşmanlık yapmakta, halkı biçimlendirme çalışmalarına öncülük etmekte, değerleriyle barışık kalmakta ısrarlı olanları itibarsızlaştırmaktadır. Mehmet Akif İnan halkın içinden, hakla ve değerleriyle barışık, yerli bir aydındır. Mücadelesi, halkın kendi değerlerinin farkına varmasının sağlanmasına yöneliktir. Bunu “Ve bir sofra gibi sersem önüne / Yerli düşüncenin ürünlerini” mısralarıyla ifade eder.


Mehmet Akif İnan, alanının teorisini anlatan bir edebiyat öğretmeni değildir. Mehmet Akif İnan, kendi edebî anlayışı çerçevesinde şiir ve nesir olmak üzere eser vermiş üretken, aynı zamanda medeniyet değerleri bağlamında mesleğinin öneminin farkında olarak mesleğinin çilesini çekmiş bir edebiyat öğretmenidir.
Mehmet Akif İnan, bir öğretmen, bir kamu çalışanı, bir Müslüman aydın olarak hem mesleki olarak eğitim çalışanlarının doğru temsille sendika çatısı altında sosyal ve ekonomik gelişimlerine katkıda bulunma hem de ait olduğu medeniyet değerlerinin yeni ortaya çıkan bir hizmet alanında temsil edilmesi bakımından önce 14 Şubat 1992 tarihinde Eğitim-Bir-Sen’i, ardından da 9 Haziran 1995’te Memur-Sen Konfederasyonunu kurarak vefatına kadar Genel Başkanlığını yürütmüştür.
Sendikacılıkta başarı göstermek için şahsiyet ve meleke sahibi olmak gereklidir. Bir medeniyet savaşçısı olarak Mehmet Akif İnan, şairliği, yazarlığı, hatipliği, dava adamı oluşu gibi nitelikleriyle geniş bir alanda tanınmaktadır. Onun öncülüğü ve ağabeyliği Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in kuruluşu ve teşkilâtlanması esnasında gerekli olan ilk enerjiyi karşılamıştır.

2

Efendim bugünün şartlarından Mehmet Akif İnan’ın yaşadığı döneme bakınca sendikacı olmak büyük bir cesaret, emek istiyor, kurduğu sendika büyüyerek, güçlenerek, sürdürülebilirliğini de koruyor. Nasıl değerlendirirsiniz? 


Rahmetli Nurettin Topçu, Sorbon’da birlikte tahsil gördükleri ve çok sevdiği insanlardan birisi olan Remzi Oğuz Arık’ın 1954 yılında bir uçak kazasında vefatı üzerine şöyle der:  “Her büyük adamın ölümüyle arz üzerinde gerçek hayatı başlar. Sanki beden toprağa girince ruhlara akacak feyiz dışa fışkırır”. Nurettin Topçu’nun kendisi için de geçerli olan bu cümle, yakın zamanda doğumunun 150. yılı dolayısıyla bir sempozyum gerçekleştirdiğimiz ve ayrıca vefatının 87. yıl dönümünde andığımız Mehmet Akif Ersoy için de geçerlidir. Aynı cümle Vakfımızın adını taşıdığı Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in kurucusu Mehmet Akif İnan için de geçerlidir. 
Mehmet Akif İnan, Mehmet Akif Ersoy’a muhabbet duyulan bir aile ocağında dünyaya gelmiş ve onun adı verilmiştir. Ömrünün kırk yılında Anadolu sathında verdiği konferanslarında en çok anlattığı isimlerden birisi Mehmet Akif Ersoy olmuştur. Mehmet Akif İnan, “Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?” diyen şairin milletin gönlünde bu denli bir yer tutmasına vesile olan sırrın farkındadır. O milletin değerleriyle donanmış, milletin derdiyle dertlenmiş, kalbi millet sevgisiyle dolu ve heyecanı milli hisler olan hiç kimsenin nisyana terk edilmeyeceğini bilir. Bu yüzden,“Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, / Destanlar yayılır mezarımızdan”der. Bu beyit, Topçu’nun “Her büyük adamın ölümüyle arz üzerinde gerçek hayatı başlar. Sanki beden toprağa girince ruhlara akacak feyiz dışa fışkırır” cümlesinin iki mısra halinde söylenişidir. Mehmet Akif İnan daha kesin ve keskin bir ifade olan “fışkırır” kelimesi yerine “yayılır” kelimesini tercih etmiştir.  
Mehmet Akif İnan, 60 yıllık ömründe, kimi anıt ağaçların uzun süre toprağın altına işleyip sonra yeryüzünde gelişerek bilahare anıtlaşması gibi, öğretmen, gazeteci, dergi yöneticisi, hatip, sendikacı olarak hep büyük mücadeleler ve fedakarlıklarla toprağın altına işlemiş, bu mücadelesi yaşamı sırasında görülmüş, takdir edilmiş, ancak vefatının ardından anıtlaşmıştır.   
Bugün Mehmet Akif İnan’ın ardında sadaka-i cariye nev’inden bıraktığı sendikası, öğrencileri, eserleri ve fikirleri ile onun gerçek hayatının fani hayatından daha uzun, daha bereketli, daha tesirli ve ahiret azığı olarak daha verimli olduğu görülüyor.   


Mehmet Akif İnan’ın sendikacılığı, zihinlerin 12 Eylül’ün sivil alanda meydana getirdiği büyük yıkımın halen etkisinde olduğu bir süreçte başlamış, anayasal ve yasal zeminin bulunmadığı bir vasatta, büyük istifhamları bir bir gidere gidere ve kalın düğümleri bir bir çöze çöze ağır ama emin adımlarla ilerlemiştir. Hemen ardından gelişen 28 Şubat Süreci, sivil alanı yeniden tahrip etmiş, ancak Mehmet Akif İnan’ın liderliğindeki kadro, bayrağı yere düşürmeden inatla ve azimle ilerlemesini sürdürmüştür.
Mehmet Akif İnan’ın sendikacılığı, uzun yıllar toprağın altına işleyen sonra toprağın üstünde hızla serpilerek anıtlaşan ağaç metaforuna benziyor. Onun 2000 yılında vefatının ardından 2001 yılında sendika kanunu çıkarılmış, sendika istikrarlı bir büyüme ile Memur-Sen Konfederasyonu 2009 yılında “Yetkili Konfederasyon”; 2011 yılında da Eğitim-Bir-Sen “Yetkili Sendika” olmuş, kamu çalışanları böylelikle samimi ve nitelikli temsile kavuşmuşlardır. 

3
Mehmet Akif İnan Vakfı “Aşarak zamanı yenile çağı” örneğine az rastlanan dinamik bir vakıf.  Mehmet Akif İnan’ın kurumsallaşmaya verdiği önem, girişimci,cesur ruhu itici güç olmalı. Vakfın tarihçesi ve başarısı hakkında neler söylemek istersiniz? 


Mehmet Akif İnan bir vefa şairidir. Bütün ömrünü ahde vefa sadedinde bir gayretle geçirmiştir. Onun “Bütün giysileri yırtsak yeridir / Yeter bize vefa elbiseleri” beyti, vefaya bakışını ortaya koyar. Mehmet Akif İnan’ın vefaya olan vurgusu, kurduğu sendika ve konfederasyonun da vefayı önceleyen bir yapıda olmasını intaç etmiştir. Bu çerçevede hemen ölümünün ardından başlamak üzere anma programları yapılmış, hakkında kitaplar yayımlamış, sağlığında yayımlanmış kitaplarının yeni baskıları yapılmış, gazete ve dergilerde kalmış yazı ve söyleşileri derlenerek kitaplaştırılmıştır.
Bu vefakarlığın bir başka somut nişanesi “Mehmet Akif İnan Vakfı” olmuştur. Memur-Sen Konfederasyonu ve Eğitim-Bir-Sen, Genel Başkan Ali Yalçın’ın öncülüğünde, Mehmet Akif İnan’ın adını ve hatırasını yaşatmak, onun medeniyet mücadelesi doğrultusunda çalışmalar yapmak, birliğe, kardeşliğe, dayanışmaya, kaynaşmaya zemin sunmak adına Mehmet Akif İnan Vakfı’nı kurmuştur.   
Mehmet Akif İnan Vakfı, 18.11.2016 tarihinde vakıf beratını almış ve kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Mehmet Akif İnan Vakfı, 5 Ocak 2018 tarihi itibariyle de Ankara’da Hamamönü’ndeMehmet Akif Ersoy’un havasının hakim olduğu bir muhitte, TaceddinDergahı’na çok yakın bir yerde yeni hizmet binasında faaliyete başlamıştır.
Mehmet Akif İnan’ın düşünce dünyası, mücadele azmi, mücadelesinin gerekçeleri, mücadele arkadaşları, eserleri Mehmet Akif İnan Vakfının meşguliyet çerçevesini ve ilişkisini ortaya koymaktadır.
Mehmet Akif İnan Vakfı’nın kurulduğu günlerde ben bir devlet görevi dolayısıyla görevin gerektirdiği kanuni mecburiyete istinaden sendikadan ve Vakıf’tan fiilen ayrı durumdaydım. Ancak Genel Başkanımız Ali Yalçın Bey, beni arayarak Vakfa remz olacak bir ifade hususunda katkıda bulunmamı istedi. Ben de Mehmet Akif İnan Vakfı’na remz olacak en iyi ifadenin Mehmet Akif İnan’ın şiirlerinde bulunacağı düşüncesiyle şiirlerine baktım. Nihayet “Ağ” şiirindeki“Aşarak zamanı yenile çağı” mısrası, Mehmet Akif İnan Vakfı ibaresinin altına eklenerek Vakfı çerçeveleyen bir bütünlük elde edilmiş oldu. Bu mısranın üstünde “Ey yolda kaybolan ezilen haber” mısrası yer almaktadır. İkisi bir beyiti meydana getirir: “Ey yolda kaybolan ezilen haber /Aşarak zamanı yenile çağı” Aslında beyit bütün olarak ele alındığında daha vazıh bir şekilde Mehmet Akif İnan Vakfı’nı ifade ediyor. 

1212
Mehmet Akif İnan Vakfı’nın faaliyetleri nelerdir? 


Mehmet Akif İnan Vakfı, bir eğitim ve kültür vakfıdır. Faaliyetleri de bu çerçevede şekillenmektedir. Edebiyatımızın, kültür ve sanat dünyamızın önemli isimlerinin anılması, anlaşılması doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz sempozyumlar, paneller, konferanslar, düzenli olarak sürdürdüğümüz sohbet programları olan “Tarih Musahabeleri” ve “Edebiyat Musahabeleri”, Türkiye’nin eğitim sistemine ilişkin spesifik konularda gerçekleştirdiğimiz çalıştaylar düzenli faaliyet skalamızı oluşturuyor. 2023 yılında 1 çalıştay, 4 de büyük sempozyum düzenledik. Bunları yayına da dönüştürüyoruz.
Bunun yanında her yıl 6 Ocak’ta 6 kategoride Mehmet Akif İnan Ödülleri veriyoruz. 6 Ocak 2024 tarihinde 5. Mehmet Akif İnan Ödülleri Programı’nı geniş bir katılımla gerçekleştirdik.
İki yıl önce Memur-Sen ve bağlı sendikaların katkılarıyla İdlib’deKemmune yerleşkesi içerisinde400 prefabrik ev, bir okul, bir cami, çocuk parkı inşa ettirdik. Buna da “Mehmet Akif İnan Mahallesi” adını verdik. 
6 Şubat 2023 Depremlerinin ardından deprem bölgesine yönelik çeşitli yardım faaliyetleri organize ettik. Acil ihtiyaç paketleri hazırlayarak binlerce paketi, bilhassa kadınlara yönelik olarak, bölgede depremzedelere ulaştırdık. 4 Ocak 2024 Perşembe günü, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in dayanışma ve işbirliği içerisinde olduğu uluslararası sendikaların katkıları ve Eğitim-Bir-Sen’in güçlü desteğiyle Hatay’da inşa ettirdiğimiz anaokulunun açılışını gerçekleştirdik.  

4
İfade ettiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Hatay’da Emek Anaokulu açılışını gerçekleştirdiniz. İşbirliği ve dayanışma içinde bulunduğunuz konfederasyon ve sendikalar hakkında ve proje hakkında bilgiler paylaşır mısınız? 


Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, 2015 yılından itibaren bir uluslararasılaşma sürecine girdi. Dünyanın her yerinden çeşitli sendika ve konfederasyonlarla işbirliği ve dayanışma protokolleri imzalandı, karşılıklı geliş gidişler oldu, İstanbul’da ve Ankara’da geniş katılımlı toplantılar, kongreler düzenlendi, belli bir yakınlaşma husule geldi. 
Emek ve hak mücadelesini “Yerelden evrensele soylu mücadele” sloganıyla sürdüren Memur-Sen’in çağrısıyla 25 ülkeden 33 konfederasyonun katılımıyla 2021 yılında İstanbul’da Uluslararası Emek Örgütü (ILC) kuruldu. Kuruluşu deklare etmek için gerçekleştirilen Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi'ne ise 33 ülkeden 43 konfederasyon ve 4 bölgesel emek örgütü katıldı.
Bu yakınlaşmalar, acıların ve sevinçlerin paylaşıldığı bir atmosferi meydana getirdi. Zaten ortaya konulan çabaların ulaşmak istediği netice de buydu. Öteden beri Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, dünyanın herhangi bir köşesinde bir acı yaşandığında bunu yüreğinde hisseden ve acıyı dindirmek için bütün imkanlarını seferber eden bir itiyada sahiptir. Bu uluslararasılaşma sürecinde ilişki ve iletişim halinde olunan sendika ve konfederasyonlar, 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından hemen duyarlılık gösterdiler ve acıyı paylaşmak, acil ihtiyaçların karşılanması ve ardından büyük felaketin etkilerinin ortadan kaldırılması süreçlerine katkıda bulunmak istediler. Bu çerçevede yürütülen işbirliği ile Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen ve Mehmet Akif İnan Vakfı’mızın imkanlarını da önce demin de ifade ettiğim gibi acil ihtiyaçların giderilmesinin ardından, süregelen katkıları somut bir varlığa dönüştürmek adına, yardımın miktarına bakılmaksızın, sendikaların katkılarına Eğitim-Bir-Sen’in ciddi bir katkısıyla Mehmet Akif İnan Vakfımızın öncülüğü ve organizasyonuyla Hatay’da “Emek Anaokulu” yaptırılmış ve yurtdışından sendikacıların katılıyla hizmete açılmıştır. 

6


Planlanan hayata geçecek projeler var mı? 


2024 yılında inşallah yine çalıştay, panel, sempozyum, anma programları planlıyoruz. İnşallah kitap yayınlarımız da olacak. 6 Ocak 2025 tarihi Mehmet Akif İnan’ın vefatının 25. yıl dönümü. Geniş çaplı bir sempozyum düzenleyeceğiz. 2015 yılında “Doğumunun 75. Vefatının 15. Yılında Mehmet Akif İnan Sempozyumu” düzenlemiştik. 2015 yılından bu yana, yaptığımız çeşitli yayınlar, Mehmet Akif İnan’ın gazete ve dergilerde kalan yazılarından elde ettiğimiz yeni kitaplarla ve dergilerin özel sayılarıyla Mehmet Akif İnan’ın hayatı, sanatı, mücadelesi, sendikacılığına ilişkin yeni yorumlamalar yapılması gerekli hale geldi. 25. yılda inşallah bunu gerçekleştireceğiz. 
Vakıf binamızı daha aktif kullanmak istiyoruz. Buna ilişkin yüz yüze periyodik çalışmalara ağırlık vereceğiz. Gençlere yönelik, onların daha iyi yetişmelerine katkı sunacak düzenli seminer programları başlatacağız. Edebiyatımıza yeni yüzler kazandırmak, yeni yazarlar yetişmesine vesile olmak için bir roman yarışması düşünüyoruz.  

5
“5. Mehmet Akif İnan Ödülleri” ödül töreni yapıldı. Jüri çalışmasında değerlendirme kriterleri nelerdir, bu seneki tören hakkında neler paylaşmak istersiniz? 


Yedi güzel adamın aksiyoneri, Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ın hatırasını canlı tutmak, fikrî ve manevî mirasını yaşatmak amacıyla 2020 yılından beri Mehmet Akif İnan Vakfı ve Memur-Sen işbirliğiyle Mehmet Akif İnan Ödülleri veriliyor. 
Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Prof. Dr. Ali Osman Acar, Prof. Dr. Mete Gündoğan, Ömer Faruk Ergezen ve Ahmet Özer’den oluşan jürimiz, alanında temayüz etmiş kişi ve kurumları değerlendirerek 6 kategoride ödül verilecek isimleri belirliyor. Ardından 6 Ocak tarihinde geniş katılımlı bir törenle ödüller sahiplerine takdim ediliyor. 
6 Ocak 2024 tarihinde Ankara Kızılcahamam’da Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan’ın da katılımıyla gerçekleştirilen bir ödül programında 5. Mehmet Akif İnan Ödülleri sahiplerine verildi. 
Bu yıl, Çalışma Hayatı ve Emek Ödülü, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinde üstün yararlılık gösteren Maden İşçilerine takdim edilirken, Jüri Özel Ödülü’nün sahibi ise Siyonist İsrail tarafından soykırıma maruz bırakılan Filistinli Çocuklar oldu.Kültür Sanat ve Edebiyat Ödülü, Hikâyeci ve Yedi İklim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ali Haydar Haksal’a verilirken, Üstün Hizmete Vefa Ödülü Akademisyen ve Siyasetçi Prof. Dr. Sami Güçlü’ye verildi.Uluslararası Değer Ödülünün Sahibi İngiliz Karikatürist ve Sanatçı Steven William MacleanBell olurken, Başarı ve Teşvik Ödülü’ne Müzisyen ve Yazar Sedat Anar layık görüldü.

1


Mehmet Akif İnan’ın Kudüs’ünü anlatır mısınız? 


Mehmet Akif İnan, “Kudüs Şairi”, “Mescid-i Aksa Şairi” olarak tanınan bir şairdir, aynı zamanda. Onun bu şekilde anılması, Kudüs ve Mescid-i Aksa hususunda hissiyatı en lirik biçimde ifade eden “Mescid-i Aksa” şiirini yazmış olmasından ötürüdür. “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde / Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu / Varıp eşiğine alnımı koydum, / Sanki bir yeraltı nehr çağlıyordu”  dörtlüğüyle başlayan bu şiir, Koca Ragıp Paşa’nın “Egermaksûd eserse mısra-ı berceste kafidir” sözünü haklı çıkarırcasına Mehmet Akif İnan’ın tek bir şiirle “Kudüs Şairi”, “Mescid-i Aksa Şairi” olarak anılmasına vesile olmuştur.
Mehmet Akif İnan’ın Mescid-i Aksa şiiri ilk olarak 4 Ekim 1979 tarihinde çıkan ve “İslamcı” bir gençlik dergisi olarak kabul edilen “Akıncılar” dergisinin beşinci sayısında yayımlanmıştır. Mescid-i Aksa şiiri şairin ilk baskısı 1991 yılında Yedi İklim Yayınları tarafından gerçekleştirilen “Tenha Sözler” adlı kitabında da yer almaktadır.
Mehmet Akif İnan için Kudüs muhayyel bir belde, Mescid-i Aksa muhayyel bir mekân denilebilir. Çünkü Mehmet Akif İnan, altmış yıllık ömründe Kudüs şehrini ve Mescid-i Aksa’yı görmüş değildir. O, görmeden sevmiş ve o beldeye ilişkin aşkını, hasretini, acısını görmeden terennüm ettirmiştir. Kudüs aşkı ile bilinen diğer bir şair Nuri Pakdil ise ancak 82 yaşında Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı dünya gözüyle görebilmiştir.
Mehmet Akif İnan, Yeni Devir, Milli Gazete gibi gazetelerde Filistin Davası, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya dönük düşüncelerini ortaya koyduğu pek çok yazdığı köşe yazısı yayımlamıştır. Mehmet Akif İnan yazılarında Filistin topraklarında İsrail devletinin kuruluşu ve Filistinlilerin topraklarından çıkarılmasını, Kudüs’ün Müslümanlar açısından sahip olduğu önemi, Kudüs’ün işgalini ve Müslümanların bu işgal karşısındaki duyarsızlığını vb. ele almaktadır.
Mehmet Akif İnan, Yeni Devir gazetesinde yayımlanan “Mukaddes Kudüs”, “Kudüs Bir Kurtuluş Savaşına Çağırıyor Müslümanı”, “Kudüs Her Şeyimizdir”, “Kudüs Müslümanlarındır” başlıklı yazılarında Kudüs’ün İslam dünyası açısından önemini, İsrail’in Kudüs’e yönelik planlarını ele alır. Buna karşı yapılması gerekenleri ortaya koyar. Yazıların başlıkları bile Mehmet Akif İnan’ın Kudüs’e bakışını net biçimde ortaya koymaktadır.
Mehmet Akif İnan, Kudüs’ün İsrail tarafından işgalinin, herhangi bir devletin herhangi bir devletten bir şehrini zapt etmesi gibi olmadığını çünkü Kudüs’ün, herhangi bir devletin bir şehri değil, tıpkı Mekke gibi, tıpkı Medine gibi bütün yeryüzü Müslümanlarının şehri olduğunu belirtir. 


Efendim kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak eklemek istedikleriniz… 


Ben teşekkür ediyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Külliyat