Ne güzel bir kelime, sana verilen bildiğin bilmediğin veya akıl edip edemediğin sayısız nimetleri yaradanına teşekkür.
"Nefis, nimetlere daha çok takılırken, kalp şükür ile genişler." - İmam Gazali
Bize güzel bir söz söyleyene yol gösterene, bir bardak çay ikram edene teşekkür ediyoruz. Ya bunca kâinatı, içindeki sayısız eşya ve canlıyı emrimize sunan Rabbimize teşekkürümüz? Ayrım yapılmaksızın hepimiz çok çeşitli lütuflar içindeyiz. Hangi konu üzerinde olursa olsun tefekkür edebildiğimizde ne kadar nimet içinde bulunduğumuzu fark edebiliyoruz, arkasından minnet ve teşekkür duygusu geliyor. Her gün nefes alışımız, yürüyüp koşmamız, canımızın her istediğini yiyip içmemiz, konuşup derdimizi anlatmamız, ne kadar sıradan şeyler gibi geliyor. Ne zaman nimetlerin birisinde bir kısıtlama olursa hastalık, sakatlık vs. o zaman fark ediyoruz kıymetini.
Cihan sultanı Kanuni Sultan Süleyman, nefes darlığı çekerken ne söylemiş, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Doğusuyla batısıyla koskoca bir devletin başı, herkesin gıpta ettiği bir makamda ama o, yaşadığı ihtişamı, bir nefes sıhhate denk görüyor. Sağlıklı nefesi, günde kaç defa alıp veriyoruz? Kaç defa, bir yüce devlete sahip oluyoruz da farkında değiliz. İnsan olduğumuzun, yaşadığımızın farkında olmaktır şükür. Bunlardan bi haber olarak her gün yiyip, içip uyumak çok sıradan bir hayat değil mi?
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan, insan kılan en bariz özellikleri; düşünmesi, farkındalığı ve şükretmesidir. Şükür insanın Allah’a olan minnettarlığı olmakla birlikte aynı zamanda manevi gelişiminin, yükselmesinin anahtarıdır. Bu kelime sadece sözlü ifadelerle sınırlı değildir aynı zamanda kalpten gelen içten bir duygudur ve hayatın her anını kapsar. Şükür sadece verileni kabul edip teşekkür etmek değildir, aynı zamanda nimeti en faydalı şekilde kullanma ve paylaşma sorumluluğudur. Bu nedenle şükreden insan cömerttir, yardım severdir. Bilir ki şükrettikçe elindeki nimet çoğalır. Bu erdemli davranış aynı zamanda ibadet kabul edilir. İnsanın nefsinin esiri olmasına, bencilleşmesine mâni olur. Allah’a olan bağlılığımızı güçlendirir ve insanı dünyevi arzulardan uzaklaştırarak, daha yüce amaca doğru yükseltir. Çok şükür…