Malatya’da Ramazan Yıldırım ile deprem sonrası Malatya esnafının mücadelesini konuştuk.

Şehir uyurken, esnaf ayaktadır. Erkenden evinden çıkar rızkının peşine düşer. Darabalar açılır, mallar dizilir, dükkânların önü sulanır, çarşılarda bir sabah hareketliliği gözlemlenir, bereket niyetiyle helal lokma peşinde güne başlanır. Sabah işleri toparlanır, komşular birleşir, sıcak ekmek kokusu çay kokusuna karışır, sevinç kadar acı, kazanç kadar kayıp da paylaşılır. Hız ve teknoloji dünyası ile ticaretin boyutları değişip,  e-ticaret, ihracat, kurumsal girişimcilik yönünde kendini güncellese de geleneksel Ahilik Teşkilatı, Lonca Teşkilatı yapısını koruyan işletmelerimizin varlığı, ayakta kalma mücadelesi devam etmektedir.

6 Şubat depreminin ardından, aileler, dostlar, iş arkadaşları, hayatlar bilye gibi dağıldı. Toplamak, toparlanmak bir süreç istiyor. Malatya Yeni Cami çevresindeki,  tarihi hanlar, çarşılar, işyerleri yıkıldı. Geriye belki bir tabela, belki bir kapı numarası ve yüreklerdeki kaldırılması mümkün olmayan enkaz kaldı. Ticari hayat büyük darbe aldı ve şehrini, birçoğu yuvasını yitirme travması yaşayan esnaf, ticaretinin durma noktasında olması ile de zorlu bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte birlik, beraberlik, paylaşma duygusu, bir selam dâhi çok kıymetli.

Akpınar’da, dört nesil sadece Malatya’nın değil, talebe göre Türkiye’nin dört bir tarafının organik sabun ve tohum ihtiyacını karşılayan, Yıldırım Sabunculuk Ramazan Yıldırım ile gözyaşı, tebessüm ile karışık, geçmişe özlem geleceğe ümit ile bakan dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ramazan Bey öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Malatyalı bir anne babanın çocuğuyum. İki oğlum ve bir erkek torunum var.  İnönü Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümünü dördüncü sınıfta ter k edip, askere gittim.  Çocukluğumdan itibaren babamın yanında, ticari hayatın içinde yetiştim. 40 yıldır ticaretle meşgulüm.  İki evladım memur, fakat onlar da tatillerini, çocukluklarını yanımda geçirip o ticari havayı teneffüs ettiler.

WhatsApp Image 2023-08-30 at 07.05.45

Yıldırım Ticaretin hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?

1943 yılında dedem ve babam kurmuşlar. Sabun, tohum ve kendir ticareti ile başlamışlar. Yıllar içinde kendir ticareti bittiği için, tohum ve sabunla devam ettik. Benim çocukluğum da bu ticarethanede geçti. Sonrasında büyüklerden bize devroldu. Bana da evlatlarım destek olmaktalar.

WhatsApp Image 2023-08-30 at 07.06.35

Babanızın size hayat boyu rehber olan nasihati, iş ahlâkını bizimle paylaşır mısınız?

Babam işyerini sabahın çok erken saatlerinde açar, temizliğini yapar, komşularıyla hasbıhal eder ve komşuluğa büyük önem verirdi. Müşteri velinimettir mantığı ile müşteri memnuniyetine de çok özen gösterirdi. Benim için rehber olan altın nasihati, “Asla müşterine yalan söyleyerek mal satmayacaksın.”  Derdi. Biz de bu terbiye ile her zaman helal kazanç peşinde olduk, 40 yıllık ticarette edindiğim bir evim vardı, depremde yıkıldı. Benden de çocuklarıma tek nasihatimdir; ne iş yaparlarsa yapsınlar dürüstlük, helal kazanç temel ilkemiz olmalıdır.

Bu bağlamda başınızdan geçen bir olay varsa bizlerle paylaşır mısınız?

Toplu bir sipariş için kargo bekliyordu. Tek çalışıyordum ve ürün yetiştirmeye çalışıyordum. Her zaman yardım amaçlı sabun almak için gelen birisi vardı. 3 tane sabun istedi. Şu an veremem dedim. O gece rüyama girdi, sabaha kadar uyumadım. Ertesi gün, köy pazarı, balık pazarı çarşıyı karış karış gezip buldum. Sabunlarını da takdim edip, helalleştim. Yanımda çalışan arkadaşla da tanıştırdım, belirli zamanlarda gelir, sabun ister, ne isterse vereceksin diye. Bir gönül yıkınca uyku haram, rüyada bile rahatsız etti bu olay da son oldu. Peygamber Efendimiz “Sadaka belayı def eder ve ömrü uzatır.” Buyuruyorlar.

Tohumculuğun yanı sıra doğal sabun satışında da iddialısınız bu konuda neler söylersiniz? 

Tohum,  Malatya bölgesinde en fazla dört ay sürüyor. Sabun on iki ay süren bir ürün. Bu nedenle de sabuna ağırlık verdik. Türkiye’nin her tarafına satış yapmaktayız.

WhatsApp Image 2023-08-30 at 07.07.11

Sabunların cildi kuruttuğuna dair bir inanış var. Doğal sabunların cilde yararları, ne tür rahatsızlıklara iyi geldiği hakkında bilgiler paylaşır mısınız?

Bütün sabunlar cildi kurutmaz. Burada önemli olan, müşteri cilt tipini ve ne istediğini bilmelidir. Tabi ki iyi bir sabun satıcısının da cilt tipleri hakkında bilgisi olmalı ve cilt, saç tipine uygun ürün tavsiye etme kabiliyeti olmalıdır. Soft ve gliserinli sabunlar, zeytinyağlı sabunlar cilde nem verir. Sert sabunlar da yağlı cilde iyidir. Zerdeçallı sabun, cildi parlatır ve ciltteki lekeleri yok eder. Salatalık sütü, eşek sütü ciltte yaşlanmayı durdurur, kırışıklık giderir. Ardıç katranlı sabun egzamaya, cilt döküntüsüne iyi gelir. Ardıç sabununda iki çeşit hile vardır. Ardıç ağacının tohumu sıkılır ondan yağlı katran elde edilir. Bu çok faydalıdır. Hileli olan ise petrolden elde edilendir. Kokusundan anlaşılıyor. Petrol rengi siyah kahverengi olur. Doğal ardıç sabunu ise, açık fıstık yeşili olur. Safran sabunu, keçi sütü, bıttım gibi çok çeşitli doğal sabunlarımız var. Bunun yanı sıra e vitaminli kolajenli sabunlar da var.

WhatsApp Image 2023-08-30 at 07.06.16

Yedi aydır ticaretiniz durdu, deprem öncesi satışları dikkate alırsak, sabun satışlarında en çok talep aldığınız ürün hangisiydi,  müşterilerinizden geri dönüşler nasıldı?

Zeytinyağlı güneş kurutma sabunlar çok talep topluyordu, halen de topluyor. Bıttım, zerdeçal ile devam eder. Son zamanlarda eşek sütü sabuna da talep fazladır. Geri dönüşler çok olumlu. Müşterilerimizin ilgi ve sadakati ile uzun yıllardır yolumuza devam ediyoruz. Daimi müşterilerimiz vardır,  bu aydan itibaren şehir dışına da kargo ile hizmet vermekteyiz.

WhatsApp Image 2023-08-30 at 07.06.53

Dilin susup, gözlerin konuştuğu, yüreklerin yandığı deprem acımız derin, hepimize geçmiş olsun.  Deprem süreci hakkında neler paylaşmak istersiniz?

Öncelikle on bir ilimizde depremi yaşayan ve fiziki olarak yaşamadığı halde bu travmaya ortak olan tüm ülkemizin insanına geçmiş olsun. Her şeyden önce şehrimizin yıkılması büyük bir travma bizim için. Depremin ilk günleri kış şartları da eklenince çok zordu. İstanbul’a geçebilmek için bile bir hafta Malatya’da beklemek durumunda kaldık. İlk aylarda İstanbul’da çocuklarımın yanındaydım. Bu süreçte ailemizin, İstanbul’da yaşayan dostlarımızın sevgisi, ilgisi, desteği bize büyük moral ve güç oldu. Ramazan bayramı ertesi dönüş yaptık. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Ticaretimizi kurmak, yuvamızı kurmak gerekiyordu. Bu şehir benim doğduğum, büyüdüğüm, evlatlarımı büyüttüğüm, dostluklarım, ticaretim, hayatım. Hayatımıza sahip çıkmamız gerekiyordu. Konteynır işyeri için dört ay bekledik. Anahtarlarımız teslim edildi. Bürokratik işlemler için daireler arasında gezmek çok yordu bizi. Ulaşım sorunu yaşıyoruz. Şu an her şey çok zor. Günlük bir mücadelenin içinden çıkıp eve geliyoruz. Yıkımların ortasında dinlenmek mümkün değil. Vali Konağı’nda oturuyorum. Her gün çevremizde yıkım var, bitmesi de zaman alacak. Her iş kolunda olduğu gibi, küçük esnaf da büyük darbe aldı. Arkadaşlarımız zor durumda. Çocukları ile çalışanlar, büyük aileler var. Şu an hepsi işsiz. Bir taraftan da birbirimize destek olup, ayakta kalabilme mücadelesi veriyoruz.

Ankara Esnaf Çarşısı’nda ticarethaneniz faaliyete başladı, hayırlı olmasını dileriz. Çarşı hakkında bilgi paylaşır mısınız?

Ankara Esnaf Çarşısı, Niyazi Mahallesi’nde Sanayi Bakanlığımız, Fırat Kalkınma ajansı ve Ankara Esnaf Odaları Birliği’nin katkılarıyla, Malatya Belediyesi, valilik katılımı ile 150 dükkânlık kurulan bir alan. Kuralar çekildi. Şu an çoğu işyeri boş, bir an önce komşularımızın gelmesini ve çarşının hareketlenmesini bekliyoruz. 40 yıllık alışkanlık ile Akpınar’ın hareketli sokaklarından sonra bu durgunluğa alışmak zor geliyor. 40 yıldır olduğu gibi her sabah işimizin başına geliyor, rızkımızın peşinde mücadelemize devam ediyoruz. Malatya dışından gelen telefon siparişlerine, kargo ile hizmet vermeye devam ediyoruz.

Son olarak eklemek istedikleriniz…

Kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek bir felaket başımıza geldi. İmtihanımız ağır ve süreç gerçekten yorucu. Her tarafta belirsizlik, her adımda bir sorun ile karşı karşıya kalmak bizleri yıpratıyor. Şehrimizi bir tarla gibi görmek moralimizi bozuyor, alışılacak bir manzara değil.  Umudumuz şehrimizin toparlanması, insanlarımızın mağduriyetlerinin en az zararla sona ermesi. Çok zamana ihtiyaç var, sabretmeye ihtiyaç var, birlik olmaya çok ihtiyaç var. Alışveriş yapmak şart değil, sohbet etmek için, bir selam için dahi olsa herkesi bekliyoruz.  Bu süreçte,  sesimiz olan, bizleri yalnız bırakmayan, İttifak Gazetesi’ne ve şahsınıza, başarılı ve uzun bir yayın hayatı diliyorum.  Çok teşekkür ederim.