Cumhurbaşkanlığı Külliyesi`nde dün yapılan törende, Mehmet Akif Ersoy`a, Cumhurbaşkanlığı Vefa Ödülü verildi. Törende Mehmet Akif Ersoy`un torunu Selma Ersoy Argon duygulu bir konuşma yaptı.
Özellikle beni konuşmasının başında şu sözleri çok etkiledi: 'Arkamda hafiyeler geziyor Eşref, ben vatan haini miyim; ' diyerek Mısır`a gönlü kırık gitmişti dedem.
11 yıl süren Mısır hayatından sonra İstanbul`a dönerken Fatih`e, Süleymaniye`ye bakarak içgeçirdiğini ve 'Yurda döndünüz, ne hissediyorsunuz?' diye soranlara, '11 yıl gurbette kaldım, 11 dakika daha dursaydım çıldıracaktım'
Konuşmasının devamında 'Bugün, Dedem Akif`in milletimize emanet ettiği haklı davasını, şair, yazar ve düşünce insanlarımızla kurduğumuz Mehmet Akif Ersoy Düşünce Derneği ve Sebilürreşad Eğitim, Kültür ve Medeniyet Derneği çatısı altında sürdürüyoruz.
Dava arkadaşlarımla birlikte yaklaşık on yıldır Anadolu`nun dört bir yanını gezip, Safahat iklimini gençliğimize taşımaya gayret ediyorum.
Dedemden yadigar Sebilürreşad dergisini üçyıldır yeniden yayınlıyoruz, genel yayın yönetmenliği gibi son derece güçve onurlu bir vazifeyi yerine getirmekte olan Fatih Bayhan evladım ve Yayın Kurulu Başkanımız Recep Garip beyefendiyle birlikte bugüne kadar yüzlerce konferansa iştirak ettik.
Bu konferanslarda yaklaşık 250 bin gençle buluştuk.
İki gün önce dedemin vekil seçildiği Burdur`da yine yüzlerce gençkardeşimizle Türk Ocağında bir aradaydık. Allah can sağlığı verdiği müddetçe dedem nasıl ki İslam coğrafyasında milli bir uyanış için gayret gösterdiyse bende bu vazifeyi sürdüreceğim' ifadelerini kullandı
Konuşmasını şu şekilde özetledi bize:
'Dedem Mehmet Akif, Kur`an şairiydi. Dil, anlatım ve yaşantısının merkezinde her zaman Kur`an ve sünnet vardı.
Tasvirleri, tasavvuru, sahneleri ve anlatımıyla edebi nasihatlerde bulundu. Kur`an`dan aldığı ilhamla asrın idrakine İslam`ı söyletti.
Ü lkemizin en zorlu dönemlerden geçtiği günlerde &ndash bugün olduğu gibi- umudunu her zaman diri tuttu. Yunus gibi Anadolu`yu, Doğu ve Batıyı gezerek ilim ve irfan ahlakıyla diriliş meş`alesini yaktı ve hayatı boyunca verdiği mücadelesini 'İslam medeniyeti ekseni' üzerinden sürdürdü.
Mücadele ettiği Batı medeniyetini ise 'tek dişi kalmış canavar' olarak nitelendirdi. Bu topraklarda 'tüten en son ocak' kalıncaya değin sürecek büyük bir mücadelenin fitilini ateşledi.
Ve 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın', diyerek milletimize en büyük duayı bıraktı.'
Konuşmasının sonunda:
'Öncelikle, Devletimizin en üst makamınca zat-ı alinizin öncülüğünde Dedem Mehmet Akif`e gösterilen bu vefa, bizi ziyadesiyle memnun etmiştir.
Gösterilen bu vefa için ailemiz ve Sebilürreşad adına kalbi şükranlarımızı kabul buyurmanızı istirham ediyoruz.
Birincisi Dedem Mehmet Akif`in doğum günü olan 20 Aralık ile vefat günü olan 27 Aralık haftasının 'Akif Haftası' olarak ilan edilmesini arzu ediyoruz.
İkincisi İstiklal marşımızın Meclisimizde kabul edildiği 12 Mart gününün, tensiplerinizle Gazi Meclisimizin himayesinde 'devletimizin resmi merasimine' dönüştürülmek suretiyle sahip çıkılmasını arzu ediyoruz.
Yarın dedemin 145. doğum günüdür.
Hayatı boyunca devletine sadakat gösteren, milli mücadeleye koşulsuz destek vererek milli marşımızı kaleme alan, milletimizin manevi cephesinde önderlik yapan Dedem Mehmet Akif`in, Devletinden hiçbir şey beklemeksizin bu samimiyeti gösterdiği ve İstiklal Marşı karşılığında verilen ödülü dahi şehit ve gazi eşlerine meslek öğreten 'Dar`ul Mesaiye' bağışladığı malumunuzdur.
Bugün, bizde onun ailesi olarak devletimizden tek dileğimiz sadece varlığını ebediyen sürdürmesi, milletimizle birlikte güçlü ve kudretli olmasıdır.
Bu nedenle
Zat-ı alinizin tensipleriyle milletimiz adına bize emanet ettiğiniz bu anlamlı 'vefa ödülü'nü, alıp hanemize götürmek yerine, yine milletimizin kalbi olan Gazi Meclisimizde açılacak 'Mehmet Akif köşesinde' ebediyen sergilenmesi için Meclisimize takdim etmek istiyoruz.'
İnşallah bu üçteklifte gerçekleşir.
Cumhurbaşkanı Külliyesindeki programın bitiminde Sebilürreşad Dergisi Merkezine geçtik. Selma Hanımla yakından tanışma bahtiyarlığına eriştim burada. Selma Hanım Çok kibar bir hanımefendi. Mehmet Akif üzerine sohbetimiz burada da devam etti. 'Dedemin şiirlerindeki özellik, her şiiri yaşayarak yazmış olmasıdır. Yani bize bir belgesel bırakmış, 'Safahat' onun ömrünün de safhalarıdır aynı zamanda' dedi sohbetimizde. Bizi davet edip ağırlayan Fatih Bayhan ve Recep Garip Beyefendiye bu vesileyle çok teşekkür ediyorum.