Üveysi Karni bizim bildiğimiz adıyla Veysel Karani, Peygamber Efendimizin risaletini duyar duyar duymaz Müslüman olur ve tarife gelmez bir aşkla yanar tutuşur….
Veysel Karani Hazretleri Resulullah efendimizi görmeyi çok ister, lâkin gözleri görmeyen ve hasta bir anacığı vardır. Onu yedirmeli, içirmeli, paklamalı, bebek gibi bakmalıdır. Çok ister ama anasını bırakıp nasıl gitsin? Hem yol sabah çıkılıp akşam dönülecek cinsten değildir ki. İşte bu çaresizlik içinde kendini ibadete verir. Gün gelir perdeler açılır, o zikr ile meşgul iken hayvanları melekler güder. Ama dışarıdan bakanlar için deve peşinde dolanan garip bir çobandır.
RAHMET RÜZGÂRI ESİYOR
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), zaman zaman o cihete döner ve; “Yemen taraŞndan rahmet rüzgârı esiyor” derler, “Ümmetimden bir kimse vardır ki, kıyâmette Rebîa ve Mudâr kabîlelerinin koyunlarının kılları adedince kişiye şefâat edecektir...”
Eshâb-ı kirâm sorar: “Yâ Resulallah kimdir o?”
- Allah’ın kullarından biri
- Biz hepimiz kullarız, ismi nedir?
- Üveys!
- Nerelidir?
- Karnlıdır.
- O sizi gördü mü?
- Baş gözü ile görmedi.
- Hayret size bu kadar âşık olsun da,
hizmet ve huzurunuza koşup gelmesin.
- Gelmediyse benim dînime bağlılığın- dandır. İhtiyâr bir annesi vardır. Gözleri görmez, elleri tutmaz. Üveys gündüzleri deve çobanlığı yapar, aldığını annesinin
nafakasına harcar.
HIRKAMI ONA GÖTÜRÜN
Hazreti Ebu Bekir sorar: “Peki biz onu görür müyüz?” Efendimiz “Sen göremezsin” buyururlar. Ard›ndan Hazret-i Ömer ve Hazret-i Ali’ye döner “Siz onu görürsünüz” derler, “avucunun içinde bir gümüş miktarı beyazlık vardır. Bu, baras beyazlığı değildir. Ona varınca selâmımı söyleyin, ümmetime duâ etsin.” Resullulah Efendimiz vefâtları yaklaştığında Üveys-i Karnî’yi hatırlar, “hırkamı ona götürün” buyururlar...
Hazret-i Ömer hırka-i saâdeti, Üveys-i Karnî’ye vermek için Kûfe’ye gelir. Yanında Hazreti Ali de vardır. Sorar soruşturur onu bulurlar. Namaz kılmaktadır. Selâm verince, hazret-i Ömer yanına gider ve sorar: “isminiz?”
- Abdullah (Allahın kulu)
- Ama hangi Abdullah?
- Buralarda beni Üveys diye çağırırlar.
- Sağ elini gösterebilir misin?
- Buyrun.
- Peygamber efendimizin size selâmı var.
ümmetime de duâ etsin” buyurdular.
- Yâ Ömer! Ben zayıf, âciz ve günahkâr bir kulum. Bu vasiyet başkasına âit olmasın?
- Hayır yâ Üveys! Aradığımız kimse sensin.
sışarını bir bir belirtti.
Veysel Karani Hazretleri çok hislenmiş
ve başını mübarek hırkaya koyarak Ümmet-i Muhammed’e yanık dualar etmişti.
HALK ZİYARET ETSİN...
Aradan yıllar geçer... Üveys-i Karnî’ye hediye edilen Hırka-i şerîf, Veysel Karani Hazretlerinin soyu tarafından saklanmış daha sonra Abbasi Ailesinden olan ve Hakkari havalisinde hüküm süren İrisan Beylerine geçmiş. İrisan Beyleri de bu hırkayı Sultan 2. Osman (Genç Osman)’a hediye etmişler. 2. Osman da bunların soyundan gelen ailede emanet olarak kalmasını ve her ramazanda halka ziyaret edilmesini istemiş. Sultan Abdülmecid, Fatih’te bulunan Hırka-i Şerif Camiini yaptırmış ve her sene mübarek hırka razaman ayında, dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlar tarafından ziyaret edilmektedir.