Yeni Zelanda`da iki camide vahşice şehid edilen Müslümanlara Allah`tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diyorum. Ailelerine, yakınlarını, çoluk çocuklarına başsağlığı dilerim.
Bu yapılanlar İsa Mesih aleyhisselamın öğretilerine taban tabana zıttır, aykırıdır.
Türkiye`ye yaraşan ve gereken, bu vahşi katliamı en asil bir şekilde protesto etmek için en az bir milyon kişilik bir miting ve yürüyüş yapılmasıdır.
Katliamın, uluslararası şeffaflık ve temizlik listesinin başlarında yer alan medenî bir ülkede yapılmış olması çok düşündürücüdür.
Türkiye sivil toplum kuruluşlarının on büyüğü birleşebilirse, bir milyonluk bir miting yapılabilir.
Bu miting haberini seyredecek bir milyar insanı etkilendirecek pankartlar hazırlanmalıdır. Boş, ucuz, kolay laflar değil... Mesela şu cümle: 'Bu yaptığınız İsa Mesih`in dinine uygun mudur?'
İslam karşıtı teröristler kesinlikle gerçek İsevî değildir.
Kendisinde zerre kadar insanlık ve vicdan olan kimse, bir mabette Allah`a ibadet için toplanmış olan masum insanları katl etmez.
Yeni Zelanda cellâdı fanatik, tek kişi değildir. Her ülkede benzerleri bulunmaktadır.
Bir teröristin kırdığını, bin akıllı insan tamir edemez.
İslam dini, çeşitli dinlere mensup cemaatlerin (Millet`lerin) kimlik ve kültürlerini koruyarak barış içinde yaşamasına izin ve imkân verir.
Osmanlı devleti (sistemi) böyleydi, bir Milletler (Dinî cemaatler) birliğiydi.
Endülüs`te Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Musevî ler birlikte barış içinde yaşıyordu.
Hazret-i Ömer, Kudüs`ün anahtarlarını aldıktan sonra, büyük kilisede iken ikindi namazını kılmak istemiş, Patrik, buyurun burada bir yerde kılın deyince, ben burada namaz kılarsam, Müslümanlar kiliseyi elinizden alır, dışarıda kılayım demiştir.
Müslüman kıyımına öfkelenen ve tepki gösteren Yeni Zelandalılara teşekkür ediyorum.
İslam dünyası, tek bir Ü mmet olmamanın, tek bir râşid Halifeye biat ve itaat etmemenin acısını çekiyor ve çekecektir.
Ü mmet teşkilatı ve İmam-ı Kebir olsaydı İslam dünyası bu kadar ezilmez, zillet altında kalmazdı.
İslam`ın meziyetlerinden biri şudur: Müslüman olabilmek için, bir tekini bile dışlamamak şartıyla BÜ TÜ N Peygamberlere ve Resullere iman etmek gerekir.
Hz. İsa`ya inanmayanlar Müslüman değildir.
Hz. Meryem`e iftira edenler Müslüman değildir.
İslam`da cihad fi sebilillah vardır ama terör yoktur.
Müslümanlar kırılmakla bitmez.
Eminim ki, Yeri Zelanda katliamından sonra nice Yeni Zelandalı Müslüman olacaktır.
Hazret-i İsa`nın nüzulünden sonra Hıristiyanlar akın akın İslam`a girecektir.
Allah`a ibadet etmek için toplanmış insanları kutsal bir mekânda öldürmek ne büyük bir zulümdür.
Yeni Zelanda`ya gitmedim. Şeffaf ve temiz bir ülke olduğu için onu takdir ediyordum. Bu vahşet beni çok üzdü ve düşündürdü.
Yeni Zelanda devletinden, hükümetinden, idaresinden masum sivil Müslümanları korumasını bekliyorum.
Bu kötülüğü yeteri ve gereği kadar protesto etmemenin, Müslümanlar içir büyük bir ayıp olduğu kanaatindeyim.
Yeni Zelanda Müslümanlarına din, eğitim, kültür konusunda (o ülkenin yasal sınırları içinde) yardım etmeliyiz.
Yeni Zelanda`daki ihtida etmiş okumuşlarla, aydınlarla iletişim kurmalıyız.
Dini politikaya alet etmemeliyiz.
Yeni Zelanda`nın içişlerine karışmamalıyız.
Yeni Zelanda`ya yapacağımız en büyük hizmet, oraya hakikî şeyhler ve dervişler göndermektir.
Yeni Zelanda`ya gidecek şeyhler, dervişler para toplamayacaklar, dünya malı istemeyecekler, sadece Allah rızası için ihlâsla hizmet edeceklerdir. Ü cretlerini sadece Allah`tan bekleyeceklerdir.
Benim param olsa, o ülkede bir Mevlevî dergâhı açar, günde beş vakit namaz kıldırtır, haftada iki kez sema yaptırırım.
Yeni Zelandalı Müslümanlar, ülkelerini Hıristiyanlardan daha fazla sevmeli ve ona en büyük hizmeti yapmalıdır.
Bir insana, bir topluma yapılabilecek en büyük hizmet onu Doğru Yola çağırmak, irşad ve tenvir etmek, ebedî saadet kazandırmaktadır.
Bir teklifim var: İnternette bir YENİ ZELANDA sitesi açılsın. Türkçe değil, İngilizce. Â lim, ârif, âqil, bilge, dil bilir birkaçolgun kişi bu hizmeti, para almadan, menfaat sağlamadan, ün ve alkış istemeden yüklensinler. Ü cretini ve mükâfatını Allah`tan istesinler.
Bendeniz yaşlandım ama üzerime bir hizmet düşerse seve seve, elimden geldiği kadar yaparım. Tek şartım var. Gönüllü yapılacak, ücret alınmayacak, dünyaya alet edilmeyecek. Hizmet dolayısıyla bir öğün yemek, bir fincan kahve bile kabul edilmeyecek.