07.09.2020,Pazartesi, saat 20.00 deki sohbet konumuz, Bakanlığın değiştirdiği 'sanatçı alımındaki' özel şart oldu.1.mad. şöyle

'B- ÖZEL ŞARTLAR

1-      En az Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümü ya da konservatuarın lise bölümü veya fakülte ya da dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,' 

Katılımcı, müzik akademisyenlerinin sayısı az olmasına rağmen, verdikleri bilgiler müzik insanları için çok önemli oldu.

Elini ateşin altına koyan, sorunları kendi sorunu olarak gören, ben Prof. oldum bana ne demiyenlerle yol almak gerekli; Toplanıp ta ne olacak? demeyiniz, yazılarımın yaklaşık 6.000`e yakın okuyucusu var.

Bilim herkes için geçerlidir. Her akademisyen yanlışı gördüğü yerde müdahale etmeli ve doğruları söylemelidir. 

YÖK ayrı, MEB ayrı, Kültür Bakanlığı müzikbilim alanında da ayrı bilim/sanat dili ve terminolojisi oluşturamaz. Bakanlık,yapacağı çalışmalarda, 'konuya odaklı çalışan akademisyen' çağırarak, üniversitelerle paralel gitmenin yolunu açmalıdır;

Müzik alanında 'Konservatuar lisans mezunu ile 4 yıllık bir fakülte mezunu eşit midir' konusunda, konuşmacılar 'olabilir' dediler,ancak şartlar/puan aynı olduğunda Konservatuar lisans mezunu tercih sebebidir' denilmesini doğru buldular. 

Katılımcılar, üçsorunda hemfikir oldular

1/ Devlet çok şükür herşeyi veriyor 'bina, kadro,üniversite,koro/topluluk/orkestra,unvan,ödül', ama takip edemiyor; Yani, 'ben görevimi yaptım, artık top sizde' diyor.

Çünkü, sürekli Bakanlar (Sn.M.Ersoy Ak Parti`nin 8. Bakanı),Müsteşarlar (CB Sistemi`nde kalktı ve devlette devamlılık kesintiye uğradı.Bakan Yard. bu boşluğu dolduramıyor çünkü, siyasi atanıyorlar, alanda liyakatlı değiller),Genel Müdürler, Daire Başkanları sürekli değişiyor.

Bu durumda kim kimi takip edecek, herkes yerini korumanın, birileri de makam gelmenin telaşında. Kültür mü,sanat mı? Gelir arkadan anlayışı hakim; Dolayısıyla, problemler çözülmediği için, yeni problemleri getiriyor.

Bu topluluklar ne iş yapar?

Sanat kurulları ne yapar?

Sanatçı alımında 'standartlar' belli midir? Örneğin bir semazenin standartları nedir? Müzik görülebilir ve ölçülebilir olduğuna göre, standartlarını belirlemek zor olmasa gerek; Neden kimse bu konuda çalışmıyor?

Sanatçıların sorunları var mıdır? Emeklilikteki özlük hakları iyileştirilmiş midir? Ek göstergeleri (TRT gibi) düzeltilmiş midir?

Teşvik/performans sistemi nasıl çalışıyor?Sonuçları olumlu mudur?

Başarı ödüllendirilip, başarısızlık cezalandırılmakta mıdır?

Her koroda/toplulukta, devletçe bir adet verilmiş olan 'Müzikolog' kadrolarında neden kimse atanmamıştır?

Toplulukların getirisi nedir?

2/ İnsan sorunumuz var; 'Kaliteli insan, kaliteli müzik, liyakat' sorunumuz var;

Yetişmiş  'kaliteli insan gücü' potansiyelimiz var. Sadece, kişileri 'gerektiği yerde değerlendirme, makama göre kişi arama'yı beceremiyoruz. (becermek istemiyoruz!)

İnsan gücü kaynaklarımız,yanlış seçimlerle/görevlendirmelerle, böylece heba oluyor.

Çalgı virtüozu diye Müdür, Prof. diye Dekan v.b. Oysa, idarecilik te bir meziyettir. Yanlış yaparak öğrenilemez.

Standartları belirlenmiş görevlere göre kişi aramıyor, kişiye göre görev/makam arıyoruz.Bu da kurumlarımızın gelişmesini önlüyor.

Çekici ve itici lokomotif görevi yapacak insanlara ihtiyaçvar.

Konservatuarlar,akademik sistemde sanatçı yetiştiren kurumlar olarak geçiyor.Ancak,mezunların birinci tercihi formasyon alıp öğretmen olmak, ikinci tercihi akademisyenlik, üçüncü tercih Bakanlık toplulukları oluyor.

O zaman, müzik/güzel sanatlar alanındaki her kişinin kendine çekap yapması, kurumların Nerdeyim? Ne yapıyorum? Ne üretiyorum? Çevreme ne veriyorum?' diye kendini tartması da yerinde olacaktır.

3/ Devlet, bu kadar destek verdiği sanat/kültür, asıl gerekeni bir türlü yapmıyor.

O da  

İş insanlarını sanata ve kültüre sevkedecek teşvik sistemi. 

Sanat/kültür için vergi desteği/düzenlemesi;

Küçük yaşta keşfedilmiş yetenekli çocukları destekleme fonları;

Bir değer üretilmesi ve iş insanlarının şirketlerinin yönetim kurullarına bir sanatçıyı alması için düzenleme yapılması,

Kurumsal İletişim Başkanları`nın iletişim ve sanat alanından seçilmesi seçenek olarak sunulmuştur.

SONUÇ: Geleceğimizi, çocuklarımızı ve bu güzel ülkemizi düşünüyorsak iyi kalplilikle, birlik ve beraberlik içinde, sorunlara kişisel değil toplumcu bakarak,elimizi taşın altına sokarak Devlet-Sanatçı işbirliğini sağlamak zorundayız;