'Öğrenciler zaman zaman,

        &bull   'Hayatta işimize yaramayacak bunca kronoloji bilgisini nerede kullanacağız?

        &bull Fiilimsileri, neden öğrenmemiz gerekiyor?'

        &bull Logaritmanın bilmem hangi formülünü neden ezberliyoruz? ; vb. soruları soruyorlar.

Biz öğretmenler de genelde,

'Çocuklar! 'Bu bilgiler, özellikle sınav için, hayatınıza yön veren 'LGS, YGS, ALES; ' için gerekiyor. Bu sınavlar sizin geleceğinizi tayin eden sınavlar. O yüzden bunları bilmeniz gerekiyor, falan filan;

Öğrenci bunu o dönemde pek de anlamıyor. Yaşadığı, yapıp gördüğü hemen hiçbir yerde fiilimsi, kronolojik sıra, binlerce formül işine yaramıyor. Aklına bile gelmiyor. Bir manav kurduğu cümlenin içinde fiilimsi var mı, yok mu bunu pek de önemsemiyor. Aklının ucundan bile geçmez yani. Bir tamirci logaritmanın on sekiz formülünü kullanarak iş yapmıyor elbette!

Bu bilgilerden şu da anlaşılmasın. Bunların kullanıldığı akademik alanlar, elbette ki mevcuttur ancak toplumun tamamına yayılması ve dayatılması yanlıştır. %20`sinin kullanacağı ve hayatında tatbik edeceği bu bilgileri neden %80`ine de veriyoruz, ya da zorluyoruz?

'Temel bilgiler bunlar hocam!' diyenleri duyar gibiyim. Temel dediğimiz bilgi, yine işimize yarayacak, kullanılacak bilgiler olmalıdır. Hayatın temelidir oradaki 'temel' kelimesinin anlamı aslında. Proje tabanlı eğitim sistemi, hayatın kendisidir, denilebilir. Uygulayabilirsek, benimsersek tabi.

Öğrencilerimden duyduğum yorumlardan sadece birkaçı ve aynı yorumları öğrencilik yıllarında bizim de yaptığımızı hatırlıyorum. Dersi daha anlaşılır, sevilir kılma çabasıdır aslında bu model. Öğrencilerin kendilerini ilgilendiren gerçek dünyadaki sorunları araştırdıkları ve bunlara uygun çözümler ürettikleri bir öğrenme deneyimidir.

Öğrendiklerini öğretmenlerinden veya sınıflarından daha geniş bir insan topluluğuna gösterme imkânı veren bir modeldir.

Öğrencilerin katılımını teşvik ettiği ortadadır. Problem, araştırma, merak; sorularla ve çözümlerle irdelenmektedir.

Yine bir örnek soruyla devam edelim. Öğrencilere, şu soruyu verdiğimizi düşünelim:

'Ü lkemizde 13, 15, 17; yaşında bir lidersiniz.

        &bull Gelecekte ülkemizde, 'Eğitim sistemi nasıl olmalıdır?'

        &bull Neyi değiştirirdiniz? Bunu nasıl ve neden değiştirirsiniz?'

Ya da alanı biraz daha daraltarak şöyle bir soru sorsak,

'Ahmet, Ayşe, Menar, Yusuf; 'Haftaya ilk dersimizi sen anlatacaksın.'

Konumuz: 'İstanbul trafiği üzerine bir kitap çıkarma görevidir.'

        &bull 'Nasıl bir kitap olmasını isterdiniz?'

        &bull 'İçeriğinde neler olmalı?'

        &bull 'Trafik sorunları ve çözümleri şiir, hikâye ve deneme ile anlatılsa nasıl olur?'

        &bull 'Problemler ve çözüm yolları için nasıl bir çalışma yapardın?'

Aynı konuyu, resme, bedene, matematiğe, tarihe, coğrafyaya da versek, inanın, çok farklı çözüm yollarına kavuşuruz! Çocuklar bir şeyleri araştırıp sunarken öğretmen de yeni ilhamlarla çok daha farklı teknikler ve çözüm yolları bulmuş olacaktır.

Öğrenciler bu yolla kendilerini keşfedeceklerdir. Onların hayatı ve çevreyi daha iyi anlamasına kesinlikle katkıda bulunacaktır. Yaşadığımız birçok sosyal sorunlara çözüm yolları bulunacaktır. Empati, cehalet, adalet; vb. konular üzerine çok farklı ve tesirli uygulama örnekleri bulunabilecektir. Yeter ki biz ateşleme görevini ve bunun takibini yapabilelim.

İçinde olduğumuz şu dönemde de problemler yaşıyoruz diğer zamanlarda olduğundan daha da fazla hem de. Irksal problemler, sosyal paylaşım sitelerinin tüm dünyayı etkilemesi, veri güvenliği, şirket mi, devlet mi önemli? ; vb.

İşte bu ve buna benzer birçok sorunu, 'ne yapalım?' değil de 'nasıl yapalım?' sorusuyla azaltabiliriz. Sorgulayan, düşünen, araştıran beyinler arttıkça sorunun da cevabın da kalitesi artacaktır.

Sadece problemi dile getiren, orada burada olumsuzca vurdukça vuran, yere batıran bir nesil değil problemin kaynağına inen, çözüm yollarına odaklanan bir insan topluluğu yetiştirsek ;

'Ben de bunu yaşayabilirdim, düşüncesiyle hareket eden, hep bana, ya da bana on sana bir!' diyen değil paylaşalım beraber büyütelim, diyen bir nesil olsa ya da bu yolda gayret etsek;

Proje tabanlı öğrenme yoluyla öğrencinin de öğretmenin de tutkularını, hayallerini, yapmak istediklerini ta derinliklere dalarak ortaya çıkarmamız lazım. Öyle verilen konuyu doğrudan aktarma işini bırakmanın zamanı çoktan geçiyor.

Sadece covıd-19 dönemiyle ilgili yüzlerce başlık üzerine çalışılabilir. Öncelikle insanlığını kaybeden insan, sorgulanır. Dünyayı yöneten beyinlerin hangi varlıkla tatmin olacağı sorusu geniş çaplı tartışılır. Geldik şu üçgünlük dünyaya, sonu gelmez heveslere kapıldık. Ü çgünlük yaşam için yüz günlük birikim peşindeyiz. Neden, niçin, kim için, nereye götüreceksin onca malı? ; vb.

İşte! Proje tabanlı eğitim dediğimiz şey aslında tam olarak bunları sorgulama işi, verilen mantıklı, tutarlı, insani, İslami cevaplara göre de yaşama sanatı aslında. Bunun için öncelikle biz eğitimciler iyi bir zemin hazırlamak zorundayız.

Öğrencilerimize seçenekler vermek zorundayız. Hepsini aynı kalıba sokup sonra farklılıklar bekliyoruz. Abesle iştigal etmek, bu olsa gerek. Biraz teknik bilgi ve örnek biraz da hayatın ta kendisi dediğimiz yorumlarla yazıya devam edeceğiz. Proje tabanlı eğitimin aşamaları, kimin neler yapması gerektiği konusuyla; vb.

Sonraki yazıda görüşmek umuduyla.

*******

Şiir Damlası!

Duvara bir tuğla daha koyduk.

Tuğlaların sayısı arttıkça hayat şekillenecek,

'Nasıl' sorusuna cevaplar geldikçe gönüller şenlenecek.

Duvar da bizim gönül de!

; devamı gelecek