Bilgiye ve bilgeliğe sevdalı, Bilge Sultan Fatih’in, İkinci Roma’yı İstanbul’a dönüştürmesinin ardından, Anadolu insanına büyük fetih kapıları açılmıştır. Bilgeliğe dönüşen bilgiyi, yitirdikleri paha biçilmez bir hazine olarak gören Türkler bilginin ve bilgeliğin peşinde, tarihin derinliklerinde, zamanlarının iyi ve kötü dönemlerinde, uzun bir bilgelik yolculuğuna çıkmışlardır. Yeryüzünde bilgelik yitirilse, Bilgelerin Sultanı Mevlana’nın izini sürenler, yitirilen bilgeliliği zenginleştirilmiş olarak tekrar bulurlar.

Fatih Ayasofya’dan yola çıkarak, Doğu Roma’nın şehiri Yeni Roma’yı, Türk dünyasının şehiri İstanbul’a dönüştürmüştür. İstanbul Üsküdar ile Mekke, Eyüp ile Medine, Kadıköy ile Kudüs kapısıdır. Dünya şehirlerinin anası Mekke’nin, Kurtuba’da batan güneşi, İstanbul’da yeniden doğmuştur. İstanbul’un dönüştürücü özünü Fatih oluşturur. Fatih’i bilen bütün hazineleriyle İstanbul’u bilir. İstanbul’da Ayasofya’nın yerini, Süleymaniye almıştır. Süleymaniye Türk tarihinin özetidir. Süleymaniye’ye bakanlar Türklerin bin yıllık tarihlerini görürler.

On beşinci yüzyılda, Avrupa’nın dönüştürülmesinde olduğu gibi, Yirmi birinci yüzyılda da, dünyanın dönüştürülmesinde İstanbul, Anadolu insanına yeni kapılar açacaktır, yeni fırsatlar sunacaktır. Ancak düz kare dünyanın dönüştürülmesi, yuvarlak küre dünyanın dönüştürülmesinde olduğu gibi, silahlı kurumlarla ve kuruluşlarla değil, silahsız kurumlarla ve kuruluşlarla yapılacak dönüşümdür. Yeni dönüşümün mimarları bilgiyi nükleer silahlara dönüştüren kurumlar ve kuruluşlar değil, bilgiyi bilgeliğe dönüştüren kurumlar ve kuruluşlar olacaktır.

Bilge Sultan Fatih gibi, Arapça ve Farsça yanında, İngilizcenin ve Almancanın dayandığı, Latinceyi ve Grekçeyi, anadilleri Türkçe kadar bilen kuşaklar yetiştirilirse, düz kare dünyanın bütün kapıları, Anadolu insanının kurumlarına ve kuruluşlarına açılacaktır. Düz kare dünyada ülkelerin bayraklarını, devletler değil, kusursuz ürün, hizmet ve bilgi üretmesini bilen, kusursuzlukta rakip tanımayan, kurumlar ve kuruluşlar taşıyacaktır. Kare dünyada kusursuzluğu arayanlar, kusursuzluğun kaynağı olacaklardır. Geleceğin dünyasında, iki günü birbirine eşit olanlara yer yoktur.

Bilge Sultana nasıl kusursuzluğu arama yolunda, Bilgeliğin Zirvesi Akşeyh yol göstermişse, düz kare dünyanın fatihleri olan kurumlara ve kuruluşlara da, insanlık tarihinin eşsiz bilgeleri yol gösterecektir. Düz kare dünya vasat kurumların, vasat kuruluşların, vasat girişimcilerin dünyası değil, kusursuz kurumların, kusursuz kuruluşların, kusursuz girişimcilerin dünyasıdır. Kare dünyada kurumların, kuruluşların ve girişimcilerin, ülkeleri değil ilkeleri önemlidir. Onlar kusursuzluğu yakalayan bilgileriyle, hizmetleriyle ve ürünleriyle, bütün dünyada saygıyla karşılanırlar.

Düz kare dünyada ülkelerin baskısı yoktur, ilkelerin baskısı vardır. Her alanda vasatlık ilkesizlikten kaynaklanır. İlkeleri ilkesizlik olanlar, ilkesizliği baş tacı edinenler, vasatlığın oluşturduğu çelikleşmiş yapıları dönüştürecek, kurumların ve kuruluşların öncüleri olamazlar. Düz kare dünyanın mimarları, kurumlarında ve kuruluşlarında, hem Fatih gibi hem de Akşeyh gibi olmak, bilgi ve bilgeliği altın oranda harmanlamak zorundadırlar. Bilgiyi bilgeliğe, bilgeliliği bilgiye dönüştürecek olanların, akılları hem başlarındadır, hem de gönüllerindedir.

Bilgeliğe dönüşen bilgi, iki dünyanın kapılarını sonuna kadar açar.

Süleymaniye mimaride bilgeliğin bilgiye dönüşmesidir.

Akşeyh bilgeliğin Fatih bilginin sultanıdır.