Önce belirteyim ki, etik-üreten bir akademisyen-sanatçı olarak, kurumlarımızın kurumsallaşmasını ve yayımlanan yönetmelik-kanunların açık olmasını, yönetimlerce uygulanmasını, uygulanamayacak maddelerin çıkartılmasını, her işin tıkır tıkır çalışmasını arzu etmekteyim. 
Maalesef, ülkemizde bir 'yönetmelik hazırlanırken' geniş düşünülmüyor, sonra revize etmek zorunda kalınıyor. Tıpkı, Cumhurbaşkanlığı seçimi maddesine 'bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı olabilir' eklenerek, güncel tartışmaların sürmesine ve seçimlerin öne alınmasına  sebep olunması gibi...
Sn. Cumhurbaşkanımız
Ü niversiteler ve akademisyenlerin hakları konusunda en son 2018`de TBMM`de kabul edilen 7100 sy.yasadan önce konuşmuş ve 'Bu Y.Doç.lik nedir? Kaldırın bunu' talimatını vermiştiniz. Ama, araya girenler &ndash kimler?- bu talimatınızı anlamından çıkarıp, YÖK`ü de yanlarına alarak, ucube, tenakuzlu, eğreti Dr.Öğr.Ü y. unvanını ortaya çıkardılar ve kanundan 'sözlü sınava' girip de kazanamayan 5-10 kişi kazandı.
Ondan sonra da sadece üniversiteler/dekanlıklar kurdunuz ve Rektör atadınız, ama hiçbu konularda konuşmadınız ve Prof. altı unvanlı akademisyenlere soğuk davrandınız..
Neden?
Bilemiyoruz;
Bildiğimiz Y.Doç.Dr.ların size kırgın oldukları ve aldatıldıkları hissidir. 7100 sy.yasa da seçim 2023 üzeri, revizyon şarttır.
Sn. Cumhurbaşkanımız
Tarafınızdan çıkarılan KHK ile, rektör atamaları uygulaması değiştirildi.
MADDE 85-  2547 sayılı Kanunun 13.maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
'Devlet üniversitelerinde rektör Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üçyıl görev yapmış üçaday arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki hafta içinde yeni adaylar gösterilmemesi halinde Cumhurbaşkanınca doğrudan atama yapılır.
Kısa bir süre sonra 'Rektörlük atamalarında üçyıl profesör olarak görev yapma kriteri de kaldırıldı.'
Fakat son yıllarda uygulama şöyle oluyor: YÖK ilana çıkıyor, YÖK mülakatı yapıyor, ilk liste ve sonra ikinci liste Makama  gönderiliyor. Ama, hiçbiri atanmıyor ve dışardan, başvuru yapmamış bir Prof. atanıyor.
1/ Başvuran Prof.lar refüze ediliyor.
2/ Kurum içinde rahatsızlık yaratılıyor.
3/ Makama olan güven azalıyor.
4/ YÖK dikkate alınmıyor;
5/ İlgili KHK uygulanmamış oluyor.
Madem ki uygulama böyle işleyecek, acaba ilgili KHK
  'MADDE 85-  2547 sayılı Kanunun 13.maddesinin (a) fıkrasının birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
'Devlet üniversitelerinde, Yükseköğretim Kurulu rektör ilanına çıkar.  Adaylar, dosyalarını belirtilen tarihlerde YÖK`e teslim ederler. YÖK bu dosyaları düzenler, YÖK web sayfasında yayınlar ve dosya halinde Cumhurbaşkanının onayına sunar. Atama, Cumhurbaşkanınca doğrudan yapılır.' şeklinde düzeltilse
1/  YÖK Başkanına-Ü yelerine  baskılar azalmaz mı?
2/ YÖK üyeleri boşuna zaman kaybetmemiş olmaz mı?
3/ Enerjiler boşa akıtılmamış olmaz mı?
4/ Mülakat üyeleri refüze edilmemiş olmaz mı?
5/ YÖK`ün saygınlığı artmaz mı?
Sn. YÖK Başkanımız
1/ Mevcut rektörlerin, ikinci dönem atan(ma)ması için 'başarı ölçütleri'  hazırlamak çok zor mu?
2/ Rektör adaylarının, çalıştıkları kurumlar ile birlikte  YÖK web sitesinde açıklanması söylentileri azaltmaz mı? 
3/ Adaylardan bazıları YÖK mülakatlarına katılmıyor? YÖK bazı adayları mülakata çağırmıyor' &ndash ki inanmıyoruz- söylemleri yaygınlaşmış durumda.  Bunun nedeni atamalar kriterlerindeki belirsizlik mi? 2023 seçimlerinin ortada olması mı?
  4/ Her adayla 3-5 dk. yapılan mülakatla ölçme olur mu? 
5/ YÖK mülakatının kaldırılması YÖK`e de rahatlık getirmez mi?
Liyakatlı, kaliteli, düzenli, üreten, özlük haklarını almış huzurlu  akademisyenler için değmez mi? Saygılarımızla;
Sn. Prof. Dr. Erol ÖZVAR`a mektubumuz var;
Sn. Başkanımız, 
YÖK`de değişim tamamlandı ve yeni isimler göreve başladı.  Daha önceki yazılarımda değişimin ancak sizi destekleyecek yeni YÖK üyelerinin atanması ile mümkün olabileceğini belirtmiştik. Bilinen kuraldır 'Eski, bilinen, başarısız, çözüm yapmayan kişilerle, yeni başarılar elde edilemez.'
Alt akademisyenleri (Dr.Öğr.Ü y.) ve Konservatuar Sanatçı Öğretim Elemanları`nı ilgilendiren ve mağduriyet-özlük hak kaybına sebep olan 3 sorun artık çözülerek tarihe gömülmelidir..
Şu konularda sizden acil destek ve çözüm bekliyoruz
1/ Sn. Cumhurbaşkanımızın talimatları ile başlanan, sonra içeriği değiştirilen ve rayından çıkarılan 7100 sy.yasa Y.Doç.Dr.lara 'tenzili rütbe' getirmiş, 'özlük haklarında bir iyileşme' sağlamamış,  etik ve üreten akademisyenlere 'Doç.lik kapısını' açmamış, sadece &ndash sözlü sınavı veremeyen- birkaçakademisyenin sözlüden kurtulmasını sağlamıştır.
Bu aşamada birçok Prof. araya girerek, bu kanunun yanlış çıkması, Y.Doç.lerin yükseltilmemesi için kulis yapmış ve maalesef kazanmışlardır. Bazı Prof.lar kendilerine ait bir sınıf oluşturmakta ve alt unvanlarla olan köprüleri atarak, merdivenleri de kaldırmaktadırlar.
Bu nedenle,10 yılı dolduran ve çalışmalarıyla bilinen eski Y.Doç. yeni Dr.Öğr.Ü yeleri`nin (Dr./SY.yapmış olmak şartı ile), yabancı dilden bir defalığına muaf tutularak, Dr.`larını yapmış olmak şartı ile  Y.Doç.Dr. olduğu tarih itibariyle 10 yılı dolduranların ve üretenlerin, Doç.liğe, 15 yılı dolduranların 'Prof. luğa yükseltilmesi' şarttır.
Çünkü 2006-2016 arasında, Y.Dil sorularını çalan/alan, jürileri ayarlanan, avcı dergilerde yayın yapan 5000`e yakın akademisyenin Doç., 2011`den itibaren de Prof. olduğu söylenmektedir. Bunların önünün liyakatlı, ehliyetli ve etik Dr.Öğr.Ü y.`le kesilmesi gereklidir. Akademide liyakat ve etiklik mutlaka kazanmalıdır. Akademik barış için bu şarttır.
2/ Devlet Konservatuarı Sanatçıları için 1983 sonunda çıkarılan ve uygulamada yanlışlar yapılan 2809 sy.kan. geçici 10.md. 2.fıkrasına göre yılları yanlış hesaplanarak mağdur edilen eski Y.Doç.Dr., yeni Dr.Öğr.Ü yeleri`nin, 'Dr. larını yapmış' ve bu unvanı aldıktan sonra üniversitede, '15 yıl görev yapmış olmak' şartı ile müktesebi olan Prof. unvanına yükseltilmesi de şarttır. Sanatında iyi bir yere gelmiş sanatçı akademisyenler, yabancı dil nedeni ile mağdur edilmemelidir. Bu, Konservauvarlarda  kangren olmuş bir sorundur. Emeklilik için özlük hakkı ana sütü gibi helaldir ve her yönetimi bağlamaktadır.
3/ YÖK ve Ü AK üniversiteler üst kuruluşlardır. Ancak, buraya atanacakların kesinlikle akademisyen olması ve her unvandan temsilci atanması ile çözüm sağlanabilecektir. Prof. lardan oluşan kadro ile sorunlar yığılmaktadır. Genel deyimle 'attan düşenin halinden, attan düşenler anlar.'
Çözüm Dr.Öğr.Ü y. ve Doç.`in sorununu kendi temsilcileri savunmalı ve rapor hazırlamalıdır. Bu nedenle YÖK ve Ü AK kapsamında bu unvanları da değerlendirmenizi, ana yapıyı değiştirecek yönetmeliği çıkarttırmanızı bekliyor, TBMM`ye sunulan 'sözleşmelilerin karoya geçirilmesi' kanun teklifine eklenebilir diye düşünüyoruz.
Saygılarımızla;