Altan ailesine karşı her zaman 'Ön yargılı' yaklaştım. Kendilerini -benim bakış açıma göre- gerici, çağdışı, din, tarih ve Türklük karşıtı olarak değerlendirdiğimden dolayı onlar hakkında hiçbir zaman olumlu düşüncelerim olmadı. Onlara karşı olan bu önyargımın somut ölçütlerini de ifade etmem güçtür. Belki de onların kaleminden okuduğum satır, ya da cümleler belki de onların dillerinden dökülen ve kar suyu gibi kulağıma dolan kelimeleri bu duruma sebep olmuştur. Bildiğim bir şey var ki Altan`lara karşı kendi entelektüel dünyamda koyduğum ambargodur. Bu nedenle onlara ait olan şeyleri de fazla okumak istemezdim.
Bu ambargoyu Altan lardan Ahmet`in yazdığı Aldatmak isimli kitabı okuyarak bozdum. Bunda kısa dönem askerliğimi yaptığım Mamak Eşref Akıncı Kışlası`nın kitap okumak yönündeki olumlu şartları ve daha da çok sosyolog kimliğim de etkili oldu.
Uzun dönem bir asker arkadaştan aldığım Aldatmak`ı okumaya I. Mekanize Piyade Tümeni`nin, Tümen Karargâh Binası`nın girişinde sağ tarafta bulunan Aile Danışma Merkezi`nde nöbet tutarken başladım. Hemen karşımda bulunan oda ise Tümen nöbetçi amirinin yeriydi. Nöbetçi amirin masasında Albert Camus`un Yabancı adlı eseri vardı. Bende de Ahmet Altan`ın Aldatmak`ı. Bu durumda Camus gibi ciddi bir adamı okumamakla ve Altan`ı okumakla kendimi biraz da şanssız buluyordum. Ama sosyolog yönüm daha ağır basmıştı. Aldatmak isimli kitap Türkiye`de toplumsal bir olaydı. Bu nedenle de önemli ve üzerinde durulmalıydı.
Türkiye`de bir kitabın kısa sürede de 150.000 adet basması ve bunun önemli bir kısmını satması bir o kadar da korsan baskısının basılıp, satılması üzerinde durulması gereken bir konudur. Kısa sürede bu kadar fazla satan ve zaman içerisinde baskısı milyona dayanan kitabın konusu nedir? Kahramanları kimlerdir? Kahramanların psikolojik ve sosyolojik özellikleri nelerdir? Kitabın muhatabı kimlerdir ve onlar üzerinde ne gibi tesirleri olabilir? Bu ve buna benzer sorular Türk toplumunu yakından ilgilendirdiğinden Aldatmak elbette görmezden gelinemezdi.
İlk olarak Can yayınları (İstanbul, Eylül 2002) tarafından 239 sayfa olarak yayınlanan kitapta olaylardan daha çok kahramanların sosyo-psikolojik özellikleri önem arz etmektedir. Kitap ta zaten kahramanların üzerine kurgulanmıştır. Kitabın başkahramanı ve aldatmak eylemini gerçekleştiren Aydan ancak psikolojinin, sosyolojinin ve psikiyatrinin bazı kalıplarına sokabileceğimiz çelişkilerle dolu bir tip olarak karşımıza çıkmaktadır. Aydan iyi eğitimli, özel bir bankada genel müdür yardımcısı olarak görev yapan, tahminen 40 yaşlarında cinsel tutum ve davranışlarında sapmalar görülen, doğum sonrası psikozuna girmiş olan, paranoid bozukluğu bulunan ve kleptomani özelliğine de sahip bir tiptir. Sosyal statü bakımından değerlendirildiğinde gayet yukarı tabakadadır. Belki de seksen milyonluk Türkiye`de özel bankalarda genel müdür yardımcısı olarak görev yapan elli bayan var ve bunlardan birisi de Aydan`dır.
Aydan`ın kocası Haluk iyi bir beyin cerrahıdır. Alanının en iyelerindendir. Evine, eşine bağlı bir koca olarak da eşine seviyeli ve saygılı yaklaşan birisidir. Aydan`ın ifadesiyle 'Belki de Cem`in asla sahip olamayacağı olağanüstü bir yeteneğe sahiptir. Hayatın içinde çalışarak dövüşe dövüşe yükselmiştir. Hiçkimseye kötülük etmez karısını kıracak bir hareketi bilerek hiçbir zaman yapmaz her zaman onu hoş tutmaya uğraşmıştır.' (s.56)
Diğer başkahraman ve Aydan`ın kocasına tercih ettiği Cem ise mimardır. Züppe, baba parası yiyen, ukala, asalak bir tiptir. Aydan`a göre de 'Kendi kazanamadığı zenginliğine güvenen, bu güvenle şımaran hiçbir şeyi kazanamadığı gibi, hiçbir şeyi kaybetmekten korkmayan küstah ve kibirli bir adamdır Cem.' (s.56) Gerçek anlamda Türk kadınlarının asla güvenemeyeceği ve hayranlık duyamayacağı bir kişidir. Sosyal katman açısından belki de beş yüz binde biri temsil etmektedirler. Kitapta okuyucuya tanıtılan Cem karakterini dikkatli incelersek &ndash kadın kahraman Aydan kadar olmasa da- önemli kişilik bozuklukları bulunan bir şahıs karşımıza çıkmaktadır.
Dolayısıyla Aldatmak`ta ruhsal sorunları olan kahramanlar ve eylemlerini okumaktayız.
Sosyolojik olarak bakıldığında Aldatmak`ın kahramanları, onların hayat anlayışları, ekonomik durumları, sosyo-psikolojik yapıları ve sosyal statüleri itibariyle Türk toplumunun çok az bir kısmını temsil etmektedir. Böyle olmakla birlikte kitapla birlikte bu kahramanlar meşru ve masumane olarak topluma önerilmekte, Türk toplumunun onları model alması istenilmektedir adeta.
Yazar, Aydan`ın bütün yaptıklarını ondaki 'heyecan bağımlılığına' bağlamaktadır. Hâlbuki kitapta gerçekten ruhsal yönden sorunları olan bir Aydan vardır: Sigara ve içki kullanmakta, çocuğunu sık sık annesine bırakmakta ve Cem`le birlikte iken 'kızına bir şeyler olacak diye garip bir korku yaşamaktadır' (s.163) Çocukluğunda ona şefkat gösterenler sütannesi, fakir akrabalar, dadılar, hizmetçilerdi annesiyle babasından, teyzelerinden disiplini bir sevgi görmüştü ama çocukluğunun en eğlenceli günlerinin bugün küçümsediği insanlar arasında geçtiğini hatırlıyordu.' (s. 151) Dolayısıyla kahramanımıza çocukluğundan itibaren kişilik bozukluğu mevcuttur. Her olaya, söze ve duruma kendince mantıklı açıklamalar getirmeye çalışan ve bütün bunları takıntı haline getiren biridir. Ayrıca evlendikten sonra devamlı eşini aldatan lakin eşinden de ayrılmayan bir tiptir. Muhtemelen çalıştığı bankada genel müdür yardımcılığına da bazı ilişkilerini kullanarak gelmiştir. Çünkü kitapta okula giden kızı Selin`i doğurduktan bir süre sonra ondan daha kıdemli olan ve ona devamlı yardımcı olan bir arkadaşıyla da eşini aldatmıştır. (s. 120-121)
Hâlbuki Aydan`ın o sıralar, doğum sonrası psikozu yaşadığı görülmekte ve tedavisi gerekmektedir. Kendi ifadesiyle: 'Kızı Selin`i doğurduktan sonra uzun bir süre bocalamış, kendisini kadın gibi hissetmemiş, çirkin olduğunu düşünmüş ve çekiciliğini kaybettiğine inanmıştır.' (s. 120) Bu dönemde onu anlayacak en iyi kişi, doktor olan eşidir. Kanaatimce kitaptaki Haluk portresinin onu anlamaması da imkânsızdır. Fakat yazarın böyle bir sorunu yoktur.
Aydan genellikle iyi giyimlidir. Kişiliğinde dağılma ya da günlük etkinliğinde bozulma yoktur. Belleği ve yönelimi genellikle iyi düzeydedir. Düşünce içeriğinde çeşitli sanrılar mevcuttur. Bunlar genellikle sistemli ve olabilirlik özelliği taşıyorlar. Yani, düpedüz garip ve de inanılmaz nitelikte değiller. Konuşmasının akışını ve niteliğini etkileyecek düşünce bozuklukları genellikle yoktur. Bu yönüyle psikolojik açıdan en önemli özelliği Paranoid (sanrısal) bozukluğa sahip olmasıdır. Cem`in aniden hayatında merkezi rol oynaması ve onunla ilişki kurma çabalarının yaygınlığından da paranoid bozukluğun tiplerinden erotomanik tipe uyduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte Aydan`da duygusal anlamda bozukluk ve fikir uçuşmaları da söz konusudur. Bu anlamda biraz hipomanik`tir. Toplumsal yasak ve kuralları umursamamaktan dolayı psikopatik ve sosyal sapma da söz konusudur.
Aldatmak kitabının başkahramanı Aydan`ın önemli bir özelliği kleptomani hastası olmasıdır. Temel özelliği kişisel kullanım ya da maddi değeri yönünden gereksinim duyulamayan nesnelerin çalınması yönünde dürtülere karşı koyamama ve bu durumun tekrar tekrar ortaya çıkması olan kleptomani çocukluk çağında başlayabilmekte, alevlenme ve yatışmalarla kronik bir hal göstermektedir. Cem`le ilişkisinde devamlı belirsizlik yaşayan Aydan bir süre kapı kapı komşuları dolaşmakta ve onların evlerinden ufak-tefek eşyaları çalarak çöp kutularına ya da çeşitli yerlere atmaktadır. Yani, Dede Korkut`un kadın sınıflandırmasına göre, bu dönemde Aydan 'ne dersen bayağı' tiplemesine uymaktadır.
(Önümüzdeki hafta da bu konuya devam edeceğiz.)