Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurarken bugünleri görmüş ve kesinlikle gençliğe hitabesinde bugünkü CHP'nin durumunu anlatmıştır. Koca bir imparatorluğun bakiyesi olarak yüce bir cumhuriyet kuran ve çok kısa zamanda devrim üstüne devrimler gerçekleştiren kurucu kadronun projesi bugünlerde yerini hizip, polemik ve entrikalarla dolu bir organizasyon bütünlüğüne devretmiş durumda. Ünlü filozofumuz Sakallı Celal'in de dediği gibi kendini arayıp durmakla meşgul ama bulup bulamayacağı da bir o kadar meçhul.
Partinin durumundan yakınıp sesini çıkaramayan ama öyle bir an gelip de bastırılmış duygularını patlatan cesaret timsalleri de önce partiye ihanetle suçlanıp ardından disiplin kurulu kararıyla kapının önüne konuveriyorlar. Biat kültürü mantığıyla hareket edildiğini iddia ederek mevcut iktidarı eleştiren CHP'li parti elitleri, kendi cenahlarında her şeyin genel başkanın iki dudağı arasında olduğunu unutuveriyorlar. Gerçi şimdilerde Cindoruk benzeri bir emanetçinin işgal ettiği koltuğun kimin emaneti olduğu da ortada kalmış durumdayken o iki dudağın açılabileceği de koskoca bir muamma. Her an bir yerlerden, çatıdan, bacadan yeniden koltuğa düşebileceğine ihtimal verilen Kemal Bey'in umutları sıcaklığını korurken Ekrem Bey ise İstanbul'dan ziyade genel başkanlık için kendisini hazırlar gibi pozisyon almakla meşgul. Öyle ya; daha 5 yıl önce verdiği sözlerin 1 tanesini bile gerçekleştirmeyip tatillere yakıştırılan şehreminimiz, bizler çok eminiz ki artık zabıtalara da muhafız alayı muamelesi yapamayacak pozisyona gelecek.
Gerçek CHP'li seçmenin tek derdi Atatürk'ün hatırasına sahip çıkmak olsa da artık yılgınlık, bıkkınlık ve kırgınlıkların haddi hesabı yok. Partide ulusalcılarla ortanın solcuları, sosyalistlerle de Alevilerin farklı fraksiyonların bünyesine yerleşmeleri sebebiyle sürekli bir iç çekişme ve kendi klikine alan açma mücadelesi hararetle devam ediyor.
Her fırsatta “Atatürkçüyüz” diyerek elit mertebeyi ellere bırakmayan güruh, konu seçim ittifakına gelince her türden terör yandaşı ya da irtica heveslisi ve hatta uluslararası güdümlü birçok kesim ile aynı masada kadeh tokuşturabiliyor. Örneklerini tek tek açıklamaya gerek yok. İnkâr eden varsa göz doktoruna görünebilir.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidara gelebilmesi için öncelikle parti çatısı altında fikir birliğine varması gerekiyor. Çünkü partideki her bir zümre öncelikle partinin kendisine iktidar olmayı amaçladığından ülke yönetimine bir türlü sıra gelmiyor. Partiyi hâlâ Atatürk zamanındaki CHP ile kıyaslayan varsa da yarı yolda kalıyor. Herhangi elle tutulur projesi bulunmayan, varsa da asla gerçekleşmesine fırsat vermeyen, birileri fırsat verse de engellemekten imtina etmeyen kafa, elbette Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonunu anlayamayacaktı.
Yapılan hizmetleri yalnızca yol ve köprüden ibaret zannedip itibarsızlaştırmaya çalışan kitle kendi belediyelerinin 10 kilometre yol yapamamasına ses çıkartmayıp üstüne üstlük “Fırsat verilmiyor” gibi komik bahanelere sığınıyorlar. Önüne uzatılan her eli sorgulamadan öpen emanetçi başkan, konu vatandaşın elini öpmeye gelince hemen “Beyaz Türk” rolüne giriveriyor.
Aslında en güzeli de CHP'den kupon bir belediyeye aday olmak. Çünkü partinin kalesi gibi görülen ve tuvalet terliğine bile oy verebilecek olan hazır kıta kemikleşmiş seçmen kadrosu ne proje soruyor ne de hizmet bekliyor. İktidarı ne kadar eleştirirsen o kadar oy, ne kadar hakaret edersen bir o kadar destek ve ne kadar Atatürkçü rolü oynarsan bir o kadar da yolsuzluklara göz yumulduğuna şahitlik ediyorsun. Hizmet soran olduğunda fırsat verilmediğini söylemek artık öyle moda oldu ki neredeyse sokaktaki çöplerin toplanmasına bile iktidarın fırsat vermediğini söyleyebilecek pozisyona geliyorlar. Daha 5 yıl önce CHP'li seçmenler sokaklardaki çöpleri kendileri toplayarak tiyatro sergilememişler miydi? Kitle nasıl olsa inanmaya hazır. Sorgusuzca başarısız partisine biat eden kitle, her seçimde zaferler yazan partinin kitlesini sorgusuzlukla suçluyor.
Atatürk'ten sonra İsmet İnönü, Bülent Ecevit ve Erdal İnönü dönemlerini farklı tutarsak sonrasında Deniz Baykal ile başlayan hizip ve kamplaşma durumu artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir geleneği hâline geldi. Kolay kolay da üzerinden bu kültürü söküp atamayacak gibi duruyor. CHP'li olup da hâlâ iktidar hayali kuran varsa bu umudunu torunlarına devretmelidir. Olmayacak duaya amin demek deveye hendek atlatmaktan çok daha zordur.