Mehmet Akif kökleri geçmişte, dalları gelecekte olan büyük bir Anadolu çınarına benzer. Onun gönül dünyası, Anadolu insanının her rüyasını gerçekleştirecek kadar geniş ve zengindir. Onun rüyasını gördüğü Anadolu, süreklilik ve bütünlük içinde, misyonunu değiştirmeden, vizyonunu sürekli yenileyen Türkiye'dir. 

Anadolu'nun bin yıllık tarihi içinde oluşan misyonu değişmez, ancak misyonuna ulaşmak için geliştirilen vizyon değişir. Değişmeyen misyon ile değişen vizyonu birbirine karıştıran toplumlar, kökleri geçmişte olan geleceklerini inşa edemezler.  
Türkiye'de vizyonu yenileme sürecinin dönüm noktalarından biri olan Tanzimat'tan bu yana misyon ve vizyon tartışmalarında, değişen değerler ile değişmeyen değerler birbirine karıştırıldığı için, yirminci yüzyılın başında Anadolu insanı Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar'dan İstanbul'a çekilmek zorunda kalmıştır. Geri çekilme sürecinde Türkiye, karşı karşıya olduğu bütün sorunların çözümünü kendi değerlerinde değil, başkalarının değerlerinde arayarak, geçmişinde benzeri olmayan bir yabancılaşma sürecine sürüklenmiştir.

Anadolu insanının köklerinden koparılma sürecini sorgulayan aydınların başında Mehmet Akif gelir. O, "Bu ezanlar ki şahadetleri" Anadolu insanının inancının özü, misyonunun temeli veTürklerin değişmez vatanı Anadolu topraklarında Kıyamet'e kadar"inlemeli"derken,Türklerin misyonunu geçmişte, vizyonunu da gelecekte arar. Osman Gazi'nin Osmanlı'nın kuruluşunda gördüğü rüyayı, Mehmet Akif Cumhuriyet'le Osmanlı'nın yenilenişinde görür. Türk toplumu, Anadolu'daki bin yıllık tarihine yaslanarak, geleceğin Türkiye'sinin temellerini atacaktır. 

Yahya Kemâl "Kökleri mâzide olan âtiyim" diyerek, Anadolu insanının geleceğini geçmişinde bulur, Mehmet Akif ise, geleceğin güvence altına alınabilmesi için, hem geçmişi, hem geleceği bugüne çeker. Sezai Karakoç'un "Mehmet Akif"isimli incelemesinde vurguladığı gibi: "Türk edebiyatında, Akif kadar, hayatı şiire ve şiiri de hayata sokmuş şair yoktur". O Anadolu insanının her alanda yoksullaşan hayatının şiirle zenginleştirileceğine inanır. Onun için, bütün boyutlarıyla hayat şiirdir. Sanat, hayatın şiirini yakalayarak, her alanda toplumu dönüştürmektir.