6 sanatçı/şefin konuşmacı olarak  katıldığı 'Müzik İcra Kurumlarının Kurumsallaşması  Sorunu Çalıştayı' 23 Ocak, 2022, , saat 14.00 de çevrimiçi yapılmıştır.... 
Çalıştayı youtu.be/NYRJBaCg7SE izleyebilirsiniz
Konuşmacıların dile getirdiklerini  aktarmaya devam ediyoruz:
Dr. Cumhur KOCA / Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Türk Müziği Korosu Eski Şefi:
'Çok eski zamanlardan buyana Türk devlet yapısı içinde özellikle müzik ağırlıklı olmak üzere sanata yüksek yöneticilerce kısıtlı olsa da çok değer verilmiş ve maddi, manevi anlamda destek olunmuştur. (Tümurlenk- Abdülkadir Meragalı / Esirciler Kethudalığı yapan 17 yy bestakarlarımızdan büyük Itrî / III.Selim-Dede Efendi gibi ilk akla gelenler dışında) Sayamayacağımız kadar çok sanat erbabı, sanatçı kişiliğe sahip padişahlar sayesinde yaşadıkları dönemde saray Enderun (Sanat Okulu) çatısı altında korunmuş ve yüksek seviyede sanat üretimine teşvik edilmişlerdir.
Ü lkemizde Osmanlı döneminde III.Selim`in Nizam-ı Cedid (batılı anlamda düzenli ordu, şehirleşme, mimari, endüstri &ndash sanayi toplumsal yaşam estetik değerler vb. ) yenileşme ve değişim hareketiyle bir çaba içine girilmiş olsa da bu başarılamamış ve sonuçalınamamıştır. 1835 Yılında yeğeni II.Mahmut tahta geçmiş ve bu değişim hareketini belli ölçüde başarmıştır. Sanat adına bu dönemde topluca batılılaşma adına Mızıkayı Humâyun kurulmuş bando ve mızıka önem kazanmıştır. Hatta daha sonraki dönemde padişahlarından Sultan
Abdülaziz batı müziği besteleri yapmış ve bir anlamda öncü olmuştur.
Devletimiz geçmişten bugüne değin sanatı korumuş ve ihtiyaçları belli ölçüde karşılamıştır. Anlaşıldığı üzere yüksek yöneticiler seviyesinde bir korumacılık olsa da kişilere bağlı bir yapı olduğundan kurumsallık olarak süreçiçinde çok yol alamamıştır. Bizde batıdaki gibi haklar ve gelişmeler toplumsal tabanlı taleplerle değil bizzat değişim fikrini benimseyen kişi veya kişiler ile tarihsel olaylardan kaynaklı fırsatlardan yararlanılarak gerçekleştirilmektedir.
Cumhuriyet döneminde de Osmanlı`dan gelen korumacı sanatın devamı olarak Riyaseti Cumhur İnce Saz heyeti ve Riyaseti Cumhur Orkestrası kurulmuş düzenli konserler verilmiştir. Günümüzde de devletin Anayasa gereği sanat ve sanatçıyı koruma uygulaması devam etmektedir. Bizde aristokrat tabanlı bir devlet geleneği olmadığı için günümüz yöneticilerinin uygulamaları da kişisel birikimlerine göre değişiklik gösterebilmektedir.
Dolayısı ile sanata ve sanatçıya diğer devlet kurumlarındaki gibi davranılabilmektedir. Devletteki Sanat çatısı altında da her dalda liyakat sorunları yaşanmaktadır ve yaşanmaya devam edecektir. Özellikle Türk Müziği
alanında bu konu çok zarar verici boyutlardadır. Öte yandan devletin işleyişi olarak sanat kurumu olmak ayrıcalıklı bir durum da değildir. Devletin kuralları sanat kurumlarında da ast, üst ilişkisi olarak talimatlar ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Gelecekte iyileşmeler olsa da benzer şekilde devam edecektir. Devlet çatısı korumacılığında sanat kurumlarının kadro ihdas alanları olmasının önüne geçilmelidir. Özellikle Türk Müziği alanında devasa 80 &ndash 100 kişilik koro veya topluluklardansa 25 &ndash 30 kişilik ihtisas toplulukları oluşturularak hem hareket kabiliyeti hem de toplumun sanat gereksinimlerine uygun ülke
sathında Kültür Bakanlığı ve Belediye çatıları altında yaygınlaşması çok daha yararlı olacaktır. Özellikle bu toplulukların ihtiyacı olan ses, saz sanatçıları ve hem sanat, hem idari anlamda yöneticiler eğitim kurumları ile işbirliği halinde yetiştirilmelidir. Her topluluğun Türk Müziğinin her formunda müzik yapmasına gerek yoktur ve başarıda sağlanamıyor zaten. Yine Türk Müziği alanında artık kesin olarak Türk Müziği eğitimi veren Konservatuarlardan mezun olmuş adaylar için kadro ihdas edilmeli ve yönetmeliklerde şart olarak belirlenmelidir.
Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemde kurulan batı kaynaklı sanat topluluklarının (Çok Sesli Koro, Senfoni Orkestraları, Tiyatro, Opera ve Bale) sorunları olsa da hem kültürümüze hem de toplumumuza yabancı olmaları nedeniyle işlerine fazla karışılamamıştır. Bir anlamda batı kültürü olması ayrıca teknik ve kurumsal olarak sağlam bir alt yapıya ve geçmişe sahip olması faydalı olmuş, belli ölçüde de olsa kurumsal gelişme sağlayabilmiştir.
Özellikle Türk Müziği söz konusu olunca herkes çok kolay fikir beyan edebilmekte ve uygulanması konusunda ısrarcı olabilmektedir. (İlgililerin bilgisizliği, bilgililerin ilgisizliği) Türk Müziği konusunda 10 yılda bir şura toplanmalı ve yeni ihtiyaçlar için güncellemeler yapılmalıdır. Türkiye sosyo &ndash ekonomik ve kültürel olarak kalkınmasını tam anlamıyla gerçekleştirdiği zaman Türk müziği de payına düşen gelişmeyi ve kurumsallığı gerçekleştirme sürecine girecektir.'