Din kitabı yazmaya ehliyet ve liyakati olan gerçek (icazetli ihlâslı) din âlimleri halkın ihtiyacı olan lüzumlu kitaplar yazmalıdır. Hangi kitaptan daha fazla telif ücreti ve kâr elde edebilirim niyeti fasid (bozuk) bir niyettir. Doğru niyet şu olmalıdır: Hangi kitap şu anda çok lüzumlu ve faydalı ise onu yazayım da Allahın rızasını kazanayım? Telif ücreti?.. O, âhirette ödenecektir.

Tefsir icazeti olmayan kimselerin hazırladıkları, tasnif ettikleri tefsirler, mealler, tercümeler kesinlikle alınmamalı ve okunmamalıdır. İcazetsiz kimseler re`y ve heva ile yazarlar, bu ise küfre kadar götürür.

Günde saatlerce boş fasa fiso haberler dinleyenlerin, tv seyredenlerin, dedikodu yapanların her Müslümanın mutlaka bilmesi gereken ilmihal bilgilerini öğrenmemesi, bu konuda cahillikte direnmesi büyük günahtır. Müslümanların başını çeken icazetli hocaların, hocaefendilerin, şeyhlerin temel vazifesi halka ilmihal, yani İslamın özetini, Allaha karşı olan vazifelerimizi, doğru inancı, ibadetleri, Müslümanlığın esaslarını, âhireti, İslamın güzel ahlakını, büyük günahları, Resulullah Efendimizin (Salât ve selam olsun ona) Sünnetini, dünya işlerinin ana hükümlerini, bütün mü`minlerin tek bir Ü mmet olduğunu, Müslümanların râşid bir İmama biat ve itaat etmeleri gerektiğini, necat ve felahın (kurtuluşun) vesilelerini, mü`minlerin birbirlerini sevmesi gerektiğini, bunlara benzer zarurî , çok faydalı bilgileri öğretmektir.

Müslüman kesimde modern müellefe-i kulüb var. Dine hizmet perdesi ardında Müslümanları tokatlayıp soyuyor, dünyalık, makam mevki ün alkış elde ediyor.

O sapık ideoloji kurtuluşumuzu ve izzetimizi Batıyı taklitte, Batıcılıkta buluyor. Batı ise çöküyor, yıkıma gidiyor.

Resulullah Efendimiz (Salât ve selam olsun ona) 'Meddahların (övüp duranların) suratlarına toprak saçınız' buyuruyor. Meddahları, yalakaları, yağcıları hiçmi hiçsevmiyorum.

İslam`ın temel emirlerinden biri, dünyada yaşarken âhiret için azık toplamak ve henüz sağ iken bu azığı öteki âleme yollamaktır. Biz böyle yapıyor muyuz? Yapanlara ne mutlu...

Hem Türkçülük taslıyor, hem de Müslüman Türklere düşmanlık ediyor. Böyle Türkçülük olur mu?

Türkiye`nin Eton Kolejini açma teşebbüsleri varmış, Ankara`da hazırlıklar yapılıyormuş. Bu konuda çok yazdım, inşaallah başka yazılar da yazacağım. Şu anda bir tek şey söyleyeceğim. Bu Türk Eton`u kız erkek karma bir okul olursa, yapılacak bütün masraflara, beklenen bütün ümitlere yazık olur. Bizim sosyal yapımız karma eğitime müsait değildir.

On beş yirmi senedir, bazısı daha uzun müddet aynı yerde otlayan o heriflerin ve karıların inekler ve koyunlar kadar aklı ve iz`anı yoktur. Onlar mer`alarda dolaşarak otlar.

Onların gözleri var görmezler. Görmeyen gözler ağlamaz. Onlar gören Müslüman olsalardı, şu dünyanın, insanlığın, İslam âleminin haline çok ağlarlardı.

Resulullah (Salât ve selam olsun ona) ne buyurmuş: 'Siz benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız.'

Zengin, edebî , yazılı kültür Türkçesi elden gidiyor mu? Gidiyor değil, gitti bile. (İngiliz Lewis`in 'Trajik Başarı: Türk Dil Devrimi' isimli kitabını okuyunuz.)

Şeriat elden gitti mi?.. Gitti... Din elden gidiyor mu?.. Gidiyor...

Pastırma sıcakları gelecek, havalar biraz ısınacakmış. Daha sonra?.. Kış gelecek, doğal gazla ısınan on milyonlarca vatandaş yanacak.

İçine sirke sinekleri düşmüş diye, kasedeki halis mübarek Tire zeytinyağını lavaboya döken gence: Zeytin Kur`an-ı Kerimde zikr edilen şifalı bir gıda maddesidir. Lavaboya, kanalizasyona dönülmez, günahtır. Müslüman kanalizasyona ekmek kırıntısı, pirinçtanesi, yemek artığı dökmez. Böyle şeyleri ateistler yapar.

Bir aile ne kadar az çöp üretiyorsa o kadar medenî dir. Çöpü çoğaldıkça medenî liği azalır.

HaliçKüçükmustafapaşa semtinde DELİLER KAHVESİ isimli bir yer keşf ettim. Başka bir yazımda tanıtımını yapacağım.

İslam, Kur`an, Sünnet ölçütlerine göre fuhşiyatın azgınlığın yaygın ve yoğun olduğu bir ülke lamı cimi yok batmaya mahkû mdur. Orada ezanlar okunsa bile...

Evliya türbesini yıkmışlar, yerine bina yapmışlar. İzin verenlere, yapanlara lanet olsun.

Gafil Müslümana: Sen unuttun diye, Fatihin Ayasofya vakfiyesindeki lanet şartı hükümden kalkmış değil. O lanet tepemizde Demokles`in kılıcı gibi sallanıyor.

Sabah namazında melekler yoklama yapıyor. Kimler namaza kalktı? Kimler camiye gidip cemaatle kıldı? Kimler doğru dürüst kıldı?

Bendeniz yaşamıyorum, yaşayanlar anlatıyor, Sabah akşam İstanbul trafiği bir azap, işkence haline gelmiş. İçleri sardalye konservesi gibi üstü üste dolu vasıtalar. Kavgalar, tartışmalar. Yeni yolcu almadan transit geçen araçlar. Öfke, ümitsizlik, stres... Halkın bir kısmı çatlayacak, patlayacak halde imiş.

İngiliz Independent gazetesi yazmış: Neredeyse, Cemal Kaşıkçı konsoloslukta kavga çıkartı, sonra kendisini parçalara ayırdı, o parçaları ambalaj yaptı, götürüp bir yere gömdü, neresi olduğunu biz bilmiyoruz diyecekler...

Bu Kaşıkçı işinde adalet tecelli eder mi?.. Beşerî adaletin tecelli edeceğini hiçsanmam. Akıl almaz derecede büyük paralar döndüğünü sanıyorum. İlahî adalet mutlaka tecelli edecektir. Ne zaman? Vakt-i merhunu gelince.

Afrika Mali`de BM bünyesinde vazife gören iki Hollanda askeri geçen Temmuzda bir top mermisinin patlaması dolayısıyla hayatlarını kayb etmişlerdi. Uzmanların raporu yayınlandı. Bu işte siyasî sorumluluk vardır denildi ve o ülkenin savunma bakanı ve genelkurmay başkanı hemen istifa ettiler.

Doğuda donarak ölen iki askerimiz için Allahtan rahmet diliyorum.