Erol Güngör 24 Nisan 1983 tarihinde bu dünyadaki ömrünü tamamladı. Kitaplarının dışında Ortadoğu, Ayrıntılı Haber ve Yeni İstanbul Gazetelerinde de baş makale ve makaleler yazdı. Erol Güngör`ün bu makaleleriyle ilgilenmek maalesef bir tek bana nasip oldu. Hakkında iki tanesi doktora olmak üzere toplam 37 tez yapıldı. Tez hazırlayan öğrencilerin aklına gelmeyebilir ama tez danışmanları da öğrencilerini bu makalelere yönlendiremez miydi? Meseleye bu açıdan baktığımızda hocaların da yeterliliği konusunda şüphe etmemek elde değil.
Örneğin Erol Güngör`ün dış politika konusundaki görüşlerinden bir tane yüksek lisans tezi üretilebilirdi. İçpolitika konusundaki görüşleri ile başka yazıları da tez olarak değerlendirilebilirdi.
Toplamı bin beş yüz âdeti bulan bu yazıların 1200 civarındaki kısmını 1974-1976 yılları arasında üçyıl boyunca Ortadoğu Gazetesi`nde başmakale olarak yazdı. Ortadoğu`da ayrıca 150 gün kadar da Evliya Çelebi Seyahatnamesini günümüz Türkçesine dönüştürerek yayınladı.
Gazete bir yazarın görüşlerini en geniş özgürlükte ifade edebildiği mecradır. Gazete yazılarında bam başka bir Erol Güngör ile karşılaşıyoruz. Gündemi takip eden, içve dış politika, siyasi partiler, kültür ve sanat konularında gündemle ilgili verilerin de kullanıldığı ama muhteşem bir muhakeme kudretiyle ifade edilen yazılar.. Bazı konular güncelliğini yitirmiş olsa da bazı yazılarındaki temel bakış açısı halen devam etmektedir. Bunlardan 1976 yılında yapılan 'Amerikan Seçimleri' ile ilgili yazdığı başmakalede anlattığı ve vurguladığı şeyler 2020 yılındaki Amerikan Seçimleri ile ilgili de aynı şeyleri ve kaygıları bize ve bütün dünyaya yaşatmıyor mu? 1Kasım 1976 tarihli yazı şu şekilde:
  'Şu günlerde pek çok kimse Türk-Amerikan münasebetlerinin kaderini ABD`deki başkan seçimlerine bağlı olarak düşünmektedir. Bu düşüncenin başlıca sebebi Başkan Ford`un seçimleri kaybetmesi halinde ABD dış politikasının değişme ihtimalidir. Herkesin bildiği gibi Ford ve hükümeti Yunanistan`la olan ihtilaflarımızda Türkiye`nin zararına olmayacak bir politika güdüyordu. Ve bizi ABD dış politikası bakımından birinci derecede ilgilendiren meselede buydu. Ford Hükümeti bizim büyük ölçüde benimsemiş olduğumuz bir politikayı karşılarındaki Kongre Muhalefetine rağmen iyi-kötü yürütmeyi başarmışlardı. Henüz askıda bulunan ve çözümü oldukça güçgörülen bazı meseleler seçimle değişecek yeni bir ABD dış politikası karşısında büsbütün çıkmaza girebilecekti. ABD - Türkiye münasebetlerinin kötü istikamette gelişmesi ihtimali başkan adayı Carter in kazanacağı hakkındaki haberlerden ileri gelmektedir. Meseleyi basite indirerek ele alacak olursak şu iki soruya cevap bulmalıyız:
Birincisi, Carter gerçekten seçimleri kazanabilecek midir? İkincisi ise, Carter in kazanması halinde dış politikanın daha doğrusu Türkiye ye tutumun değişip değişmeyeceğidir. Ford un seçimi kaybedip etmeyeceği yarın belli olacaktır. Çünkü seçimler yarın yapılacaktır. Şu sırada seçim kampanyasının gidişatı ile ilgili yorumların artık gereği kalmamıştır. Fakat oldukça bariz bir şekilde görünen odur ki kampanyanın başlangıcında hayli geride sayılan Ford son günlerde Carter hakkındaki tahminlere ulaşmış hatta onu geçer bir duruma girmiştir. Kampanyayı seçimlere pek az kala yoğunlaştırma düşüncesi belki de Ford karargâhının iyi düşünülmüş bir seçim taktiği idi. Her ne olursa olsun tahminlerimizi sadece Carter in kazanması ihtimaline göre yapmamız için ciddi bir sebep yoktur. Yarın yapılacak seçimlerde Ford un kazanması pekâlâ mümkündür. Carter Türk kamuoyunu iyice endişelendirir bir hale getirmiştir. Yunan asıllı Amerikalıların tertipledikleri toplantılarda yaptığı konuşmalar ve onun karargâhında bu konuda verilen beyanlar Demokrat Parti adayının iyiden iyiye Yunanistan tarafları olduğunu gösterecek mahiyette idi. Fakat bu beyanların bizi kötü tahminlere sevk etmesi herhalde fazla acelecilikten ileri gelmiştir. Unutmamalıyız ki Amerika da hatırı sayılır bir Yunanlı kalabalık vardır ve seçime giren herkes bu kalabalığın oylarını almayı düşünür. Ford un aynı tarzda beyanat vermeyişi onun Yunan asıllıları zaten kaybedişinden ileri gelmekteydi. Kısacası Carter in fazla Yunanistan                         taraftarı görünen sözleri büyük ölçüde birer seçim vaadinden ibaret sayılmalıdır.
ABD de hükümet sorumluluğunu yüklenen kim olursa olsun Ford un daha evvel içinde bulunduğu duruma düşeceği ve aynı problemlerle başlayacağı muhakkaktır.
Bizim için asıl mesele Amerikan hükümetinin değil Amerikan kongresinin Türk-ABD münasebetleri hakkında ki tutumu olacaktır.
Yani dünle bugün arasında değişen fazla bir şey yoktur.'
ABD`de 1976 seçimlerini mevcut başkana rağmen çok az farkla Carter kazandı. Seçime ihtiyatlı ve ihtimalli yaklaşan Erol Güngör ne diyordu: 'ABD - Türkiye münasebetlerinin kötü istikamette gelişmesi ihtimali başkan adayı Carter in kazanacağı hakkındaki haberlerden ileri gelmektedir.'
ABD` de 44 yıl sonra yapılan 2020 seçimlerini çok az farkla mevcut başkana rağmen Biden kazandı.
Dünle bugün arasında matematik olarak değişen fazla bir şey yoktur.
      Bakış açısı ve kaygılarda da sanki aynı..
      44 yıl önceden Erol Güngör bizi ikaz ediyor.
      Bunları kim bilir, kim okur, kim anlar.. 
      O halde Amerika`yı keşfe devam;