Üstün İnanç’ı tanımak, hayatın bana en özel armağanlarından biriydi. Üstün İnanç, bir İstanbul beyefendisi olarak bizim de İstanbul’un esrarengiz yüzünü tanımamız, anlamına dokunmamızı sağladı.
Hepimiz, hayatımıza kendisi ile yön vereceğimiz örnek şahsiyetlere ihtiyaç duyarız. Kurt çocuk hikâyesinde olduğu gibi, insanlar değil de kurtlar tarafından büyütülen çocuk, dört ayaküstünde yürüyüp, bir kurt gibi davranmayı öğrenmişti. Hikâyedeki çocuk, insan vasıflarından mahrum bir kurttan farksızdı. Yazar Jim Rohn der ki; “İnsan, en çok vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.”
Kapitalist sistemin insanları birer robot haline getirdiği günümüzde, bize örnek olacak şahsiyetlerin değeri her geçen gün önem kazanıyor. Değerlerimizi kaybettiğimizde o derin sessizliği ve hüznü teskin edecek tek güç zamanın ruhudur. Benim örnek aldığım, edebî hayatıma şekil verecek kalıpların başında gelen “Büyük Doğucu” Üstün İnanç’ın, kendisini Büyük Doğu’cu olmak yoluna sevk eden Necip Fazıl’a duyduğu hürmetin aynısını ben de kendisine duydum, özlem ve saygıyla yâd ediyorum.
2016 yılında, Mihrabad Yayınları Yayın Yönetmeni, edebiyat araştırmacısı, yazar Mehmet Nuri Yardım’ın Üstün İnanç eserlerini yayınevi ile buluşturması ile birlikte Üstün İnanç ile tanıştık. Gelenekselleşmiş yayınevi buluşma günlerini sabırsızlıkla beklerdim. Üstün İnanç ile Cağaloğlu’nda her adım bir hatıraya tanıklık etmek demekti. Matbaadan kitabın ilk geldiği andaki heyecanına ortak olmak, kitabın yazılış sürecini dinlemek, gün boyu imzalayacağı isim listelerini hazırlamak, her isme yazdığı ayrı özel mesajları okumak, cebindeki onlarca kalemi görmek özel hatıralardı. Bugünden o günlere bakınca açıkçası benim için saadet olan, hesapsız geçirdiğim o vakitlerin bir yazar adayının usta kalemden aldığı dersler olduğunu yazdıkça anlıyor ve minnet duyuyorum.
ÜSTÜN İNANÇ KİMDİR?
Üstün İnanç, 6 Ocak 1937’de İstanbul’da doğdu. Temel eğitimini Nahiye Müdürü olan babası Hasan Fehmi Bey’in görevi dolayısıyla bulunduğu İzmir’in Kirazlı ilçesinde tamamladı. Kirazlı’da geçen çocukluk yılları hatıralarını, orada yaşayan büyüklerden Milli Mücadele dönemi ile ilgili dinlediği öyküleri anlatırdı. İstanbul Erkek Lisesi mezunu olan Üstün İnanç, lisenin önünden geçtiğimiz zaman da bizi lise yıllarına götürürdü. Basın Yayın ve Gazetecilik Yüksek Okulu’ndan mezun olan İnanç’ın ilk yazıları, Yelken, Durum, Sanatkâr ve Büyük Doğu dergilerinde yayımlandı. 1956 yılında Tercüman gazetesinde stajyer muhabir olarak çalışmaya başladı. Bâbıâli’de Sabah, Bugün, Hergün, Son Havadis, Yeni İstanbul gibi birçok gazetede üst düzey yöneticilik yaptı, fıkra muharriri olarak okurlarına hitap etti. Çağrı Reklam Ajansı’nı kurdu ve Genel Müdürü oldu.
Üstün İnanç, yönetmen Erdoğan Tokatlı ile sinema dünyasına adım attı. Tokatlı’nın asistanlığını yaptı, “Son Kuşlar” filminin senaryo ekibinde yer aldı. Edebiyat ve sanat dünyasından Kemal Tahir, Tarık Buğra, Metin Erksan, Ayşe Şasa, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Yücel Çakmaklı ile dostluğu vardı. Marmara Kıraathanesi’nin en sık müdavimlerindendi. Necip Fazıl Kısakürek’in Sultan Abdahamid Han eserine prolog yazdı, 1967-1969 yılları arasında Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde 519 defa sahnelendi. Ergun Göze’nin kaleme aldığı Зar Tabancası’nda “Çar” rolünü oynadı.
Üstün İnanç’ın Yalnız Değilsiniz romanı beyaz perdede büyük ilgi gördü, filmi Mesut Uçakan yönetti. İnanç, Kanayan Yara Bosna filminin senaryosunu yazdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gösteri Sanatları Merkezi kuruculuğunu ve müdürlüğünü üstlenirken, “oyunculuk” ve “tiyatro yazarlığı” bölümlerinde hocalık yaptı, genç tiyatrocular yetiştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen ve Harun Yöndem’in sunduğu “Zamanın Ruhu” adlı aylık kültür sohbetleri uzun yıllar Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde devam etti ve büyük ilgi gördü. İstanbul Tiyatroları Repertuar Kurulu üyeliği yaptı.
Meryem Hanım ile evli olan İnanç, Ertuğrul ve Emre beylerin babasıydı. Sevilen ve saygın bir münevver olan Üstün İnanç, 12 Şubat 2024’te Fatih Cami’de ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazı ardından, Eyüpsultan Mezarlığı’ndaki aile kabristanında toprağa verildi.
ÜSTÜN İNANÇ: “Romancılığa hizmet için girdim.”
Üstün İnanç, Türk romanının gamzesidir. İnanç, daha on yaşında iken dünya klasikleri okumaya başlar ve Türk Edebiyatı’na da hâkimdir. Üstün İnanç’a göre roman toplum sorunlarını yansıtmak zorundadır. Bir siyasi düşüncenin içinde sıkışan romancıların genelleşemeyeceğine dikkat çeker. İnanç’a göre romancılık sadece yetenek ile ilgili değildir, roman dramı yakalamaktır. Romancı kendi dramını da anlatacaktır. Roman, olanla olması gereken arasındaki farktır.
18 Mart 2018’de “Tanzimat’tan Günümüze Türk Romanı” konulu bir konferansta roman ile ilgili düşüncelerini şöyle paylaşmıştı:
“Fransa’da ilk roman Topal Şeytan diye tanınır. Mahrem olduğu için Osmanlı ve İslam toplumunda roman hoş karşılanmamıştır. Roman zaman içinde bizde de birikime uğradı. Servet-i Fünun daha çok şiirdir. Roman Kemal Tahir ile başlar. Kemal Tahir, ‘Köyden roman çıkmaz’ der. Medeniyet şehirdedir, şehir katmanlı iştir. Köyden roman çıkmaz. Tarihimiz bilinmiyor. Roman çetin ve zor iştir. Romancılığa hizmet için girdim. İlk romanımı 1979 gibi kaleme aldım. İlk Yalnız Değilsiniz romanını yazdım, bekledim. Başörtüsü için büyük bir baskı vardı, büyük dram ve facialar yaşandı. Yazıklar Çıkmazı’nı Turan Oflazoğlu’na verdim, ‘Beni üç defa ağlattın.’ dedi.”
“Yalnız Değilsiniz”, “Ayıp Uşakları”, “Bir Kimlik Lütfen”, “Makedonya Gamzesi”, “Yağmur Kanla Başladı”, “Yazıklar Çıkmazı” romanlarının yanı sıra “Tiyatro Eserlerim” tiyatro eserine imza attı.
Üstün İnanç romanlarında, İstanbul mekânlarının tasviri kusursuzdur. Eski İstanbul’un mahalle, caddelerinde faytonlarda, lavanta kokulu vapurlarda bulursunuz kendinizi. İnanç, bir İstanbul beyefendisi olarak romanlarında İstanbul adabını, kültürünü okura yansıtır. İlk romanı Yalnız Değilsiniz, başörtüsü dramını konu alır. İlk romanının devamı olan Ayıp Uşakları, başörtüsü ve kültür çatışmasını işler. Bir Kimlik Lütfen’de, “Çalıştırdıklarınızın haklarını alınterleri kurumadan ödeyiniz!” diyen Kâinat Efendisi’nin emri ile işçi dünyasına İslami prensiplerle bakar, Avrupa’daki Feodalite sisteminin çarpıklığını tespit edip yine önemli bir toplumsal olan işçilerin hayatına sosyolojik yaklaşır psikolojik tahlilleri güçlüdür. Makedonya Gamzesi ve Yağmur Kanla Başladı romanları, Balkan Savaşları ve 1. DünyaSavaşı’nda yaşanan buhranları işler. Yazıklar Çıkmazı’nda, 1940’lı yıllarda başlayan ve 1960’lı sonuna kadar devam eden dönemin siyasi ve sosyal çekişmelerini işlerken, bir ailenin ve milletin inandığı değerleri yaşamak uğruna verilen mücadeleyi edebi sanatla işler.
Makedonya Gamzesi, Devlet-i Aliyye’nin karanlık günlerinde şömineli köşkler, bahçesinden çiçekler eksik olmayan evler ile bir taraftan da okuyucuyu başka bir atmosfere taşır. Bir tiyatro tadında okunmaya doyum olmayan roman, İstanbul Büyükşehir Tiyatroları tarafından seyirciyle buluşturuldu. Özge Ökten’in oyunlaştırdığı, Tarık Şerbetçioğlu’nun yönettiği “Makedonya Gamzesi”, 21 Şubat 2018 Çarşamba akşamı, Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde ilk kez sahne aldı. Sayısız sahnede rol alan Üstün İnanç, bu kez yıllar sonra oyunlaştırılan romanının sahnede gerçekleşmesini izledi, oyun bitiminde tüm nezâketi ve sonsuz heyecanı ile seyirciyi selamlarken, insanların kalbine dokunmanın saadetini yaşadı.
Hayat sahnesinden nezâketi, ilkeli yaşamı, milletinin duyguları ile hemhal olan bir münevver Üstün İnanç geçti. Üstün İnançlı çok güzel günlerimiz oldu, teveccüh gösterip “evladım”dedi. Her daim layık olmaya çalışırken, vefatının birinci yılında sonsuz saygı ve özlemle anıyoruz.