Osmanlı Devleti, halkın refahı için üretimden tüketime kadar her sahayı denetim altında tutma çabasıyla Narh Sistemi'ni uygulamıştır. Bu sistem ile fiyatlar kontrol altına alınarak pahalılığın önüne geçilmiştir..
Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren ticari hayatın içinde yer almıştır.
İmparatorluğun özellikle büyük ticaret yolları üzerinde kurulmuş olması ticarette Devletin üstünlüğünü sağlamıştır.
Ticarete çok önem veren Osmanlı Devleti, bir yandan da eksik rekabet şartlarından ötürü fahiş fiyatların oluşmasına müdahale etmeyi ihmal etmemiştir. Bunun için Narh Sistemi olarak bilinen uygulamayı hayata geçiren Osmanlı, tekelciliği engelleyerek fahiş fiyatın önüne geçmiştir. Osmanlı Devletinde Narh Sistemi 15. yüzyıldan itibaren uygulanmaya başlamıştır. Buna göre çarşı ve pazarlardaki mallar, ancak devletin belirlediği fiyat aralığında satılmıştır.
VEZİRİAZAM DENETLERDİ
Hiçbir esnaf, malını devletin belirlediği narhın, yani üst sınır fiyatın üzerinde satamazdı. Piyasada satılan malların devletin belirlediği fiyatın üzerinde satılıp satılmadığının denetlenmesi, padişahın vekili olan veziriazamların en önemli göreviydi. Osmanlı Devleti bu konuya olacak dikkat etmiş ki, fiyat denetimini ihmal edildiği yönünde bir dedikodu çıkması Veziriazamın azline sebep olurdu. Bu yüzden veziriazamlar, çarşamba günleri yanlarına İstanbul kadısı ile muhtesibi, yani dönemin zabıta müdürünü alarak esnafı denetler, karaborsacılık yapan, pahalı mal satan ve kalitesiz mal üreten esnafı ağır bir
şekilde cezalandırılırdı.
PAHALI SATAN ESNAF SOPA YERDİ
Geliştirilen Nahr siteminde toptancı ile perakendecilerin fiyatları farklı olur, iki fiyat ayrı ayrı gösterilirdi. Esnaf aldığı mala en fazla yüzde 10-15 kâr koyabilirdi. Yüzde 15'ten fazla kârla mal satan esnaf tespit edilirse, önce kadıya götürülür, ardından falakaya çekilirdi. Karpuz, kavun, elma, armut, kiraz gibi meyveler ile mercimek, nohut, pirinç gibi bakliyat türleri mevsimine göre kadı tarafından belirlenen fiyattan satılırdı.
Devlet tarafından hizmet sektörü için de üst fiyat sınırı belirlenirdi. Terzilerin dikecekleri elbiselerin fiyatlarını da devlet, kumaşın cinsine ve üzerinde kullanılacak aksesuvara göre belirlerdi. Devletin belirlediği fiyatın üzerinde elbise diken terziler, kadının yani hâkimin karşısına çıkarılır, suçu sabit olursa kafasına tahta külah geçirilerek meydanlar veya sokaklarda teşhir edilirdi.
EN ÇOK ET VE EKMEK DENETLENİRDİ
Osmanlı Devleti pahalılık konusunda en fazla 2 üründe daha çok dikkat etmiştir. Bunlar ekmek ve et idi. Et mevsimine ve ayına göre fiyatlandırılır, kışın pahalı yaz aylarında ucuz olurdu. Mayıs ve Haziran ile Eylül, Ekim ve Kasım aylarında 1 kilosu 1 akçe, Temmuz ve Ağustos aylarında 1 kilo 200 gramı 1 akçe, Aralık ayından Mayıs ayının sonuna kadar ise 850 gramı 1 akçeye satılırdı. Keçi eti, koyun etinden ucuz olurken, en pahalısı kuzu etiydi. Keçi ve koyun etleri ayrı ayrı satılır, karıştıran olursa kadı tarafından cezalandırılırdı. Devletin tayin ettiği fiyattan yüksek satanlar ile eksik tartanlar, sattıkları etin her 5 gramına 1 akçe ceza verirlerdi.
SUÇLU FIRINCIYA TAHTA KÜLÂH..!
Halkın ucuz ekmek yemesi için sıkı denetim yapan Osmanlı Devleti ekmek için ayrı önem göstermiştir. Halkın ama yiyeceği olan ekmek başta padişah olmak üzere bütün devlet görevlileri fırınları sıkı bir denetim altında tutarlardı. Ekmeğin içerisinde başka bir madde bulunursa veya çiğ pişmişse fırıncı falakaya yatırılırdı. Eğer ekmek belirlenen gramajın altındaysa fırıncının kafasına suçlu olduğunu belirten tahta bir külah geçirilir veya para cezası verilirdi. Ayrıca fırıncılar un gelmemesi ihtimaline karşı bir aylık kullandıkları miktarı depolarında bulundurmak zorundaydılar.
ZABITALAR FALAKAYA YATIRIRDI
Osmanlı Devletinde esnafın denetimi muhtesib, ihtisab ağası veya ihtisab emini adı verilen bir görevlinin emri altındaki teşkilatla yapılırdı. Bunlar Osmanlı döneminin zabıtalarıdır. Her kadılıkta, bir muhtesib bulunur ve kadının emriyle hareket ederdi. Esnaf kanunnamesinde, "Allah'ın yarattığı her şeyin hukukunun görülüp gözetilmesinden muhtesibin sorumlu olduğu" kaydı bulunur. Muhtesib, yalnız esnafı denetlemez, yeni işyerlerinin açılması ve yol izni verilmesi gibi konulara da bakardı. Muhtesib, emrindeki zabıtalarla esnafı teftişi sırasında suçu dayağı gerektiren bir kişiyi bulursa çarşı ortasında falakaya yatırtır, eğer suçu hapis veya sürgünü gerektiren biri olursa idari makamlara bildirirdi.
RESİMALTI:
TERAZİLER KONTROL EDİLİRDİ.
Bakkallar sattıkları malları narhla (devletin belirlediği fiyattan) satalar. Müşteri aldığı malın eksik olduğunu iddia eder ve hakikaten tartıldığı zaman eksik çıkarsa satan, kadı ve devlet görevlileri tarafından cezalandırılır. Bu yüzden bakkalların terazileri her zaman kontrol edilir ve noksan tartmamasına dikkat edilir. Terazilerin kefelerinin her ikisi de nizami ölçülerde olmalı ve kullanılan ölçü ağırlıklarında eksiklik bulunmamalıdır. Teraziler teftişlerde kontrol edilmelidir."