`height=

Prof.Dr. Tuncay Tunç`un  avcı dergilerle ilgili görüşlerini vermeye  devam ediyoruz;

YÖK`ün 2019 yılında avcı/yağmacı yayınlar hakkında aldığı karardan sonra birçok derginin bu karara uymak için çeşitli düzenlemelere gittiğini daha önce de söylemiştim. Bu tür dergilerden bazıları web sayfalarından APC ücreti taleplerini belirten ifadeleri kaldırmışlardır. Bu dergiler genellikle Türkiyekökenli avcı/yağmacı dergilerdir. Bazıları ise kabul/red kararına bakılmaksızın dergiye gönderilen makalelerden ücret talep ettiklerini belirten ifadeler eklediler.Bu dergiler ise yabancı olup bir şekilde Türkiye ile bağlantısı olan dergilerdir. Örneğin,Nijerya`dan kökenli bir dergi, aşağıda görüldüğü gibi, tam da YÖK`ün kararına uygun bir ifadeyi web sitesine koymuştur. 

................................. Journal levies an article-processing charge of $400 during the application of the article, regardless of the acceptance/rejection condition. This cost covers article copyediting, production and hosting, DOI, liaison with abstracting and indexing services, and customer services.

Payment of the APC does not guarantee the publication of the article.

Bu derginin sayıları incelendiğinde önemli oranda Türk müşterisi olduğu görülmektedir. Derginin son sayısında Türk akademisyen oranı %80`e ulaşmıştır. Son sayıdan sonra yayımlanan özel sayıdaki makalelerin ise hepsi Türk yazarlara aittir.

Doçentlik jürilerinde görev alan birçok profesör hangi dergilerin avcı/yağmacı olduklarına karar vermekte zorlanmaktadırlar. Birbirlerini arayıp dergiler hakkında fikirlerini paylaşmaktadırlar. Hatta bazıprofesörler zamanında kendile doçentlik dosyalarında kullandıkları makalelerin avcı/yağmacı dergi sınıfına girdiğini görmüşlerdir ve doçent adaylarının dosyasında da aynı dergilerde yayımlanmış makalelerigörünce nasıl karar vereceklerini şaşırmışlardır. İşin ilginçyanı, avcı/yağmacı yayını olan birçok kişi doçent unvanı almışlardır. Buna rağmen, bir tek avcı/yağmacı yayını olmayan ve üstüne üstlük yalnızca bir makalesini nitelikli dergilerde kabul ettirebilmek için 1-2 yıl bekleyen adaylar az sayıda makaleye sahip olduğu gerekçesiyle doçentlik başvurularından redalmışlardır. Kısaca, YÖK`ün 2019 yılında aldığı karar avcı/yağmacı yayıncılık hakkında Türk akademilerinde bir bilinçoluşturdu. Bu açıdan bu karar oldukça önemlidir fakat avcı/yağmacı yayıncılığı önlemekte yetersiz kalmıştır. 

YÖK`ün Son Kararı

YÖK`ünve Ü niversitelerarası Kurul`un(UAK), 2019 yılında avcı/yağmacı yayınlarla ilgili aldığı karardan günümüze kadar uygulamada bazı sorunlarla karşılaşılmıştır. Bu sebeple, YÖK 30Aralık 2021 tarihindeavcı/yağmacı dergilerle ilgili yeni bir karar almıştır. Bu karara göre,Web of Science (WOS) veritabanındaveri tabanında dördüncü çeyrekte olan yani Q4 sınıfında olan ve editöryal ya da basım sürecinde ücret talep eden dergiler de (bilimsel dernek, üniversite ya da enstitü dergisi hariç) avcı/yağmacı sınıfına alınmıştır.

YÖK`ün bu kararını duyunca aklıma bir zamanların meşhur dergisi olan 'EnergyEducationScienceandTechnology' isimli dergi aklıma geldi. Bu dergi, öncelerikimya ve mühendislik dergisiydi ve alışılmışın dışındakendine atıf ile ScienceCitationIndex`te (SCI) taranır olmuştu. Ardından dergi Part A ve Part B olarak ikiye ayrılmıştır. Derginin Part B`si eğitim ve sosyal bilimler makaleleri yayınlanmıştır. Part B hiçsüreçyaşamadan hülle ile direkt SCI`da taranır olmuştur çünkü aynı derginin kısmı olarak sayılmıştır. Evet derginin Part B`si eğitim ve sosyal bilimler makalelerini yayınlamasına rağmen SocialScienceCitationIndex`te (SSCI) değilde SCI`de taranmıştır. Öyle ki,WOS`taQ1 kategorisinde sınıflandırılmıştırYüzlerce kişi, WOS`tan atılıncaya kadar doçentlik kriterlerini bu dergi sayesinde sağlamıştır. Şimdilerde Q1 sınıfında taranan benzer özellikte dergiler var mıdır bilmem ama WOS`ta olup da düşük nitelikte birçok dergi olduğu bilinen bir gerçektir. Düşük nitelikli dergiler genellikle Q4 sınıfında bulunmaktadır. Son zamanlarda 'Progress in Nutrition','FreseniusEnvironmentalBulletin'gibib dergiler yeterli hakemlik mekanizması kullanmadığı ve çok miktarda makale yayımladıkları gibi gerekçelerleağır eleştirilere konu olmuşlardır. Gerçekten de bu dergilerinweb siteleri incelendiğinde müşterilerinin önemli ölçüde Türk akademisyenler olduğu görülecektir. YÖK aldığı açık olamayan kararla bu gibi dergilere mi gönderme yapmaktadır bilinmez ancak önceki kararında da olduğu gibi YÖK`ün tanımına giren dergiler bir şekilde gerekli önlemlerini alacaktır. 

Artık Türk akademisi yeterli doçent ve profesör sayısına ulaşmıştır. YÖK bir an önce ciddi kararlar alarak hem fen hem sosyal ve beşeri bilimlerde (güzel sanatlar ve bazı birkaçbölüm hariç) branşa göre belli sayıda Q3 ve üstü SCI/SSCI yayın şartı istemelidir. Tabii ki TR dizin ve diğer yayınlarda puanlanmalıdır.SCI/SSCI şartı istenmeyecek branşlarda da daha sert kriterler getirilmelidir. Belirli zaman aralıklarında da bukriterler güncellenmelidir. Böyle bir karar üniversitelerimizi, akademisyenlerimizi daha verimli hala getirecektir.

Bu yazımızda sadece avcı/yağmacı yayıncılıktan bahsettik. Yabancı dil sınavlarında ve Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınav`larındaki (ALES) kopyacılık, intihal, başkasına tez ve makale yazdırma,  nepotizm, sahte yazarlık gibi akademilerimizde çözümlenmesi gereken birçok etik sorun bulunmaktadır.

Kaynaklar

ShenandBjörk BMC Medicine  (2015) 13:230

https://predatory-publishing.com/how-many-predatory-journals-are-there/

https://www.ala.org/acrl/sites/ala.org.acrl/files/content/conferences/confsandpreconfs/2017/EverythingYouEverWantedtoKnowAboutPredatoryPublishing.pdf

https://www.natureindex.com/news-blog/warning-over-coronavirus-predatory-journals-science-researchpublishing#:~:text=Today%2C%20there%20are%2013%2C000.,doing%20to%20tackle%20the%20problem.