İstanbul’un muhtelif semtlerinde açılan sahaf festivallerini mümkün olduğu kadar takip ediyorum ve her seferinde çeşitli kitaplar, dergiler satın alıyorum. Üsküdar’daki sahaf festivallerinden birini dolaşırken Vehbi Cem Aşkun’un 'Merzifon Şairleri'ni, M. İhsan Sabuncuoğlu’nun 'Çorum Tarihine Ait Derlemelerim' isimli kitabını, Abdurrahim Zapsu’nun 'İlimden ve Edebden Mahrum Bir Papaza İlim ve Edep Dahilinde Cevap' adlı risalesini edindim. Ayrıca Mehmet Şevket Eygi Ağabeyimizin bin dokuz yüz altmışlı yıllarda çıkardığı haftalık 'Yeni İstiklal' gazetesinin bazı ciltlerini görünce dayanamadım, onları da aldım.

1 Aralık 1965 tarihli 'Yeni İstiklal'in sayfalarını çevirirken '12 Liraya Satılan Cami' başlıklı yazı dikkatimi çekti. 'Bir Kitaptan İbret Kayıtları' üst başlığını taşıyan makalenin konusunun, Cumhuriyet Halk Partisi devrinde satılan, kapatılan veya türlü işlerde kullanılan camiler olduğu anlaşılıyordu. Ahmed Bayezid tarafından kaleme alınan bu yazının kaynağı olarak da merhum Ahmed Gürkan’ın 'Mebusluğum' isimli kitabı gösteriliyor.

Demokrat Parti zamanında Tokat milletvekilliği yapan Ahmed Gürkan Bey hem sicili temiz bir siyasetçi hem de donanımlı bir ilim adamıydı. Bizim nesli etkileyen kitapların arasında onun da eserleri bulunuyordu. Mesela bunlardan biri 'İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi' adını taşıyordu. Ahmed Gürkan Bey, ayrıca milli ve manevi konulardaki hassasiyeti ile, Büyük Millet Meclisine verdiği önergelerle de tanınıyor.

Ahmed Bayezid’in, merhum Gürkan’ın 'Mebusluğum' isimli bu kitabını kaynak göstermek suretiyle kaleme aldığı yazıyı ben de ibret almanız ve cami kıyımına bir örnek olması için aşağıya iktibas ediyorum:

'Cumhuriyetin Türkiye’de ilanının üzerinden on iki yıl geçmişti ki, 1935’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden 2845 sayılı bir kanun çıkmış ve bu kanun ile cami ve mescitlerden bazılarının yani Vakıflar Umum Müdürlüğü’nün lüzum gördüklerinin tasfiye edilmesi ve kapatılması salahiyeti (yetkisi) verilmişti. Bu salahiyete dayanılarak veyahut bu salahiyat her nedense suiistimal edilerek beş yüzden fazla cami ve mescid kapatılmış, satılmış ve kiraya verilmiş bulunmaktadır.

İstanbul’da, Çakmakçılar’da Hoca Piri Camii vardır. Bu cami, Dikran isimli birine kiralanmıştı. Kaçliraya? Sekiz liraya! Sonradan Milli Varlığı Koruma Kanunu’nun ilavesiyle on iki liraya çıkmıştır. Vakıfların on iki liraya kiraladığı bu caminin içinde, kadın iskarpinleri ökçesi imalathanesi vardı. Minaresi yıkıldı, içerisini abdesthane yaptılar. Sonradan burası kahve parası ile başkasına devredilip kiraya verildi. İçinde at nallanan camiler vardı. Cami avluları gecekondularla esnaf dükkanlarıyla dolmuştu. Halbuki camiler ve mescidler kiraya verilmek için değil, mutlaka ibadet için ecdadımız tarafından inşa edilmiş, bizlere emaneten yadigâr bırakılmış müesseselerdir.

Aslında ise mabetler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için de kullanılamaz. Bir tek kilise gösterilebilir mi ki, tamirsiz, bakımsız olsun. O devirde ibadethane dışındaki işlere tahsis edilen cami ve mescidler bol boldu:

Sultanahmed’de Nakilbend Camii, enkaz kereste deposu, Şehzadebaşı’ndaki Burmalı Mescid kereste atölyesi, Babıali yokuşundaki Fatma Sultan Camii elbise deposu, Fatih’teki Hafız Paşa Camii kereste enkazı deposu olarak kullanıldı. Uzunçarşı’daki Atik İbrahim Paşa Camii esnafça işgal edilerek arsası gecekondularca kapatıldı. Fatih devrinden kalma Kantarcılar Demirtaş Camii yumurta deposu, Çarşıkapı’da Hüseyin Ağa Camii marangoz atölyesi, Vefa’da Mimarağa Camii nalbant dükkânı yapıldı.

Boğaziçi Küçüksu’da Mihrimah Camii CHP’nin işgalindeydi ve içinde güreşler yapılır, çaylı dans partileri düzenlenerek dans edilir, mihrabının önünde içki içilirdi. (Bu cami şimdi yoktur, tamamen yıkılmıştır.) Meclis zabıtlarına göre, 1935’te çıkarılan malum kanunun birinci maddesine eklenmiş ikinci fıkra ile binin üstünde cami ve mescid ya satılmış veya kiraya verilmişti. O ikinci fıkradaki hüküm şudur: Tasnif harici kalacak cami ve mescidler, usul ve mevzuata göre kendilerinden başkaca istifade edilmek üzere kapatılır.’

Bir milletvekilinin 4.9.1955 tarihinde, Kira Kanunu’nun birinci maddesine eklenecek ‘Mabetler kiraya verilemezler ve ibadet haricinde hiçbir iş için kullanılamaz’ fıkrası için yaptığı teklif büyük bir ekseriyetle reddolunmuştu.'

Bu konuda daha ayrıntılı bilgi almak isteyenlere Eşref Edip, İbrahim Hakkı Konyalı, Prof. Semavi Eyice gibi kalem erbabının eserleriyle, M. Şevket Eygi Bey’in 'Cami Kıyımı' adındaki kitabını tavsiye ediyorum.